Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan canlı yayında önemli açıklamalar

        Başbakan Ahmet Davutoğlu, bir televizyon programının canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Davutoğlu, "Ermeniler bizimle birlikte bir tarih inşa ettiler. Osmanlı medeniyeti diye bir medeniyet varsa eğer, Ermenilerin çok büyük katkıları var. Ama İstanbul'un birçok semtinin enzenginleri, tahmin edilenin aksine Ermeniler'dir, Rumlar'dır, Yahudiler'dir ve miras dolayısıyla Müslüman kadınlardır. Yani Almanya'da, Avrupa'da olduğu gibi Ermeniler gettolarla yaşamadılar. Ermeniler dışlanmadı" diye konuştu.

        Başbakan Ahmet Davutoğlu, Batı'nın tarihi olaylara taraflı olarak yaklaştığını belirtip, "Afrika'da hangi kabilelerin, hangi kavimlerin, sömürge idareleri altında nasıl yok edildiklerini konuşalım. Eğer bunlar konuşulacaksa bu sefer dünyada yüz yüze bakacak kimse kalmaz" diye konuştu. Ermeni Diasporası, Ermenistan'a ekonomik yardımda bulunmadığı yönünde eleştirenDavutoğlu, "Ermeni Diasporasının çok ciddi bir ekonomik gücü olduğu söyleniyor. Peki Ermenistan niye fakir?" dedi.

        "İSTANBUL'UN EN ZENGİNLERİ ERMENİLER'DİR"

        Başbakan AhmetDavutoğlu, özel bir kanalda katıldığı canlı yayında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Açıklamalarında, Batı dünyasının tarihi olaylara çifte standartlı bakışına dikkat çekenDavutoğlu, "Batı dünyasında maalesef, diğer dünya insanlarının her an yanlışın içinde olduğu, kendisinin ise yanlış içinde olmadığı kanaati hakim. Ben Ermeni meselesi hakkında, söylenebilecek en açık sözlü sözleri sarf ettim. 'Tehcir insanlık suçudur' da dedim. 'Nerede olursa olsun' dedim. Bu Balkanlar'da olduğunda da aynıdır. Ama eğer tarihi açacaksak, Afrika'da hangi kabilelerin, hangi kavimlerin, sömürge idareleri altında nasıl yok edildiklerini konuşalım. Eğer bunlar konuşulacaksa bu sefer dünyada yüz yüze bakacak kimse kalmaz. Ben bunları Ermeniler'le karşılaştırmak için söylemiyorum. Ermeniler bizimle birlikte bir tarih inşa ettiler. Osmanlı medeniyeti diye bir medeniyet varsa eğer, Ermenilerin çok büyük katkıları var. Ama İstanbul'un birçok semtinin enzenginleri, tahmin edilenin aksine Ermeniler'dir, Rumlar'dır, Yahudiler'dir ve miras dolayısıyla Müslüman kadınlardır. Yani Almanya'da, Avrupa'da olduğu gibi Ermeniler gettolarla yaşamadılar. Ermeniler dışlanmadı" diye konuştu.

        "TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ BİR KANLI TARİH İLİŞKİSİ DEĞİLDİR"

        Türkler'le Ermeniler'in birlikte ortak bir tarih yazdığını dile getiren BaşbakanDavutoğlu, konuşmasında, "Ermenilerle Türkler birlikte 10 asır boyu savaşmadılar. Aksine, Alparslan'ın ordusu içinde sadece Türkler yoktu. Bizans'tan memnun olmayan Anadolu kavimleri arasında Ermeniler de vardı. Dolayısıyla Türk Ermeni ilişkileri bir kanlı tarih ilişkisi değildir. 19. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren başlayan çatışmalarda ise Rusya'nın ve başka ülkelerin savaş esnasında Ermeniler'i kullanma çabaları var. Bunları, acıları unutturmak için söylemiyorum. Bu acılara saygı duymamız, bu acıları taziye etmemiz gerekiyor. İlk Türkçe roman Ermeni harflerle yazılmıştır. Bunları bizim ortak tarihimizi keşfederek yeni çığırlar açmaya yönelik hareketler olarak görüyorum. Ermeniler, bu toprakların asli çocuklarıdır. 2 sene önce Dışişleri Başkanı olarak yaptığım konuşmada, 'Diaspora bizim için olumsuz bir kavram değil, Anadolu'dan gelen herkes bizim diasporamızdır' dedim. Ve bunu dinleyen büyükelçiler arasında, eşi ASALA teröründe şehit edilmiş büyükelçiler de vardı. Hiçbirisi de 'böyle bir şeyi kabul edemeyiz' demedi. Biz bu anlamda bir çağrıda bulunuyoruz. Bu çağrıya kulaklarını kapatırlarsa, biz yine çağrıda bulunmaya devam ederiz. Ama şu veya bu gerekçelerle birileri, Türk milletini kolektif bir suçla itham etmeye kalkarsa, buna tepki de gösteririz, yok da sayarız bu kararları ve kedi kararlarıyla baş başa kalırlar" ifadelerini kullandı.

