İbrahim Yıldız: Utanılacak bir gece…

Her iki takımın kazanmak adına ortaya koydukları mücadeleyi gölgede bırakan “arbede” maça damga vurdu…

Karşılaşmanın bitiş düdüğü ile birlikte, meydan kavgasına dönen saha içinde yaşananlar hiç mi hiç yakışmadı…

Hiç kimse, yumrukları, futbolcu kovalamalarını savunmasın. Galatasaray gibi üst düzey bir takımın oyuncularına ve yardımcı çalıştırıcılarına şaşırmamak elde değil. Bu kadar öfke, hınç neyin birikimiydi?...

Hasan Şaş, Rodrigues, Donk, Ndiaye, yedek oyuncular Fenerbahçeli meslektaşlarını neden dövmek istediler… Jailson’un Belhanda’ya attığı tokat olayları tetikledi mutlak. Yine de, topluca bir saldırmayı nasıl yorumlayacağız…

Son yıllar da böylesine bir görüntü görmemiştik. Tek kelimeyle çağdışı bir durum yaşandı. Rezalet kelimesi bile az kalır dün akşam için…

Rol modeli olması gerekenlerin verdiği görüntü karşısında spor adına utanç gecesiydi demek az kalır…

Aslında son düdüğün çalmasıyla birlikte ortaya çıkan kavganın nedeni, maçın bitimine saniyeler kala Soldado ile Belhan’da arasında yaşanılan itiş kakıştı. Orta hakem Fırat Aydınus, bu pozisyonu atlamasa belki de olaylar bu noktaya gelmeyecekti…

İLK YARI GALATASARAY İYİ OYNADI

Karşılaşmanın ilk 45 dakikası Galatasaray’ın üstünlüğü şeklinde geçti. Fenerbahçe savunmayı fazla geriye aldı. Topu rakibe bıraktı. Kazanılacak toplarla atak geliştirmeyi düşündü. Fakat bu planı tam anlamıyla uyguladığını söylemek gerçekçi olmaz.

Rakibi hataya zorlamak yerine, hata yapmasını beklediler. Oysa, Galatasaray baskılı oyunla Fenerbahçe’nin hata yapmasını sağladı. Donk’un golü ile soyunma odasına giden Galatasaray’ın kaçırdıklarını görünce, “fark yapacağı” beklentisi yaygın bir görüştü…

Bu yarıda Fenerbahçe’nin akılda kalan 2 şutu vardı. Onun dışında sahasından çıkmakta, pas yapmakta beceriksizdiler. Bir anlam da Sarı- Kırmızılıların üstünlüğünü kabullenmişlerdi…

FENERBAHÇE ÇOK ŞEY KAZANDI

İkinci yarının hemen başında gelen Linnes golü, Fenerbahçe’nin oyun planını değiştirdi. İlk yarının aksine, oyuna ortak olmak için daha ileri çıktılar. Bu dakikalar da topu iyi kullanan Valbuena, Fenerbahçe’nin ataklarını başlatan isimdi. Oyundan çıkana dek, aldığı her topu iyi kullandı.

Galatasaray beklemediği bu direniş karşısında oyuna ortak olan rakibi karşısında kelimenin tek anlamıyla bocaladı…

Penaltı golüyle birlikte, “bende varım” diyen Fenerbahçe ardından beraberlik golünü atarak büyük çoğunluğu yanıltan bir üstünlük elde ettiler. Hatta, iki net pozisyon var ki, dışarı atılması çok daha zor pozisyonlardı…

Fenerbahçe, lig’de yaşadığı kötü gidişi dün akşam aldığı puanla bir ölçüde gidermiş oldu. Nedeni, puan aldığı takım ezeli rakibi Galatasaray. Üstelik, rakip sahada kazanılan bir puan. Bu nedenle Fenerbahçe yalnız bir puan değil geleceği adına büyük moral kazandı. O nedenle çok şey kazandı demek doğru olur…

FATİH TERİM HAKLI, ANCAK…

Fenerbahçe’nin gücü ortada. Neredeyse, yenmeyen takım yok. Seyirci ve saha avantajını kullanarak maçı farklı kazanmak mümkündü Galatasaray adına. 2-0’dan sonra, iki gol yemek hatta neredeyse maçı kaybetme riskinin sorumlusu kim? Hakemler yalnız dün mü hata yapıyor. Neredeyse her maç bu tür görüntüleri yaşıyoruz…

Terim hoca, 60.dakikadan sonra oyundan düşen takımının durumunu bir kez daha gözden geçirmek zorunda. Skor 2-0 olunca maçı bırakan Galatasaray, bir puan aldığı için sevinmeli. Oyuncuların fizik gücünün bu kadar düşük olmasının bir nedeni olmalı… Özeleştiri yapmanın tam zamanı sanırız…

VAR KARARLARI

Penaltıyı veren VAR(video yardımcı hakem) kararı doğruydu. Aynı VAR olaylardan sonra Ndiaye, Jailson ve Soldado’ya kırmızı kart cezası kesti. Sahanın içinde yaşanılan tüm bu rezalet 3 kırmızı kartla mı geçiştirilecek? Son yılların en çirkin olaylarını böyle geçiştireceksek, vay futbolumuzun haline…