Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre; haftada 7.5 saatten fazla spor yapmanın kalp krizi riskini ikiye katladığı, buna göre günde 1 saatin ölüme davetiye çıkardığı sonucu açıklanmıştı.

Ancak uzmanlar, sporun yaşam tarzı haline getirilmesi gerektiğini her fırsatta dile getiriyor. Tartışmanın fitilini ateşleyen o açıklamanın ardından kafalarda oluşabilecek soru işaretlerini gidermekiçin HABERTURK.COM olarak uzmanlara sorduk.

Spor yararlı mı yoksa zararlı mı?

"İSTATİSTİKLERE GÖRE RİSK ÇOK ÇOK DÜŞÜK"

Kardiyoloji UzmanıProf. Dr. Osman Akdemir

"Egzersizin zararı olabileceği, örneğin bir kalp krizi riskini beraberinde getirebileceği yönünde çekinceler söz konusu olabiliyor. Ne var ki istatistikler bu riskin çok çok düşük olduğunu gösteriyor.

Bilinen bir kalp hastalığı olmayan bir kişide bu olasılık 400.000 - 800.000 saatlik bir egzersiz süresinde 1 olarak ifade edilirken, kalp hastalarında dahi 62.000 saatte 1 gibi düşük bir kalp krizi ya da ritim sorunu gelişme olasılığı söz konusu. Düzenli egzersiz yapanlarda bu risk hareketsiz yaşayanlara kıyasla 50 misli daha düşük. Bu rakamlar egzersizin hem sağlıklı bireylerde hem de doktorlarının izin vermiş olduğu kalp hastalarında son derece güvenilir olduğunu gösteriyor."

"SPOR YAPILACAK SAAT HER KİŞİYE GÖRE ÖZEL OLARAK BELİRLENMELİ"

Ortopedi ve Tramvotoloji UzmanıDoç. Dr. Mehmet Emin Erdil

Şehir hayatı ve teknolojik gelişimler toplumda daha stresli ve daha az hareket edilen bir yaşam tarzına sebep oluyor. Bunlara beslenme bozuklukları da eklenince obezite ve obezite ile ilgili olan kalp ve damar hastalıkları, diyabet, bağırsak problemleri, çeşitli kanser türleri daha sık görülmeye başlanmıştır. Aslında vücudumuzun dizaynı avlanmak, koşmak, tırmanmak gibi sürekli hareket etmek üzerine kuruludur. Bu hareketsiz ve sağlıksız yaşam insanları spor salonlarına yöneltmiş; daha fazla spor yaparak daha düzgün bir vücuda, daha uzun ve sağlıklı bir yaşama sahip olabileceklerini düşündürmüştür. Düzenli spor yapılmasıyla gerçekten daha sağlıklı olabileceğimiz doğru olmakla beraber bu düzenli sporun süresi, miktarı ve egzersizlerin ağırlığının kişiye özel olarak ayarlanması hayati önem taşır. Vücudumuz hayat şartlarımıza, hareket miktarımıza, beslenmemize göre kendini adapte etmeye çalışır. Uzun yıllar spor yapmayan bir insanın spora başlayıp birden yüklenmesi veya orta yaştaki bir bireyin aşırı egzersizleri çeşitli kas tendon yaralanmalarından kalp krizine kadar birçok probleme yol açabilir.

Eğer çocukluktan beri düzenli spor yapan bir birey değilsek, spor öncesi ekstra risklere bakmaksızın mutlaka genel bir muayene ile vücudumuzda gizli kalabilen rahatsızlıklar araştırılmalıdır. Ayrıca kişinin yaşı, kilosu, kapasitesi, bulunduğu ortam da değerlendirilip bireysel hedef belirlenerek kişiye uygun spor belirlenmelidir. Pilates, yüzme, jogging (düşük tempolu koşular) gibi sporlar vücudu daha az yıpratan sporlar olarak ilk tercih olabilir. Nabızı normalin bir buçuk katına kadar artıran sporlarda kalp ile ilgili problemler yaşamamak adına ilk zamanlar 30 dakikayı geçmeden yavaş yavaş tempo artırılmalıdır. Ayrıca spor yapma sıklığının da düzenlenmesi önemli olup vücudumuzun egzersizlere adapte olabilmesi sık tekrarlarla spor yapılması gerekir. Örnek olarak her gün yapılan 30 dakikalık düşük tempolu sporların hem kas iskelet sistemimize hem de kalbimize yararı olacaktır. Kısaca spor kişinin yaşına, fonksiyonel durumuna, ek hastalıklarının mevcudiyetine, egzersiz kapasitesine göre düzenlenir ise sağlık açısından yararlıdır. Spor süresi (miktarı) ve spor tipi kişiye özel değerlendirilmeli, bir hastanede yapılan sağlık durumu değerlendirilmesi ve spor eğitmeni tarafından yapılacak fonksiyonel durumu ile birlikte kararlaştırılmalıdır.

"AZI KARAR ÇOĞU ZARAR"

Kardiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hacı Murat Güneş

Amerika’da yapılan bu çalışmanın sonuçlarının sağlamasını yapmak için literatürü incelediğimizde, öncesinde yapılan yoğun ve orta düzey egzersizin karşılaştırıldığı çalışmalara bakıldığında, buradaki sonuca benzer sonlanımları görürsünüz. Bununla ilgili iki örnek vermek istiyorum;

1- 2015’te yayınlanan Danimarka’da yapılan bir çalışmada hafif orta düzey (haftada 1-3 gün orta düzey egzersiz) ile yoğun egzersiz (haftada 4 günden fazla yüksek düzey egzersiz) grupları hareketsiz yaşam sürdüren grupla uzun süreli takip ediliyor. Yayınlanan sonuçlarda kardiyak açıdan en iyi sonuçlar hafif orta düzey egzersiz yapanlarda olduğu saptanıyor. Bu gruptaki haftalık ortalama egzersiz süresi 1.2-4 saat arası olduğu gözleniyor. Yüksek yoğun egzersiz grubunda ise hareketsiz kişilere göre fayda elde edilmezken aksine olumsuz sonuçlar elde ediliyor.

2- İngiltere’de de 1.1 milyon kadının 9 yıl takip edilerek yapıldığı çalışmada ise orta derecede fiziksel aktivitenin (haftanın 2-3 günü yarım saat orta düzey egzersiz) ölüm, kalp krizi açısından hareketsiz olanlara göre koruyucu olduğu saptanırken, fiziksel aktiviteyi daha fazla yapmak (haftanın her günü ve yoğun egzersiz) ilave yarar sağlamadığı gözlemlenmiştir. Özellikle yoğun fiziksel aktiviteyi fazla yapmanın da zararlı olduğu saptanmıştır.

Bu bilgiler ışığında, egzersizi elbette ki kötülemiyoruz. Aksine düzenli ve kararında bir egzersizin yanında dengeli ve sağlıklı beslenme, efor kapasitesinin iyi olması, vucüt kitle indeksinin istenilen aralıklarda olması, olumlu yaşam değişikliklerinin başında gelmektir. Buradan çıkarılacak ders ise hayatın her alanında olduğu gibi iyi de olsa fazlanın zarar getireceği kuralıdır. Yani azı karar çoğu zarar demek sanırım kullanılabilecek en iyi tabir olur.

"KAS, İSKELET VE OMURGA HASTALARI UZMAN HEKİME DANIŞMADAN SPOR YAPMAMALI"

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon UzmanıYrd. Doç. Dr. Nihan Karagöz

Spor yapmak eklem hareket açıklığını artırır. Kas kondisyonunu da artırarak eklemlere binen yükü azaltır. Bunun yanı sıra kemik erimesini geciktirir ve kemik kaybını önler. Ama herhangi bir kas, iskelet sistemi ve omurga hastalığı olanların sportif faaliyetleri uzman bir hekime danışmadan yapmaması gerekir.

"KANSER HASTALARI MUTLAKA EGZERSİZ YAPMALI"

Medikal Onkolog Dr. Ümit Tapan

Egzersiz meme kanseri, kalın bağırsak, prostat, rahim ve pankreas kanserlerine karşı orta derecede koruma sağlayabilir. Yapılan araştırmalar düzenli fiziksel aktivitenin kalın bağırsak kanseri riskini nerdeyse yüzde 30 oranında azalttığını göstermiş.

Kanser tedavisi gören hastalar için egzersizin özellikle meme, kalın bağırsak ve prostat kanserli hastalarda yaşam süresini artırdığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmalarda egzersizin ayrıca kansere ve tedaviye bağlı gelişen yorgunluğu da azalttığı ve böylece yaşam kalitesini artırdığı gözlenmiştir.Bahsedilen araştırmanın sonuçlarına göre egzersizden kaçınılmaması gerekir. Aşırı egzersiz yapan hastaların kalp krizine yatkınlığa sebep olacak başka hastalıkları olabilir. Ayrıca bir araştırma ile önceden ispatlanmış tıbbi verileri gözardı etmek mümkün değildir. Şunu da belirtmek gerekir ki kanser hastaları için öncelikle hafif yürüyüş ile başlayan ve dereceli olarak artırılan, nihai olarak da haftada 2.5 – 3 saatlik ‘orta-derece’ egzersiz önerilmektedir.

"SPOR, SAĞLIKLI YAŞAMIN OLMAZSA OLMAZI"

Genel Cerrahi UzmanıOp. Dr. Salih Demirelli

Spor, sağlıklı yaşamın olmazsa olmazı. Özellikle haftada 3-4 gün yarım saat yapılacak orta düzey egzersizler obezite ile mücadelede oldukça etkili. Obeziteden korunmak demek de kalp, diyabet, hipertansiyon gibi obeziteye bağlı hastalıklardan da korunmak anlamına gelir.

"SPOR, BEYİN VE DAMAR HASTALIKLARINDAN KORUNMADA OLDUKÇA ETKİLİDİR"

Nöroloji Uzmanı Dr. Eser Buluş

Spor ve egzersiz yaparken vücutta doğal olarak salgılanması artan endorfinler sayesinde kişi kendini daha zinde, enerjik ve rahatlamış hisseder. Ayrıca endorfinler beyin üzerindeki etkileri ile baş ağrısında özellikle gerilim tipi baş ağrılarında gerileme gözlenir. Bununla birlikte spor yapmak kalp ve damar sağlığı açısından önemli olduğu beyin ve damar hastalıklarından korunmada da oldukça etkilidir. Düzenli spor yapmak Parkinson hastalığı, beyin felci, demans, gibi hareket kısıtlılığı yaratan nörolojik hastalıklarda da hastanın yaşam kalitesinin arttırılması yönünde büyük katkılar sağlar.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