        "BU MESELE, TÜRKLER'LE ERMENİLER ARASINDA KALMIŞ OLSAYDI ÇOK DAHA RAHAT ÇÖZÜLEBİLİRDİ"

        BaşbakanDavutoğlu, bir gazetecinin "Üçüncü tarafların konuya dahil olması, Ermeni Diasporasını kışkırtıyor mu" sorusu üzerine, şöyle konuştu:

        "Bu mesele, Türkler'le Ermeniler arasında kalmış olsaydı çok daha rahat çözülebilirdi. Türkler'le Ermeniler oturup her şeyi herkesten daha rahat konuşabilirler. 2003 yılında Başdanışmandım. Akademik dönemden Avustralya'dan bir davet gelmişti bana; devlet misafiri olarak. Eşimle birlikte gittim. Büyükelçimiz oradaydı. 'Burada yaşayan yabancılarla ilgili bir birim var mı?' diye sordum. Dedi: 'Var ama başındakiyle görüşmesek daha iyi; çünkü Ermeni.' 'Hayır, görüşelim, Ermeni'yse daha iyi' dedim. 'Ama Türkiye aleyhtarı ifadeleri var' dedi. 'Hiçbir sakıncası yok benim için' dedim. Bir lokantada buluştuk, eşiyle birlikte. Benim hanım da kendisine Anadolu'dan el işi bir yaşmak hediye etti. Konuşurken kadıncağız ağlamaya başladı. Ailesi Amasya civarlarından göç etmiş herhalde. 'Hep bu özlemi duymuştum' dedi ve güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Kendinizle barışıksanız, kendi tarihinizle, kimliğinizle barışık bir hal içindeyseniz, hatalarınızı ifade de edebilirsiniz. Ama kendisiyle kavgalı olanlar, başkalarıyla barışamazlar. Şimdi bizim bir barış eli uzatmamızın sebebi; kendimizle barışık olmamız. Artık konuşabiliyoruz, 'şu şöyle oldu' diyebiliriz. Ama önyargı ve kibirle bize yaklaşana, kibrinin karşılığını veririz."

        "ÜÇÜNCÜ TARAFLAR BU MESELEYİ SÜREKLİ KAŞIYOR"

        Amerika'daki Ermeni Diasporasını, Ermenistan'ın ekonomik kalkınmasına destek olmamakla eleştirenDavutoğlu, "Bu üçüncü taraflar bu meseleyi sürekli kaşıyor. Ermeni Diasporasının bütün meselesi de bir intikam almak. Ermeni Diasporasının çok ciddi bir ekonomik gücü olduğu söyleniyor. Peki Ermenistan niye fakir? Mesela, Yahudi Diasporası İsrail'izenginkılmak için bütün gücünü seferber eder, İsrail'in başarısını kendi başarısı olarak görür. Ama Ermeni Diasporası, başarılı bir Ermenistan'ı istemez; çünkü hep başarısızlığın sebebi olarak 100 yıl önceki olayların hatırlanmasını ister. Ermeni Diasporası büyük kaynaklar aktararak Ermenistan'ı ayağa kaldırabilir, niye kaldırmıyor? Bu tarihi olaylar üzerine yaptıkları araştırmalara ayırdıkları kaynakla Ermenistan'da işsizliği bitirebilirler" şeklinde konuştu.

