Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Avrupa Fransız 'usulü’nü öldürmeden, ırkçılık yapmadan sarkıntılık nasıl önlenir?

        Fransa’nın Cinsiyet Eşitliği Bakanı Marlene Schiappa eleştirilere şu yanıtı veriyordu: “Fransız usulü aşkı, romantizmi, baştan çıkarmayı, şövalye ruhunu koruyacağız. Ancak yetişkinler arasında ‘rıza’ şartıyla. Bir taraf ‘hayır’ diyorsa, o ‘hayır’ demektir. Nokta…” Bakanın bu sözleri, kendi önerisi olan ‘kamusal alanda cinsel tacize karşı yasa tasarısına’ itiraz edenlere yönelikti. Bu yasa sayesinde kadınlar, sokak ortasında cinsel içerikli galiz laflar atarak musallat olan erkeklere karşı adalet arama hakkına sahip olacaktı.

        Cinsiyet Eşitliği Bakanı Schiappa

        Bir yanda ‘cinsel tacize son’ eylemleri; diğer yanda ‘Böyle katı yasalarla Fransız usulü romantizm ölür’ eleştirileri arasında yasa tasarısı yaklaşık bir yıl sürüncemede kaldı.

        REKLAM

        HEM TACİZ, HEM DAYAK

        Derken geçen hafta Marie Laguerre adlı genç kadının Facebook’ta yayınladığı video bir nevi uyandırma zili oldu. Laguerre, Paris’te bir kafenin önünde kendisine ıslıkla laf atan adama ‘kes sesini’ diye çıkışmış, tacizci sinmek şöyle dursun, fiziksel saldırıda bulunmuştu. Kadına kül tablası fırlatmış, masaların arasında dolandıktan sonra kafasına bir de yumruk indirmişti. Kafenin güvenlik kamerasından kaydı alıp videoyu yayınlayan Marie Laguerre bir de ‘nous toutes harcelement’ (biz-hepimiz-taciz) adı altında web sitesi açtı ki, kadınlar başlarından geçen taciz vakalarını anlatabilsin.

        Laguerre’in videosu bir anda viral oldu ve yasa hızla Meclis’ten geçti. Kamusal alanda kadınlara sözlü cinsel tacizde bulunanlara 90 – 750 Euro para cezasını öngören düzenleme, kapsamlı bir yasanın parçası aslında. Bu yasa belki daha önemli başka bir yarayı kapatmayı da amaçlıyor: Çocuğun cinsel istismarı! Yeni düzenlemeye göre 15 yaş altı çocuğun ‘rızası’ söz konusu olamayacağı için istismar, tecavüz olarak kayda geçiyor.

        REKLAM

        Böylece birer utanç vesikası olarak Fransız yargı tarihine geçen vakaların da önü alınmış olacak. Geçen yıl, 11 yaşındaki kız çocuğunu istismar eden 28 yaşındaki adam, şu ‘rıza’ garabeti nedeniyle cezasız kalmıştı. Kadın örgütlerinin yoğun baskısına karşılık Yüksek Mahkeme, cezanın anayasaya aykırı olacağına hükmetmişti. Başka örnekler de yok değil… Savcıların ‘çocuğun rızası olmadığını’ kanıtlamak için debelendiği bir hukuk düzeni olabilir mi?

        DENEUVE MEKTUBU

        İşte bu ortamda Amerika’da Harvey Weinstein’ın şahsında ‘MeToo’ hareketi patlak verdi. Yapımcının zamanında taciz ettiği bugünün şöhretli kadınları bir bir ifşa ediyordu geçmişteki vakaları. Ancak Atlantik’in öbür yakasından, Fransa’dan beklenmedik bir tepki geldi. Catherine Deneuve dahil, aydınından aktrisine 100 kadın bir mektup yayınladı. Le Monde’daki mektupta diyorlardı ki; “Bu hareket cinsel özgürlüğe sekte vurur, erkeklere ve cinselliğe karşı nefreti besler…”

        YENİ ADAMA’LAR OLMASIN

        Şimdi Fransa’da yasa çıktı ama şöyle bir sorun var; sokak tacizcisini şikâyet halinde polisin şüpheliye karşı alacağı tavır… Acaba her renk, ırk ve inançtan insana eşit mesafede mi yaklaşacak, yoksa azınlıklara ve dezavantajlı gruplara karşı önyargılar yine devreye girecek mi?

        Mesela yeni Adama Traore vakaları yaşanacak mı? Futbolcu Traore’den bahsetmiyorum. Adama, Paris banliyösünde yaşayan Afrika kökenli siyahi bir gençti. İki yıl önce bir temmuz günü, kimlik soracak diye polisten kaçmış ve iki saat sonra nezarette can vermişti. O gün 24’üncü yaş günüydü, sebebi nefes darlığı demişlerdi. Adama’nın ölümüne tepki büyüktü; Paris’in kuzey banliyöleri ayaklandı, araçlar ateşe verildi. Ve adalet arayışında bütün çabalar sonuçsuz kaldı. Traore ailesinin adalet yürüyüşü talebine, güvenlik gerekçesiyle izin verilmedi. Yetmedi, Adama’nın iki kardeşi protesto gösterisi sırasında emniyet güçlerine tehdit ve şiddet suçundan hapis cezalarına çarptırıldı.

        REKLAM

        Adama son nefesini karakolda veren ilk Afrikalı değildi. Fransa’da her yıl ortalama 15 kişi polisin elinde can veriyor. Çoğunun Arap kökenli ya da siyahi olduğunu tahmin etmek o kadar zor değil. 28 yaşındaki Amine Bentounsi de polisten kaçarken sırtından vurularak öldürülmüş, tetiği çeken memura 5 yıl tecilli hapis cezası verilmiş, bir gün hapis yatmadığı gibi polis olarak görevine devam etmişti.

        2009 tarihli bir araştırmaya göre Fransa'da, siyahi ve Arapların sokakta polis tarafından çevrilme oranı beyazlara göre 8 kat fazla. Şimdi sokaklara dönük yeni taciz yasasıyla, kurumsal ırkçılığın yeni kurbanları olmasınlar; korku bu!

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa