İbrahim Yıldız: Lucescu'ya rağmen...

Milli Takım yenileniyor mu? Yoksa, Rumen teknik adam Lucescu başarısızlıklarına kılıf mı arıyor? Bilmece gibi. Her gün başka bir bahane duymaktan yorulduk. Geldiğinden bu yana doğru dürüst bir başarı yok. Yenilenme, gençleşme lafları ile oyalanmaya devam ediyoruz…

Öncelikle, bir takımın gençleşmesi doğru bir adım olsa da, tecrübeli oyuncuların yok sayılması ne kadar gerçekçi olabilir?Formda olan her futbolcunun o formayı giymesinden doğal ne olabilr? Yaş kriterine takılıp, Milli Takım'da oynama haklarını neden kaybetsinler? Yoksa, 30 yaşını geçen futbolculara Milli Takım kapısı kapanıyor mu?

TÜRKİYE’DE YETERLİ OYUNCU POTANSİYELİ VAR

Baştan beri söylüyoruz, Lucescu’nun kafası karışık. Türk Milli Takımı’nı deneme tahtası olarak gördüğü kesin.Her ülke milli takımı değişime uğrar ancak bu değişim, zaman içerisinde eklemelerle olur. Bu nedenle düşünülen bu uygulama birçok futbolcuya haksızlıktır…

Bir başka söylem ise, çok farklı takımlardan gelen oyuncular. Aynı takımdan 4-5 oyuncu almak elbet büyük avantaj. Fakat birçok ülkenin takım yapılarını incelediğimiz de durum pek düşünülen gibi değil.Son Dünya Kupası’nda oynayan Fransa, Belçika, İngiltere, Hırvatistan takımlarını oluşturan oyuncuların çoğunluğu farklı kulüplerden geliyor. Örnek vermek gerekirse, Fransa 16, Belçika 21 farklı takımda oynayan futbolculardan bir milli takım kurmuş… Lucescu’nun bu tezinin de gerçekçi olmadığı ortada…

İDEAL KADRO SAPTANMALI

İsveç maçından önce oynadığımız Rusya maçını kazanmak belki mümkündü. Ancak, o kadar pozisyon verilen bir karşılaşma daha da farklı yenilgi ile bitebilirdi. Milli takımlar üst düzey kalitelerin oluşturulduğu bir ekiptir. Oyuncu geliştirme yeri kulüp takımlarıdır. Milli takımlar oyuncu yerine oyunu geliştiren bir yapıdır.Bu gerçeği görmezden gelirsek, gençleşme adına zamanı boşa harcamış oluruz. İkisini birlikte harmanlayabilirsek başarıyı yakalamak mümkün olur…

İsveç karşılaşması yine farklı bir kadro ile oynandı. Sağ ve sol beklerde Ömer ile Zeki yer aldı. Bilindiği gibi Zeki İstanbulspor’dan Avrupa’ya giden bir oyuncu. Şener ve Hasan Ali bu kez yoktu. Caner ise kadroya zaten alınmamıştı.“Türkiye’de kaleci bulmak” zor diye herkesi şaşırtan Rumen teknik adam bu kez kaleyi Sinan’a vermişti. Oysa Türkiye hiç olmadığı kadar formda kaleciye sahip şu anda…

İLK YARI POZİSYON BULAMADIK

Dün akşam oynanan maçın ilk yarısında top genelde bizdeydi. Kenarları kullanmak istedik. Uzun toplarla rakip alana inip, Cenk’e orta yapmak amaçtı. Zaman zaman bu istek gerçekleşti. Tempoyu yükseltmek ve hızlı oynamak isteği vardı. Fakat uzun boylu İsveç savunmasını geçmek mümkün olmadı.Aslında İsveç, taktik olarak topu Türkiye’ye bırakmıştı. Kazanılan her topu çok etkili kullanan bir oyun yapıları var. Kalemize az geldiler ancak her gelişleri tehlikeliydi. Bir gol attılar. Birkaç net pozisyonu ise değerlendiremediler.Türkiye ise, çok topla oynamasına karşın net bir pozisyon yakalayamadı ilk 45 dakikada…

İKİNCİ YARI FARKLI BİR OYUN

İkinci yarı yine topla oynayan bizdik. Oyunu geniş alanda oynadık. Cenk’e doğru dürüst ortalar gelmeyince sonuç almak mümkün olmadı. Bir tek orta geldi. Cenk zor durumda olsa da kafayı vurdu. Kaleciden döndü. İsveç ikinci golü bulduktan sonra, geriye yaslanınca Türkiye istediği oyunu daha rahat ortaya koydu.Beraberlik golünü Emre attı. Hemen akla gelen soru ise "Emre neden ilk 11’de yoktu?" Yine son haftaların başarılı ismi Yusuf niçin oynatılmadı?

Sorular ıçoğaltmak mümkün. Teknik becerisi düşük, fizik gücüyle oynayan İsveç’e 3 gol attık. Son dakikalara kadar galibiyeti beklememizin tek nedeni Lucescu’dur… Deplasmanda alınan bu galibiyet çok önemli. Yine de Rumen teknik adamın yanlışlarını görmek ve söylemek gerçeği kaçınılmaz…