        AhmetDavutoğlu, Türkiye'nin kendilerinden önce orta alt grubu ülkeler arasında bulunduğunu, AK Parti döneminde ise 11 bin dolarla orta üst grubu ülkeler arasında yer aldığının altını çizdi.Davutoğlu, 14-15 bin dolar civarında ise yüksek gelir grubu ülkeler arasına gireceklerini bildirdi.

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da hesap bilmediğini savunanDavutoğlu, şunları kaydetti:

        "Bir rehber tutacağım Kılıçdaroğlu'na, benim özel bir arkadaş, alacak Kılıçdaroğlu'nu elinden şöyle önce bir Marmaray'a indirecek, tünelden karşıdan karşıya kıtalararası bir seyahat yapacak. Sonra soracak 'Kemal bey 12 yıl önce var mıydı böyle bir şey?' Tabi 12 yıl önce İstanbul'u biliyor muydu onu bilmiyorum. Sonra alacak onu Avrasya Tüneli'ne indirecek, sonra gidecek yine elinden tutup 17 bin kilometre bir arabaya bindirip, ceza niyetine değil ödül niyetine, 17 bin kilometre duble yoldan onu geçirecek. Sonra bir Konyalı olarak davet ediyorum, İstanbul'dan binecek hızlı trenle Ankara'ya gelecek, Ankara'da binecek Konya'ya hızlı trenle keyif içerisinde gidecek. Sonra soracağız 'Kemal bey, Türkiye'yi bırak hızlı trenle seyahat etmeyi, hızlı tren lafını edebilir miydi AK Parti geldiğinde?' Bu paralar nereye gitti diyorsun ya işte burada.

        Sonra yeşil, ağaç falan, bunlara dönük ilgilerinden bahsederler hep, 3,5 milyar fidanı Kılıçdaroğlu'na tek tek saydırmak lazım. Elinden tutacaksın bak bu sarı çam ağacı, bu şu ağaç, Türkiye'de 3,5 milyar fidan ve iddiamız; dünyada ne kadar insan varsa o kadar fidan olacak. 7 milyara kadar çıkaracağız bunu. Sonra alacaksınız Kılıçdaroğlu'nu uçağa bindireceksiniz Türkiye'nin, Iğdır'da, her ilimizde, Batman'da vesaire her yerde uçakla götüreceksiniz, uçağın içerisindeki insanlara soracaksınız, '12 yıl önce siz uçak nedir bilir misiniz ey vatandaşlarım?' Kılıçdaroğlu duysun diye. Dolayısıyla ben hazırım, Kılıçdaroğlu'na bir rehber vereceğim, Türkiye'de ne yapılmış 12 yıl içerisinde bir görsün.

        Sonra gitmez ya fazla Kenya ile Somali'yi karıştırır, bir rehber daha vereceğim Türkiye'de eskiden kaç büyükelçilik vardı, şimdi kaç büyükelçilik var, şöyle bir gezsin hani bu paralar nereye gitti diye soruyor ya. Milletimiz biliyor. Kendi döneminde sosyal sigortalar hastanesinin ne olduğunu biliyor, şimdi biliyor."

        "VAAT EDİP YAPMAMAK, YALANIN BİR TÜRÜDÜR"

        AhmetDavutoğlu, CHP'nin bin 500, HDP'nin de bin 800 lira asgari ücret vaat ettiği hatırlatılarak, "Neden konforlu bir siyaset seçerek siz de 3 bin lira açıklamadınız" sorusunu yanıtlarken, 8 Haziran'da iktidarda kendileri olacağı için bu tür söylemlerde bulunmadıklarını belirtti.Davutoğlu, ayrıca yalan söylememek gerektiğini vurguladı. Bilerek asla yalan söylemediğini ifade edenDavutoğlu, bu tür vaatlerle ekonominin nereye geleceğinin bilindiğini kaydetti.Davutoğlu, vaat edip yapmamanın yalan söylemenin bir türü olduğunu vurguladı.

        Göreve geldiklerinde bütçe açığının GSMH'ye oranının yüzde 10,8 olduğunu bugün ise yüzde 0,7 olduğunu ifade edenDavutoğlu, Türkiye'nin bütçe açığı bakımından dünyanın en iyi ülkelerinden biri olduğunu vurguladı.Davutoğlu, "İddiamız şu, bu sözü veriyorum ben, bunu orta vadeli programa koyduk, bütün açıklamalarımda söyledim, şimdi de söylüyorum 2017'de bütçe fazlası vereceğiz biz" dedi.

        Kemal Kılıçdaroğlu'nun vaatlerinin maddi karşılığının 150 milyar lira civarında olduğunun altını çizenDavutoğlu, bu rakamın yüzde 10 bütçe açığı anlamına geldiğine işaret etti.AhmetDavutoğlu, 12 yılda yapılan hizmetin halk tarafından görüldüğünü vurguladı.Davutoğlu, "En kolay harcanan veya speküle edilen şey; sizin kazanmadığınız paradır. Yani alnınızın terini şöyle bir döktüğünüz zaman üzerine titrersiniz. Neden biz şimdi bu ülkenin üzerine titriyoruz; hem çok sevdiğimiz için ama gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Bu başarıları biz riske eder miyiz?" görüşünü dile getirdi.

        "Bizim konforlu değil, doğru siyaset üretmemiz lazım" diyenDavutoğlu, muhalefetin vaatlerinin hesabını halkın zaten yapacağını bildirdi.

        Sosyal yardımlarla ilgili kendilerine yapılan eleştirilere değinenDavutoğlu, muhalefetin yapmayı taahhüt ettiği sosyal yardımları kendilerinin çoktan yaptığını anımsattı ve muhalefetin gelişmeleri takip etmediğini söyledi.

        AhmetDavutoğlu, "Bir açık artırma var, konforlu siyasetin şeylerini ortaya koyuyorlar. Ben gerek HDP'nin gerek CHP'nin bildirgelerini okuduğumda veya herhangi birisi okuduğunda zihninde bir Türkiye tablosu canlanmıyor. Canlanan şey; insanları nasıl kandırabilirim, nasıl oylarını alabilirim" dedi.

        Davutoğluayrıca, ekonomiyi güçlendirdiklerini, vesayetle, darbe teşebbüsleri, e-muhtıralarla, paralelcilerle, Geziciler ve dünyada adalet anlayışlarına karşı çıkan bir sürü nifak tohumları ile mücadele ettiklerini vurguladı.

        AhmetDavutoğlu, bazı köşe yazarları ve ekonomistlerin hükümeti popülist politika yapmakla suçladığını anımsatarak "başbakanı pijama ile karşılamaya alışmış" bazı medya mensuplarının benzer başbakanlar gelsin diye muhalefetin vaatlerini "halka dokunan vaatler" diye manşet yaptığını söyledi.Davutoğlu, tek meselenin AK Parti'nin sağladığı yükselmeyi durdurmak olduğunu kaydetti.

        MİLLİ PROJELER

        AK Parti ile diğer partilerin seçim beyannamelerini karşılaştıranDavutoğlu, "Bizim hedefimiz, bu bir vizyon. Diğer partilerin böyle bir vizyonu yok" dedi.

        Davutoğlu, bu doğrultuda sanayi sektöründen, artık Ar-Ge, tasarım ve markalaşmada kademe atlayıp, başkasının tasarımını üreten bir ülke olmaktan çıkıp Türk tasarımını yapması beklentisinde olduklarını bildirdi. Milli Muharip uçağın ardından önce 30 daha sonra ise 70 ve 90 kişi kapasiteli milli bölgesel uçak yapılması için hazırladıkları projeyi kamuoyuyla kısa süre sonra paylaşacaklarını ifade edenAhmetDavutoğlu, "Milli tank, milli savaş gemisi zaten yürüyen projeler. 2023'e geldiğimizde savunma sanayimizde, uzay teknolojisinde yüzde yüz Türk mührü taşımayan bir şey olmayacak. İddiamız bu" diye konuştu.

        Millileşmekten ülkeyi kapatmayı değil, dünyaya açarak potansiyeli ve imkanlarıyla kendi mührünü taşıyan ürünlere ulaşabilmeyi kastettiklerini belirtenDavutoğlu, dünya ekonomisi gerilerken, kendilerinin bu iddiaları ortaya koyduğunun altını çizdi.

        AĞRI'DA YAŞANAN OLAYLAR

        "Ağrı'da yaşanan olaylarda terör örgütü PKK'nın elindeki silahı ateşliyor olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusunu da yanıtlayanDavutoğlu, çift üsluplu siyasetle ilgili bir sıkıntı olduğunu ve bu durumun HDP'de çok bariz görüldüğünü vurguladı.

        Davutoğlu, "Türkiye'nin belli yerlerini dolaşıp barış güvercini gibi konuşacaksınız ama dönüp PKK'ya 'niye silahları bırakmıyorsun, ben burada siyaset yapıyorum' demeyeceksin. Olmayacak olan şey bu. Bu iki yüzlülükle Türkiye'de siyaset yapılamaz" diye konuştu. Kendilerinin seçim güvenliğini teminat altına alma görevi bulunduğunu hatırlatanDavutoğlu, şunları söyledi:

        "Ağrı'daki olay tekerrür ederse bir an bile tereddüt etmeden aynı tedbiri yine alırız. Ben ilgili bütün güvenlik birimlerinden bilgi aldım. Bir şey konuşuyorsak bunun bir karşılığı var. Birisi ağaç dikme şenliği yapıyoruz dediği sırada dağdan herhalde oyuncak silahlarla değil, silahlarla birileri iniyor, o şenliğe geliyor ve bu barışçıl oluyor ama orada halka baskı yapılmasını engellemek isteyen askerimizin oraya gitmesi bir provokasyon oluyor. Öyle mi?

        Bu ülkede siyaset yapacaklarsa bilsinler ki bu ülkenin her santimetrekaresinde bizim askerimiz, emniyetimiz güvenliği sağlar. Bunun için kimseden izin almaz. Yapmazlarsa biz hesap sorarız. Bakan arkadaşlarım anlatıyor, saat 11.00'de bir sandıkta bütün oylar kullanılıyor, kapatılıyor. Açılıyor, tek bir partiye çıkıyor oylar. Bu mümkün mü? Esed rejiminde mümkün. Onun için ben bunlara Kürt Baas'ı diyorum. Çünkü aynı mantık. Gidiliyor o köy tehdit ediliyor. Çıksın Demirtaş önce böyle bir şeye karşı çıksın. Benim seçim bölgem Konya'da benim partimden birisi böyle bir şey yapsın, partiden atarım, onun Konya'da siyaset yapmasına izin vermem. Niye Demirtaş bunu söylemiyor? Niye Kadıköy'de konuşurken son derece liberal, Avrupa standartlarında bir demokrat ama Ağrı'da olaylar olduğunda konuşurken son derece otokratik bir örgütün sözcüsü. Ne olacaklarına karar versinler."

        Kendilerinin bu tür provokasyonları zaten beklediklerini ve buna karşı da tedbirli olduklarının altını çizenDavutoğlu, "Bundan sonra da herhangi bir silahlı unsur seçim sonuçlarını etkileyecek şekilde halka baskı yaparsa her türlü tedbiri alırız" ifadelerini kullandı.

        BaşbakanDavutoğlu, HDP'nin barajı geçip geçmemesiyle ilgilenmediklerine işaret ederek, kendi yollarına bakacaklarını söyledi.Davutoğlu, "Ama ben başbakan oldukça Türkiye'nin her santimetrekaresinde bedeli ne olursa olsun, karşıma kim çıkarsa çıksın, siyaset de yaparız, bayrağı da dalgalandırırız. Baskıyla, terörle, bir şekilde Türkiye'nin gidişatını değiştirmeyi düşünen varsa yanılır. Biz bu ülkeyi başıboş bulmadık. Hiç kimseye de pabuç bırakmayız" dedi.

        Yeni Türkiye sözleşmesinde "Çözüm Süreci"nden özellikle bahsetmediğini dile getirenAhmetDavutoğlu, Çözüm Süreci'nin konjonktürel bir durum olduğunu ifade etti. "O metin 100 sene sonra okunduğunda da anlamı olan bir metin olsun diye kaleme alındığı için öyle, ihmal edildiği diye değil" diyenDavutoğlu, Çözüm Süreci'nin içinde demokratikleşme ve normalleşmenin olduğunu ve bunların da bu metinlerde yer aldığını anlattı.

        Çözüm Süreci'nin kendileri için olmazsa olmaz bir hedef olduğunu belirtenDavutoğlu, devletler etnik ve mezhep çatışmalarıyla kan kaybederken, çözüm sürecinin Türkiye'de kalıcı barışı inşa etme süreci olduğunu kaydetti.

        İHA-AA

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa