Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem "Made by AKP"

        CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, anayasa değişiklik taslağını, ''AKP prodüksiyonu, made by AKP'' diye eleştirerek, ''Böyle anayasa değişikliği olmaz. Olursa, millet tarafından benimsenmez'' dedi.

        Baykal, partisinin TBMM Grubunda, anayasa değişiklik taslağına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

        Hükümetin, ağzındaki baklayı çıkardığını ifade eden Baykal, uzun süreden beri, kenarından köşesinden toplumda konuşulan konunun, artık resmiyet kazanmaya başladığını kaydetti.

        Bu noktaya gelinmesinin, kendileri için sürpriz olmadığını belirten Baykal, Hükümetin niyetinin, yargıyı ele geçirmek olduğunu, bu yönde hazırlık yaptığını daha önce ifade ettiklerini söyledi. Baykal, AK Parti çevrelerinin ise ''Daha ortada tasarı yok, ne yapacağımızı bilmiyorsunuz, niye karşı çıkıyorsunuz, inceleyin, bu işi peşin fikirle reddetmek nedir?'' dediklerine işaret ederek, ''Çarşambanın gelişi, salıdan bellidir'' dedi.

        İktidarın, yargıyla, anayasanın temel ilkeleriyle, cumhuriyetin temel anlayışıyla uyumsuzluğu ve sıkıntısının bulunduğunu savunan Baykal, önlerine gelen tablonun, bu sıkıntının her aşamada yansıması şeklinde ortaya çıktığını belirtti.

        Baykal, iktidarın, ''Bu anayasaya göre görevimi yapacağım, yetkimi halka hizmet için değerlendireceğim, ülkenin gündemine sahip çıkacağım, bu konuda üzerime düşenleri yerine getireceğim'' yerine, ''İktidarı, devleti, Cumhuriyeti yeniden kendi zihniyetime göre yapılandırmak için, devlet olanaklarını, gücünü de kullanarak, bir fırsat olarak değerlendireceğim. Devleti yeniden tanımlayacağım, oluşturacağım'' dediğini ileri sürdü.

        Baykal, devletin yeniden oluşturulması ihtiyacı varsa, bunun nasıl yapılacağının belli olduğunu, bunun bir parti işi olmadığını vurguladı. Baykal, el birliğiyle, müzakere edilerek, halkın desteğini alarak, devletin yeniden şekillendirilebileceğini belirtti.

        -''HÜKÜMET, EKONOMİK VE SOSYAL SORUNLAR ALTINDA EZİLDİ''

        Deniz Baykal, ''Yüzde 47 ile geldim, oyum yüzde 30'ların altına düştü, Parlamentoda rahat çoğunluğum var, iktidarı kaybedeceğim görünüyor, gitmeden devleti kendi hesabıma, partisel çıkarıma göre şekillendiriversem'' anlayışıyla bu işe girildiğini öne sürdü.

        CHP Lideri Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

        ''(Anayasa Mahkemesini, HSYK'yı kendi kafana göre şekillendir, parti kapatma konusunu işlemez noktaya getir, benim derdim bu) diyen, bir toplumsal talebin muhatabı değiliz. AKP bunları yapacağım diye gelmedi, bunları yapmak için yetki istemedi. Yargı bağımsızlığı konusunda taahhütleri var. AKP gelirken, 'işsizlik, yoksuzluk bitecek' diyordu, arttı. Başbakan, 'Yasaklar kalkacak' dedi, Türkiye korku imparatorluğuna döndü. Herkes, işini yaparken korku içinde. 'Acaba yazdığım bu cümle bana ya da gazeteme bir zarar verir mi?' Yüreğinde bu korkuyu hissetmeyen bir yazar, gazeteci yoktur Türkiye'de. Yolsuzluklar bitecekti, Türkiye, iktidarın himayesinde, öncülüğünde yolsuzluklar cenneti oldu. En büyük yolsuzlukların arkasında iktidarın parmağı var. Emeklilere en büyük darbeyi vurdu, esnaf siftah yapamaz hale geldi.

        'Anayasayı değiştireceğim' diye mi milletten oy istedin; 'bunları yapacağım' diye istedin. Yaptın mı? Tam tersini yaptın. Verdiğin sözleri tutmadın, halk bu noktalarda sana tepki içinde. Sen onun hesabını ver. Hükümet, ekonomik ve sosyal sorunlar altında ezildi.''

        -''KORKU BACAYI SARDI''-

        Baykal, her 3 ayda bir toplanması gereken Ekonomik ve Sosyal Konseyin, en son 9 Şubat 2009'da toplandığına işaret etti.

        TEKEL işçisinin, çiftçinin sorununun çözülmediğini, hakim ve savcılarla uğraşıldığını ileri süren Baykal, ''Bu iktidarın işi gücü, mahkeme kapısıdır. Daha dur, mahkemeyi senin düşünmen gereken günler gelecek de... Şimdi iktidardasın sen. Şimdiden korku bacayı sardı'' dedi.

        Yaşanan olayların arkasında bunun olduğunu ifade eden Baykal, ''Anayasa değişikliği tasarısı, bir AKP prodüksiyonudur, hiç kuşku yok. Bir made by AKP. AKP tarafından yapılmıştır. AKP üretimiyle karşı karşıyayız'' görüşünü savundu.

        Baykal, anayasanın, henüz doğmamış çocukları, oy veren, vermeyen herkesi, 70 milyonu ilgilendirdiğini vurgulayarak, ''Bu kadar geniş bir anlamı olan anayasal düzenlemeyi, siz nasıl olur da kendi parti mutfağınızın iç işi diye düşünebilirsiniz?'' diye sordu.

        AK Parti'nin, kararların tümünü kendisinin aldığını, kimseyle istişare etmediğini, danışmadığını savunan Baykal, ''Ne üniversitelerin ne yargı kurumlarının ne hukuk ne siyaset camiasının ne sendikaların ne esnafın ne işadamının bilgisi var. Kimse bilmiyor, kim biliyor; Başbakan ve yanındakiler. İmza atanlar da bilmiyor. Bunu hazırlamış, 'Size 3 gün süre. Evet, hayır, bildirin, gereğini yapıyoruz' Başka bir emrin. Hayırlı olsun. Böyle anayasa değişikliği olmaz. Olursa bu, anayasa olarak, millet tarafından benimsenmez'' diye konuştu.

        -''BAŞBAKAN ERDOĞAN, ERMENİLERLE İLGİLİ SÖZLERİYLE BÜYÜK BİR ÇAM DEVİRDİ, GAF YAPTI''

        CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'deki Ermenilere ilişkin sözleriyle ''büyük bir büyük çam devirdiğini, ciddi bir gaf yaptığını'' savundu.

        Baykal, partisinin TBMM Grubunda, Sultangazi Habibler Cemevi'ne yapılan saldırıyı kınayarak, bunun Türkiye'ye yakışmadığını söyledi.

        Her inançtaki kişileri saygıyla karşılamayı temel anlayış olarak benimsediklerini belirten Baykal, dinlerinin, hukuklarının ve insanlıklarının bunu gerektirdiğini belirtti.

        Habibler Kanuni Sultan Süleyman Camii imamı Ahmet Sevim'in, cemevine geçmiş olsun ziyaretinde bulunduğunu, saldırıyı kınadığını anımsatan Baykal, bundan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Baykal, örnek olduğunu belirttiği Sevim'i kutladı.

        Baykal, Ermeni iddialarına ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Baykal, iktidarın, en karmaşık, güç ve önemli sorunlar karşısında, olayın ciddiyetini gözden kaçıran temel politika üslubunun olduğunu öne sürdü.

        İktidarın, Türkiye'nin dış politika sorunlarına yüzeysel yaklaştığını, büyük ülkelere, sorunların çok kolay çözülebileceği umudunu verdiğini savunan Baykal, bunun sonucunda baskı ve taleplere muhatap olduğunu söyledi.

        Baykal, AK Parti'nin, ''sıfır sorun politikasının'' temel yanlış olduğunu savunarak, dış politikalarının, ''sıfır sorun'' değil, ''yurtta sulh cihanda sulh'' politikasına dayandığını belirtti.

        Türkiye'nin, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Ermenistan'ın bağımsızlığını kazanmasından mutluluk duyduğunu, Ermenistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olduğunu anımsatan Baykal, Ermenistan'ın Azerbaycan toprağını işgal etmesinin ardından ise asker kullanmadıklarını, başka baskılara yönelmediklerini, bunun yerine sınırları kapattıklarını anlattı.

        -''YÜKSEK PERDEDEN KONUŞUYORLARDI''-

        Ermenistan ile imzalanan protokollere işaret eden Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önce taahhütlerde bulunduğunu, sonra protokolde yer almadığı halde ''Bu protokolü ancak Karabağ işgali sona ererse uygulayacağız'' açıklamasında bulunduğunu söyledi. Baykal, ''Yapamayacağın işe niye imza attın?'' diye sorarak, işin başındaki yanlışın; imza atılması olduğunu, yanlışın, yanlışı ürettiğini söyledi.

        Baykal, ABD ve İsveç'in soykırım kararına işaret ederek, Türkiye'nin, bu ülkelere yönelik hangi önlemi aldığını sordu. Baykal, ABD'nin kararından önce, AK Parti çevrelerinin, ''Karar alırlarsa, Afganistan'dan askerleri çekeriz, İncirlik Üssü'nü kapatırız, bunun ağır bedelleri olur'' şeklinde yüksek perdeden konuştuğunu söyledi.

        İki ülkedeki büyükelçilerin çekilmesi ve bu ülkelere ziyaretlerin iptal edilmesinin kimseyi etkilemediğini savunan Baykal, ''Kongrede bu iş konuşulurken, birileri 'Türkiye'ye kulak asmayın, kağıttan kaplandır, boş konuşurlar, gereğini yapamazlar' demişlerdi. Ortada protokol duruyor. Bu işler protokolden kaynaklandı. Protokolü imzala diye baskı yapıyorlar, imzalamazsan daha da artacak diyorlar'' görüşünü dile getirdi.

        -''REHİNE MUAMELESİ YAPIYORSUN''-

        Bunun baştan aşağı yanlış bir politika olduğunu öne süren Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, ''Türkiye'de 100 bin Ermenistan vatandaşı çalışıyor, şimdiye kadar idare ettik, artık onları Ermenistan'a göndeririz'' dediğini belirtti.

        Baykal, Türkiye'nin, bütün dünyanın tepkisini çekecek, hiçbir şekilde insani bir nitelik taşımayan, uluslararası kamuoyunda güç duruma sokacak, intikamcı bir tavrın içine sokulduğunu belirterek, şunları kaydetti:

        ''Yasalara aykırı olarak, onlara izin vermişsin, göz yummuşsun, gelmesini kabul etmişsin. Yasaları işletmemişsin. Türkiye'de işsizlik olduğu, insanlarımız iş bulamadığı halde, sen sadece Ermenistan'dan değil, eski Sovyetler Birliği'nde bulunan pek çok toplumdan, Türkiye'ye izinsiz olarak insanların gelmesine, çalışmasına göz yummuşsun. Şimdi bir yanlışın dolayısıyla ABD, İsveç ile karşı karşıya gelince, onlara yönelik doğrudan etkin önlemler alamıyorsun, almayı düşünemiyorsun, yanlışın özünü, temelini, protokolü askıya almaya cesaret edemiyorsun ama tutuyorsun, senin buraya gelmesine göz yumduğun yabancılara rehine muamelesi yapıyorsun, 'acısını onlardan çıkarırım ha' diye şantaj yapmaya kalkıyorsun. Böyle bir şantajın Türkiye'ye etkinlik, saygınlık, iddialara geçerlilik kazandırması söz konusu olabilir mi? Tam tersine Türkiye'yi olumsuz noktaya sokuyorsun.

        Bu kadar haklı, tutarlı olduğumuz, bu kadar insani duygularla bugüne kadar getirdiğimiz politikayı, dünyada perişan etmek için yapılabilecek tek şeyi, Başbakan buldu ve uyguladı. Başbakan'ın bu kararıyla, en haklı olduğumuz noktada, haksız duruma düştük. En doğru olduğumuz yerde yanlış yapan ülke konumuna düştük. Niçin? Başbakan'ın, keyfi, tutarsız, yanlış, tepkisel tavırlarından. O tavırların işleyeceği yer var, işlemeyeceği yer var. Dış politika bu işleri o kadar kolay kaldırmaz. Büyük bir yanlış olmuştur. Başbakan, bir büyük çam devirmiştir. Türkiye'ye zarar veren, çok ciddi bir gaf yapmıştır.''

        AA

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa