Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İnanç Enam Suresi Okunuşu ve Anlamı: Enam Suresi Arapça Yazılışı, Türkçe Anlamı, Meali, Tefsiri ve Okunuşu
        • 1

          Enam Suresi, İslam dini için önem taşıyan dualar arasındadır. Enam Suresi, Kur'an'ın 6. suresidir. Sure, 165 ayetten oluşur. Sure ismini 136. 138. ve 139. ayetlerinde geçen koyun, keçi, deve, sığır ve manda cinsi evcil hayvanları ifade eden En’am kelimesinden alır. Allah'ın birliği ve puta tapmayı reddeden ayetlerinden dolayı Hüccet suresi ismiyle de anılır. Enam Suresi Arapça okunuşu, Türkçe anlamı ve yazılışı hakkında bilgi sahibi olmak için doğru yerdesiniz. Bu sureyi ezberinizden bilmiyorsanız önce okumalı, daha sonra tekrar etmelisiniz. İşte, Enam Suresi Türkçe - Arapça okunuşu, anlamı, Diyanet meali, tefsiri, fazileti ve yazılışı...

        • 2

          Enam Suresi Arapça Okunuşu

          Bismillahirrahmanirrahim.

          1.El hamdu lillahillezi halakas semavati vel arda ve cealez zulumati ven nur(nura), summellezine keferu bi rabbihim ya’dilun(ya’dilune).

          2.Huvellezi halakakum min tinin summe kada ecela(ecelen), ve ecelun musemmen indehu summe entum temterun(temterune).

          3.Ve huvallahu fis semavati ve fil ard(ardı), ya’lemu sırrakum ve cehrekum ve ya’lemu ma teksibun(teksibune).

          4.Ve ma te’tihim min ayetin min ayati rabbihim illa kanu anha mu’rıdin(mu’rıdine).

          5.Fe kad kezzebu bil hakkı lemma caehum, fe sevfe ye’tihim enbau ma kanu bihi yestehziun(yestehziune).

          6.E lem yerev kem ehlekna min kablihim min karnin mekkennahum fil ardı ma lem numekkin lekum ve erselnas semae aleyhim midraren ve cealnal enhara tecri min tahtihim fe ehleknahum bi zunubihim ve enşe’na min ba’dihim karnen aharin(aharine).

          7.Ve lev nezzelna aleyke kitaben fi kırtasin fe le mesuhu bi eydihim le kalellezine keferu in haza illa sihrun mubin(mubinun).

          8.Ve kalu lev la unzile aleyhi melek(melekun), ve lev enzelna meleken, le kudıyel emru summe la yunzarun(yunzarune).

          9.Ve lev cealnahu meleken le cealnahu raculen ve le lebesna aleyhim ma yelbisun(yelbisune).

          10.Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe haka billezine sehıru minhum ma kanu bihi yestehziun(yestehziune).

          11.Kul siru fil ardı summenzuru keyfe kane akıbetul mukezzibin(mukezzibine).

          12.Kul li men ma fis semavati vel ard(ardı), kul lillah(lillahi), ketebe ala nefsihir rahmete, le yecmeannekum ila yevmil kıyameti la raybe fihi, ellezine hasiru enfusehum fe hum la yu’minun(yu’minune).

          13.Ve lehu ma sekene fil leyli ven nehar(nehari), ve huves semiul alim(alimu).

          14.Kul e gayrallahi ettehızu veliyyen fatırıs semavati vel ardı ve huve yut’ımu ve la yut’am(yut’amu), kul inni umirtu en ekune evvele men esleme ve la tekunenne minel muşrikin(muşrikine).

          15.Kul inni ehafu in asaytu rabbi azabe yevmin azim(azimin).

          16.Men yusraf anhu yevme izin fe kad rahimehu, ve zalikel fevzul mubin(mubinu).

          17.Ve in yemseskallahu bi durrin fe la kaşife lehu illa huve, ve in yemseske bi hayrın fe huve ala kulli şey’in kadir(kadirun).

          18.Ve huvel kahiru fevka ıbadihi, ve huvel hakimul habir(habiru).

          19.Kul eyyu şey’in ekberu şehadeten, kulillahu şehidun, beyni ve beynekum ve uhiye ileyye hazal kur’anu li unzirakum bihi ve men belag(belaga), e innekum le teşhedune enne meallahi aliheten uhra, kul la eşhed(eşhedu), kul innema huve ilahun vahidun ve inneni beriun mimma tuşrikun(tuşrikune).

          20.Ellezine ateynahumul kitabe ya’rifunehu kema ya’rifune ebnaehum ellezine hasiru enfusehum fe hum la yu’minun(yu’minune).

          21.Ve men azlemu mimmeniftera alallahi keziben ev kezzebe bi ayatihi, innehu la yuflihuz zalimun(zalimune).

          22.Ve yevme nahşuruhum cemian summe nekulu lillezine eşraku eyne şurakaukumullezine kuntum tez’umun(tez’umune).

          23.Summe lem tekun fitnetuhum illa en kalu vallahi rabbina ma kunna muşrikin(muşrikine).

          24.Unzur keyfe kezebu ala enfusihim ve dalle anhum, ma kanu yefterun(yefterune).

          25.Ve minhum men yestemiu ileyke, ve cealna ala kulubihim ekinneten en yefkahuhu ve fi azanihim vakra(vakran), ve in yerev kulle ayetin la yu’minu biha, hatta iza cauke yucadiluneke yekulullezine keferu in haza illa esatirul evvelin(evveline).

          26.Ve hum yenhevne anhu ve yen’evne anhu, ve in yuhlikune illa enfusehum ve ma yeş’urun(yeş’urune).

          27.Ve lev tera iz vukıfu alan nari fe kalu ya leytena nureddu ve la nukezzibe bi ayati rabbina ve nekune minel mu’minin(mu’minine).

          28.Bel beda lehum ma kanu yuhfune min kabl(kablu),ve lev ruddu le adu li ma nuhu anhu ve innehum le kazibun(kazibune).

          29.Ve kalu in hiye illa hayatunad dunya ve ma nahnu bi meb’usin(meb’usine).

          30.Ve lev tera iz vukıfu ala rabbihim, kale e leyse haza bil hakk(hakkı), kalu bela ve rabbina, kale fe zukul azabe bima kuntum tekfurun(tekfurune).

          31.Kad hasirallezine kezzebu bi likaillah(likaillahi) hatta iza caethumus saatu bagteten kalu ya hasratena ala ma farratna fiha ve hum yahmilune evzarahum ala zuhurihim, e la sae ma yezirun(yezirune).

          32.Ve mal hayatud dunya illa leibun ve lehvun, ve led darul ahiratu hayrun lillezine yettekun(yettekune), e fe la ta’kılun(ta’kılune).

          33.Kad na’lemu, innehu le yahzunukellezi yekulune fe innehum la yukezzibuneke ve lakinnez zalimine bi ayatillahi yechadun(yechadune).

          34.Ve lekad kuzzibet rusulun min kablike fe saberu ala ma kuzzibu ve uzu hatta etahum nasruna, ve la mubeddile li kelimatillah(kelimatillahi), ve lekad caeke min nebeil murselin(murseline).

          35.Ve in kane kebure aleyke i’raduhum fe inisteta’te en tebtegıye nefekan fil ardı ev sullemen fis semai fe te’tiyehum bi ayetin, ve lev şaallahu le cemeahum alal huda fe la tekunenne minel cahilin(cahiline).

          36.İnnema yestecibullezine yesmeun(yesmeune), vel mevta yeb’asuhumullahu summe ileyhi yurceun(yurceune).

          37.Ve kalu lev la nuzzile aleyhi ayetun min rabbihi, kul innallahe kadirun ala en yunezzile ayeten ve lakinne ekserehum la ya’lemun(ya’lemune).

          38.Ve ma min dabbetin fil ardı ve la tairin yatiru bi cenahayhi illa umemun emsalukum, ma farratna fil kitabi min şey’in summe ila rabbihim yuhşerun(yuhşerune).

          39.Vellezine kezzebu bi ayatina summun ve bukmun fiz zulumat(zulumati), men yeşaillahu yudlilhu, ve men yeşe’ yec’alhu ala sıratın mustakim(mustakimin).

          40.Kul e raeytekum in etakum azabullahi ev etetkumus saatu e gayrallahi ted’un(ted’une), in kuntum sadıkin(sadıkine).

          41.Bel iyyahu ted’une fe yekşifu ma ted’une ileyhi in şae ve tensevne ma tuşrikun(tuşrikune).

          42.Ve lekad erselna ila umemin min kablike fe ehaznahum bil be’sai ved darrai leallehum yetedarraun(yetedarraune).

          43.Fe lev la iz caehum be’suna tedarrau ve lakin kaset kulubuhum ve zeyyene lehumuş şeytanu ma kanu ya’melun(ya’melune).

          44.Fe lemma nesu ma zukkiru bihi fetahna aleyhim ebvabe kulli şey’in, hatta iza ferihu bima utu, ehaznahum bagteten fe izahum mublisun(mublisune).

          45.Fe kutia dabirul kavmillezine zalemu, vel hamdu lillahi rabbil alemin(alemine).

          46.Kul e raeytum in ehazallahu sem’akum ve ebsarakum ve hateme ala kulubikum men ilahun gayrullahi ye’tikum bihi, unzur keyfe nusarriful ayati summe hum yasdifun (yasdifune).

          47.Kul e raeytekum in etakum azabullahi bagteten ev cehreten hel yuhleku illal kavmuz zalimun(zalimune).

          48.Ve ma nursilul murseline illa mubeşşirine ve munzirin(munzirine), fe men amene ve asleha fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenun(yahzenune).

          49.Vellezine kezzebu bi ayatina yemessuhumul azabu bima kanu yefsukun(yefsukune).

          50.Kul la ekulu lekum indi hazainullahi ve la a’lemul gaybe ve la ekulu lekum inni melek(melekun), in ettebiu illa ma yuha ileyy(ileyye), kul hel yestevil a’ma vel basir(basiru), e fe la tetefekkerun(tetefekkerune).

          51.Ve enzir bihillezine yehafune en yuhşeru ila rabbihim leyse lehum min dunihi veliyyun ve la şefiun leallehum yettekun(yettekune).

          52.Ve la tatrudillezine yed’une rabbehum bil gadati vel aşiyyi yuridune vechehu, ma aleyke min hısabihim min şey’in ve ma min hısabike aleyhim min şey’in fe tatrudehum fe tekune minez zalimin(zalimine).

          53.Ve kezalike fetenna ba’dahum bi ba’din li yekulu e haulai mennallahu aleyhim min beynina, e leysallahu bi a’leme biş şakirin(şakirine).

          54.Ve iza caekellezine yu’minune bi ayatina fe kul selamun aleykum ketebe rabbukum ala nefsihir rahmete ennehu men amile minkum suen bi cehaletin summe tabe min ba’dihi ve asleha fe ennehu gafurun rahim(rahimun).

          55.Ve kezalike nufassılul ayati ve li testebine sebilul mucrimin(mucrimine).

          56.Kul inni nuhitu en a’budellezine ted’une min dunillah(dunillahi), kul la ettebiu ehvaekum kad dalaltu izen ve ma ene minel muhtedin(muhtedine).

          57.Kul inni ala beyyinetin min rabbi, ve kezzebtum bihi, ma indi ma testa’cilune bihi, inil hukmu illa lillah(lillahi), yakussul hakka ve huve hayrul fasılin(fasıline).

          58.Kul lev enne indi ma testa’cilune bihi le kudıyel emru beyni ve beynekum, vallahu a’lemu biz zalimin(zalimine).

          59.Ve indehu mefatihul gaybi la ya’lemuha illa huve, ve ya’lemu ma fil berri vel bahr(bahri), ve ma teskutu min varakatin illa ya’lemuha ve la habbetin fi zulumatil ardı ve la ratbin ve la yabisin illa fi kitabin mubin(mubinin).

          60.Ve huvellezi yeteveffakum bil leyli ve ya’lemu ma cerahtum bin nehari summe yeb’asukum fihi li yukda ecelun musemma(musemmen), summe ileyhi merciukum summe yunebbiukum bima kuntum ta’melun(ta’melune).

          61.Ve huvel kahiru fevka ibadihi ve yursilu aleykum hafazah(hafazaten), hatta iza cae ehadekumul mevtu teveffethu rusuluna ve hum la yuferritun(yuferritune).

          62.Summe ruddu ilallahi mevlahumul hakk(hakkı), e la lehul hukmu ve huve esraul hasibin(hasibine).

          63.Kul men yuneccikum min zulumatil berri vel bahri ted’unehu tedarruan ve hufyeh(hufyeten), le in encana min hazihi le nekunenne mineş şakirin(şakirine).

          64.Kulillahu yuneccikum minha ve min kulli kerbin summe entum tuşrikun(tuşrikune).

          65.Kul huvel kadiru ala en yeb’ase aleykum azaben min fevkıkum ev min tahti erculikum ev yelbisekum şiyean ve yuzika ba’dakum be’se ba’d(ba’dın), unzur keyfe nusarrıful ayati leallehum yefkahun(yefkahune).

          66.Ve kezzebe bihi kavmuke ve huvel hakk(hakku),kul lestu aleykum bi vekil(vekilin).

          67.Li kulli nebein mustekar(mustekarrun), ve sevfe ta’lemun(ta’lemune).

          68.Ve iza raeytellezine yahudune fi ayatina fe a’rıd anhum hatta yahudu fi hadisin gayrihi, ve imma yunsiyennekeş şeytanu fe la tak’ud ba’dez zikra meal kavmiz zalimin(zalimine).

          69.Ve ma alallezine yettekune min hısabihim min şey’in ve lakin zikra leallehum yettekun(yettekune).

          70.Ve zerillezinettehazu dinehum leiben ve lehven ve garrathumul hayatud dunya ve zekkir bihi en tubsele nefsun bima kesebet, leyse leha min dunillahi veliyyun ve la şefiun, ve in ta’dil kulle adlin la yu’haz minha, ulaikellezine ubsilu bima kesebu, lehum şarabun min hamimin ve azabun elimun bima kanu yekfurun(yekfurune).

          71.Kul e ned’u min dunillahi ma la yenfeuna ve la yadurruna ve nureddu ala a’kabina ba’de iz hedanallahu kellezistehvethuş şeyatinu fil ardı hayrane lehu ashabun yed’unehu ilal hude’tina, kul inne hudallahi huvel huda, ve umirna li nuslime li rabbil alemin(alemine).

          72.Ve en ekimus salate vettekuhu, ve huvellezi ileyhi tuhşerun(tuhşerune).

          73.Ve huvellezi halakas semavati vel arda bil hakk(hakkı), ve yevme yekulu kun fe yekun(yekunu), kavluhul hakk(hakku), ve lehul mulku yevme yunfehu fis sur(suri), alimul gaybi veş şehadeh(şehadeti), ve huvel hakimul habir(habiru).

          74.Ve iz kale ibrahimu li ebihi azere, e tettehizu esnamen aliheh(aliheten), inni erake ve kavmeke fi dalalin mubin(mubinin).

          75.Ve kezalike nuri ibrahime melekutes semavati vel ardı ve li yekune minel mukınin(mukınine).

          76.Fe lemma cenne aleyhil leylu raa kevkeba(kevkeben), kale haza rabbi, fe lemma efele kale la uhıbbul afilin(afiline).

          77.Fe lemma rael kamere bazigan kale haza rabbi, fe lemma efele kale le in lem yehdini rabbi le ekunenne minel kavmid dallin(dalline).

          78.Fe lemma raeş şemse bazigaten kale haza rabbi, haza ekber(ekberu), fe lemma efelet kale ya kavmi inni beriun mimma tuşrikun(tuşrikune).

          79.İnni veccehtu vechiye lillezi fataras semavati vel arda hanifen ve ma ene minel muşrikin(muşrikine).

          80.Ve haccehu kavmuhu, kale e tuhaccunni fillahi ve kad hedani, ve la ehafu ma tuşrikune bihi illa en yeşae rabbi şey’a(şeyen), vesia rabbi kulle şey’in ilma(ilmen), e fe la tetezekkerun(tetezekkerune).

          81.Ve keyfe ehafu ma eşraktum ve la tehafune ennekum eşraktum billahi ma lem yunezzıl bihi aleykum sultana(sultanen), fe eyyul ferikayni ehakku bil emn(emni), in kuntum ta’lemun(ta’lemune).

          82.Ellezine amenu ve lem yelbisu imanehum bi zulmin ulaike lehumul emnu ve hum muhtedun(muhtedune).

          83.Ve tilke huccetuna ateynaha ibrahime ala kavmihi, nerfeu deracatin men neşau, inne rabbeke hakimun alim(alimun).

          84.Ve vehebna lehu ishaka ve ya’kub(ya’kube), kullen hedeyna ve nuha(nuhan) hedeyna min kablu ve min zurriyyetihi davude ve suleymane ve eyyube ve yusufe ve musa ve harun(harune) ve kezalike neczil muhsinin(muhsinine).

          85.Ve zekeriyya ve yahya ve isa ve ilyas(ilyase), kullun mines salihin(salihine).

          86.Ve ismaile velyesea ve yunuse ve luta(lutan), ve kullen faddalna alal alemin(alemine).

          87.Ve min abaihim ve zurriyyatihim ve ihvanihim, vectebeynahum ve hedeynahum ila sıratın mustekim(mustekimin).

          88.Zalike hudallahi yehdi bihi men yeşau min ibadihi, ve lev eşraku le habita anhum ma kanu ya’melun(ya’melune).

          89.Ulaikellezine ateynahumul kitabe vel hukme ven nubuvveh(nubuvvete), fe in yekfur biha haulai fe kad vekkelna biha kavmen leysu biha bi kafirin(kafirine).

          90.Ulaikellezine hedallahu, fe bi hudahumuktedih, kul la es’elukum aleyhi ecra(ecren), in huve illa zikra lil alemin(alemine).

          91.Ve ma kaderullahe hakka kadrihi iz kalu ma enzelallahu ala beşerin min şey’in, kul men enzelel kitabellezi cae bihi musa nuren ve huden lin nasi tec’alunehu karatise tubduneha ve tuhfune kesira(kesiran), ve ullimtum ma lem ta’lemu entum ve la abaukum, kulillahu summe zerhum fi havdıhim yel’abun(yel’abune).

          92.Ve haza kitabun enzelnahu mubarakun musaddıkullezi beyne yedeyhi ve li tunzire ummel kura ve men havleha, vellezine yu’minune bil ahirati yu’minune bihi ve hum ala salatihim yuhafizun(yuhafizune).

          93.Ve men azlemu mimmeniftera alallahi keziben ev kale uhıye ileyye ve lem yuha ileyhi şey’un ve men kale se unzilu misle ma enzelallah(enzelallahu), ve lev tera iziz zalimune fi gameratil mevti vel melaiketu basitu eydihim, ahricu enfusekum, el yevme tuczevne azabel huni bima kuntum tekulune alallahi gayral hakkı ve kuntum an ayatihi testekbirun(testekbirune).

          94.Ve lekad ci’timuna furada kema halaknakum evvele merratin ve teraktum ma havvelnakum verae zuhurikum, ve ma nera meakum şufeaekumullezine zeamtum ennehum fikum şurakau, lekad tekattaa beynekum ve dalle ankum ma kuntum tez’umun(tez’umune).

          95.İnnallahe falikul habbi ven neva, yuhrıcul hayye minel meyyiti ve muhricul meyyiti minel hayy(hayyi), zalikumullahu fe enna tu’fekun(tu’fekune).

          96.Falikul ısbah(ısbahı), ve cealel leyle sekenen veş şemse vel kamere husbana(husbanen), zalike takdirul azizil alim(alimi).

          97.Ve huvellezi ceale lekumun nucume li tehtedu biha fi zulumatil berri vel bahr(bahri), kad fassalnal ayati li kavmin ya’lemun(ya’lemune).

          98.Ve huvellezi enşeekum min nefsin vahıdetin fe mustekarrun ve mustevdaun, kad fassalnal ayati li kavmin yefkahun(yefkahune).

          99.Ve huvellezi enzele mines semai maen, fe ahracna bihi nebate kulli şey’in fe ahracna minhu hadıran, nuhricu minhu habben muterakiba(muterakiben), ve minen nahli min tal’ıha kınvanun daniyetun ve cennatin min a’nabin vez zeytune ver rummane muştebihen ve gayra muteşabih(muteşabihin), unzuru ila semerihi iza esmere ve yen’ıhi, inne fi zalikum le ayatin li kavmin yu’minun(yu’minune).

          100.Ve cealu lillahi şurakael cinne ve halakahum ve haraku lehu benine ve benatin bi gayri ilm(ilmin), subhanehu ve teala amma yasifun(yasifune).

          101.Bedius semavati vel ard(ardı), enna yekunu lehu veledun ve lem tekun lehu sahıbetun, ve halaka kulle şey’in, ve huve bi kulli şey’in alim(alimun).

          102.Zalikumullahu rabbukum, la ilahe illa huve, haliku kulli şey’in fa’buduhu, ve huve ala kulli şey’in vekil(vekilun).

          103.La tudrikuhul ebsaru ve huve yudrikul ebsar(ebsara) ve huvel latiful habir(habiru).

          104.Kad caekum basairu min rabbikum fe men ebsara fe li nefsihi ve men amiye fe aleyha, ve ma ene aleykum bi hafiz(hafizin).

          105.Ve kezalike nusarriful ayati ve li yekulu dereste ve li nubeyyinehu li kavmin ya’lemun(ya’lemune).

          106.İttebi’ ma uhıye ileyke min rabbike, la ilahe illa huve, ve a’rıd anil muşrikin(muşrikine).

          107.Ve lev şaallahu ma eşraku, ve ma cealnake aleyhim hafiza(hafizan), ve ma ente aleyhim bi vekil(vekilin).

          108.Ve la tesubbullezine yed’une min dunillahi fe yesubbullahe adven bi gayri ilm(ilmin), kezalike zeyyenna li kulli ummetin amelehum summe ila rabbihim merciuhum fe yunebbiuhum bima kanu ya’melun(ya’melune).

          109.Ve aksemu billahi cehde eymanihim le in caethum ayetun le yu’minunne biha, kul innemal ayatu indallahi ve ma yuş’irukum enneha iza caet la yu’minun(yu’minune).

          110.Ve nukallibu ef’idetehum ve ebsarahum kema lem yu’minu bihi evvele merratin ve nezeruhum fi tugyanihim ya’mehun(ya’mehune).

          111.Ve lev ennena nezzelna ileyhimul melaikete ve kellemehumul mevta ve haşerna aleyhim kulle şey’in kubulen ma kanu li yu’minu illa en yeşaallahu ve lakinne ekserehum yechelun(yechelune).

          112.Ve kezalike cealna li kulli nebiyyin aduvven şeyatinel insi vel cinni, yuhi ba’duhum ila ba’dın zuhrufel kavli gurura(gururan), ve lev şae rabbuke, ma fealuhu fe zerhum ve ma yefterun(yefterune).

          113.Ve li tesga ileyhi ef’idetullezine la yu’minune bil ahırati ve li yerdavhu ve li yakterifu ma hum mukterifun (mukterifune).

          114.E fe gayrallahi ebtegi hakemen ve huvellezi enzele ileykumul kitabe mufassala(mufassalan), vellezine ateynahumul kitabe ya’lemune ennehu munezzelun min rabbike bil hakkı fe la tekunenne minel mumterin(mumterine).

          115.Ve temmet kelimetu rabbike sıdkan ve adla(adlen), la mubeddile li kelimatihi, ve huves semiul alim(alimu).

          116.Ve in tutı’ eksere men fil ardı yudılluke an sebilillahi, in yettebiune illaz zanne ve in hum illa yahrusun(yahrusune).

          117.İnne rabbeke huve a’lemu men yadıllu an sebilihi, ve huve a’lemu bil muhtedin(muhtedine).

          118.Fe kulu mimma zukiresmullahi aleyhi in kuntum bi ayatihi mu’minin(mu’minine).

          119.Ve ma lekum ella te’kulu mimma zukiresmullahi aleyhi ve kad fassale lekum ma harrame aleykum illa madturirtum ileyhi, ve inne kesiren le yudıllune bi ehvaihim bi gayri ilm(ilmin), inne rabbeke huve a’lemu bil mu’tedin(mu’tedine).

          120.Ve zeru zahirel ismi ve batınehu, innellezine yeksibunel isme se yuczevne bima kanu yakterifun(yakterifune).

          121.Ve la te’kulu mimma lem yuzkerismullahi aleyhi ve innehu le fısk(fıskun), ve inneş şeyatine le yuhune ila evliyaihim li yucadilukum ve in eta’tumuhum innekum le muşrikun(muşrikune).

          122.E ve men kane meyten fe ahyeynahu ve cealna lehu nuran yemşi bihi fin nasi ke men meseluhu fiz zulumati leyse bi haricin minha, kezalike zuyyine lil kafirine ma kanu ya’melun(ya’melune).

          123.Ve kezalike cealna fi kulli karyetin ekabire mucrimiha li yemkuru fiha, ve ma yemkurune illa bi enfusihim ve ma yeş’urun(yeş’urune).

          124.Ve iza caethum ayetun kalu len nu’mine hatta nu’ta misle ma utiye rusulullah(rusulullahi), allahu a’lemu haysu yec’alu risaletehu, se yusibullezine ecremu sagarun indallahi ve azabun şedidun bima kanu yemkurun(yemkurune).

          125.Fe men yuridillahu en yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islam(islami), ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrahu dayyikan haracen, ke ennema yassa’adu fis semai, kezalike yec’alullahur ricse alallezine la yu’minun(yu’minune).

          126.Ve haza sıratu rabbike mustekima(mustekimen), kad fassalnal ayati li kavmin yezzekkerun(yezzekkerune).

          127.Lehum darus selami inde rabbihim ve huve veliyyuhum bima kanu ya’melun(ya’melune).

          128.Ve yevme yahşuruhum cemia(cemian), ya ma’şerel cinni kadisteksertum minel ins(insi) ve kale evliyauhum minel insi rabbenastemtea ba’duna biba’dın ve belagna ecelenallezi eccelte lena, kalen naru mesvakum halidine fiha illa ma şaallahu, inne rabbeke hakimun alim(alimun).

          129.Ve kezalike nuvelli ba’daz zalimine ba’dan bima kanu yeksibun(yeksibune).

          130.Ya ma’şerel cinni vel insi e lem ye’tikum rusulun minkum yakussune aleykum ayati ve yunzirunekum likae yevmikum haza, kalu şehidna ala enfusina ve garrathumul hayatud dunya ve şehidu ala enfusihim ennehum kanu kafirin(kafirine).

          131.Zalike en lem yekun rabbuke muhlikel kura bi zulmin ve ehluha gafilun(gafilune).

          132.Ve li kullin deracatun mimma amilu, ve ma rabbuke bi gafilin amma ya’melun(ya’melune).

          133.Ve rabbukel ganiyyu zur rahmeti, in yeşe’ yuzhibkum ve yestahlif min ba’dikum ma yeşau kema enşeekum min zurriyyeti kavmin aharin(aharine).

          134.İnne ma tuadune le atin ve ma entum bi mu’cizin(mu’cizine).

          135.Kul ya kavmi’melu ala ma kanetikum inni amil(amilun), fe sevfe ta’lemune men tekunu lehu akıbetud dar(dari), innehu la yuflihuz zalimun(zalimune).

          136.Ve cealu lillahi mimma zeree minel harsi vel en’ami nasiben fe kalu haza lillahi bi za’mihim ve haza li şurakaina, fe ma kane li şurakaihim fe la yasılu ilallahi ve ma kane lillahi fe huve yasilu ila şurakaihim, sae ma yahkumun(yahkumune).

          137.Ve kezalike zeyyene li kesirin minel muşrikine katle evladihim şurakauhum li yurduhum ve li yelbisu aleyhim dinehum, ve lev şaallahu ma fealuhu fe zerhum ve ma yefterun(yefterune).

          138.Ve kalu hazihi en’amun ve harsun hicrun la yat’amuha illa men neşau bi za’mihim ve en’amun hurrimet zuhuruha ve en’amun la yezkurunesmallahi aleyhaftiraen aleyhi, se yeczihim bima kanu yefterun(yefterune).

          139.Ve kalu ma fi butuni hazihil en’ami halisatun li zukurina ve muharramun ala ezvacina, ve in yekun meyteten fe hum fihi şurakau, se yeczihim vasfehum, innehu hakimun alim(alimun).

          140.Kad hasirallezine katelu evladehum sefehan bi gayri ilmin ve harramu ma razakahumullahuftiraen alallah(alallahi), kad dallu ve ma kanu muhtedin(muhtedine).

          141.Ve huvellezi enşee cennatin ma’ruşatin ve gayra ma’ruşatin ven nahle vez zer’a muhtelifen ukuluhu vez zeytune ver rummane muteşabihen ve gayra muteşabih(muteşabihin), kulu min semerihi iza esmere ve atu hakkahu yevme hasadihi ve la tusrifu, innehu la yuhibbul musrifin(musrifine).

          142.Ve minel en’ami hamuleten ve ferşa(ferşan), kulu mimma razakakumullahu ve la tettebiu hutuvatiş şeytan(şeytani),innehu lekum aduvvun mubin(mubinun).

          143.Semaniyete ezvac(ezvacin), mined da’nisneyni ve minel ma’zisneyn(ma’zisneyni), kul az zekereyni harrame emil unseyeyni emmaştemelet aleyhi erhamul unseyeyn(unseyeyni), nebbiuni bi ilmin in kuntum sadıkin(sadıkine).

          144.Ve minel ibilisneyni ve minel bakarisneyn(bakarisneyni), kul az zekereyni harrame emil unseyeyni emmaştemelet aleyhi erhamul unseyeyn(unseyeyni), em kuntum şuhedae iz vassakumullahu bi haza, fe men azlemu mimmeniftera alallahi keziben li yudillen nase bi gayri ilm(ilmin), innallahe la yehdil kavmez zalimin(zalimine).

          145.Kul la ecidu fi ma uhiye ileyye muharramen ala taimin yat’amuhu illa en yekune meyteten ev demen mesfuhan ev lahme hinzirin fe innehu ricsun ev fıskan uhille li gayrillahi bihi, fe menidturra gayra bagın ve la adin fe inne rabbeke gafurun rahim(rahimun).

          146.Ve alallezine hadu harramna kulle zi zufur(zufurin), ve minel bakari vel ganemi harramna aleyhim şuhumehuma illa ma hamelet zuhuruhuma evil havaya ev mahteleta bi azm(azmin), zalike cezeynahum bi bagyihim ve inna le sadikun(sadikune).

          147.Fe in kezzebuke fe kul rabbukum zu rahmetin vasiatin, ve la yuraddu be’suhu anil kavmil mucrimin(mucrimine).

          148.Se yekulullezine eşraku lev şaallahu ma eşrakna ve la abauna ve la harramna min şey’in, kezalike kezzebellezine min kablihim hatta zaku be’sena, kul hel indekum min ilmin fe tuhricuhu lena, in tettebiune illaz zanne ve in entum illa tahrusun(tahrusune).

          149.Kul fe lillahil huccetul baligatu, fe lev şae le hedakum ecmain(ecmaine).

          150.Kul helumme şuhedaekumullezine yeşhedune ennallahe harrame haza, fe in şehidu fe la teşhed meahum, ve la tettebi’ ehvaellezine kezzebu bi ayatina vellezine la yu’minune bil ahirati ve hum bi rabbihim ya’dilun(ya’dilune).

          151.Kul tealev etlu ma harrame rabbukum aleykum ella tuşriku bihi şey’a(şey’en), ve bil valideyni ihsana(ihsanen), ve la taktulu evladekum min imlak(imlakin), nahnu nerzukukum ve iyyahum, ve la takrabul fevahışe ma zahera minha ve ma batan(batane), ve la taktulun nefselleti harramallahu illa bil hakk(hakkı), zalikum vassakum bihi leallekum ta’kılun(ta’kılune).

          152.Ve la takrabu malel yetimi illa billeti hiye ahsenu hatta yebluga eşuddehu, ve evful keyle vel mizane bil kıst(kıstı), la nukellifu nefsen illa vus’aha ve iza kultum fa’dilu ve lev kane za kurba, ve bi ahdillahi evfu, zalikum vassakum bihi leallekum tezekkerun(tezekkerune).

          153.Ve enne haza sırati mustekimen fettebiuhu, ve la tettebius subule fe teferraka bikum an sebilihi, zalikum vassakum bihi leallekum tettekun(tettekune).

          154.Summe ateyna musel kitabe tamamen alallezi ahsene ve tafsilen li kulli şey’in ve huden ve rahmeten leallehum bi likai rabbihim yu’minun(yu’minune).

          155.Ve haza kitabun enzelnahu mubarakun fettebiuhu vetteku leallekum turhamun(turhamune).

          156.En tekulu innema unzilel kitabu ala taifeteyni min kablina ve in kunna an dirasetihim le gafilin(gafiline).

          157.Ev tekulu lev enna unzile aleynal kitabu le kunna ehda minhum, fe kad caekum beyyinetun min rabbikum ve huden ve rahmetun, fe men azlemu mimmen kezzebe bi ayatillahi ve sadefe anha, se neczillezine yasdifune an ayatina suel azabi bima kanu yasdifun(yasdifune).

          158.Hel yanzurune illa en te’tiyehumul melaiketu ev ye’tiye rabbuke ev ye’tiye ba’du ayati rabbike, yevme ye’ti ba’du ayati rabbike la yenfeu nefsen imanuha lem tekun amenet min kablu ev kesebet fi imaniha hayra(hayran), kulintezıru inna muntezırun(muntezırune).

          159.İnnellezine ferraku dinehum ve kanu şiyean leste minhum fi şey’in, innema emruhum ilallahi summe yunebbiuhum bima kanu yef’alun(yef’alune).

          160.Men cae bil haseneti fe lehu aşru emsaliha, ve men cae bis seyyieti fe la yucza illa misleha ve hum la yuzlemun(yuzlemune).

          161.Kul inneni hedani rabbi ila sıratın mustekim(mustekimin) dinen kıyamen millete ibrahime hanifa(hanifen), ve ma kane minel muşrikin(muşrikine).

          162.Kul inne salati ve nusuki ve mahyaye ve memati lillahi rabbil alemin(alemine).

          163.La şerike lehu, ve bi zalike umirtu ve ene evvelul muslimin(muslimine).

          164.Kul e gayrallahi ebgi rabben ve huve rabbu kulli şey’in, ve la teksibu kullu nefsin illa aleyha, ve la teziru vaziratun vizra uhra, summe ila rabbikum merciukum fe yunebbiukum bima kuntum fihi tahtelifun(tahtelifune).

          165.Ve hüvellezı cealeküm halaifel erdı ve rafea ba'daküm fevka ba'dın deracatil li yeblüveküm fı ma ataküm inne rabbeke serıul ıkabi ve innehu le ğafurur rahıym

        • 3

          Enam Suresi Türkçe Anlamı

          Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle.

          1. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. (Bunca ayet ve delillerden) sonra kafir olanlar (hala putları) Rab'leri ile denk tutuyorlar

          2. Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O'dur. Bir de O'nun katında muayyen bir ecel (kıyamet günü) vardır. Siz hala şüphe ediyorsunuz.

          3. O, göklerde ve yerde tek Allah'tır. Gizlinizi, açığınızı bilir. (Hayır ve şerden) ne kazanacağınızı da bilir.

          4. Rablerinin ayetlerinden onlara (kafirlere) bir ayet gelmeyedursun, o ayetlerden ille de yüz çevirirler.

          5. Gerçekten onlar, kendilerine Hak geldiğinde onu yalanlamışlardı. Fakat yakında onlara alay ettikleri şeyin haberleri gelecektir.

          6. Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkanları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helak ettik. Biz onları, günahları sebebiyle helak ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık.

          7. Eğer sana kağıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik de onlar elleriyle onu tutmuş olsalardı, yine de inkar ediciler: Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir, derlerdi.

          8. Muhammed'e (görebileceğimiz) bir melek indirilseydi ya! dediler. Eğer biz öyle bir melek indirseydik elbette iş bitirilmiş olur, artık kendilerine göz bile açtırılmazdı

          9. Eğer peygamberi bir melek kılsaydık muhakkak ki onu insan suretine sokar onları yine düşmekte oldukları kuşkuya düşürürdük.

          10. Senden önceki peygamberlerle de alay edilmiş, bu yüzden onlarla alay edenleri alay ettikleri şey (azap) kuşatıvermişti.

          11. De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra (peygamberleri) yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın!

          12. (Onlara) Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor. "Allah'ındır" de. O, merhamet etmeyi kendi zatına farz kıldı. Sizi, varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar var ya işte onlar inanmazlar.

          13. Gecede ve gündüzde barınan her şey O'nundur. O her şeyi işitendir, bilendir.

          14. De ki: Gökleri ve yeri yoktan var eden, yedirdiği halde yedirilmeyen Allah'tan başkasını mı dost edineceğim! De ki: Bana müslüman olanların ilki olmam emredildi ve sakın müşriklerden olma! (denildi).

          15. De ki: Ben, Rabbim'e isyan edersem gerçekten büyük bir günün (kıyametin) azabından korkarım.

          16. O gün kim azaptan kurtarılırsa, gerçekten Allah onu esirgemiştir. İşte apaçık kurtuluş budur.

          17. Eğer Allah seni bir zarara uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır verirse, (bunu da geri alacak yoktur). Şüphesiz O herşeye kadirdir.

          18. O, kullarının üstünde her türlü tasarrufa sahiptir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, herşeyden haberdardır.

          19. De ki: Hangi şey şahadetçe en büyüktür? De ki: (Hak peygamber olduğuma dair) benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu. Yoksa siz, Allah ile beraber başka tanrılar olduğuna şahitlik mi ediyorsunuz? De ki: "Ben buna şahitlik etmem." "O ancak bir tek Allah'tır, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden kesinlikle uzağım" de.

          20. Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Resulullah'ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar.

          21. Yalan sözlerle Allah'a iftira edenden veya O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Şüphe yok ki, zalimler kurtuluşa ermezler!

          22. Unutma o günü ki- onları hep birden toplayacağız; sonra da, Allah'a ortak koşanlara: Nerede boş yere davasını güttüğünüz ortaklarınız? diyeceğiz.

          23. Sonra onların mazeretleri, "Rabbimiz Allah hakkı için biz ortak koşanlar olmadık!" demekten başka bir şey olmadı.

          24. Gör ki, kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!

          25. Onlardan seni (okuduğun Kur'an'ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kafirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyerek seninle tartışırlar.

          26. Onlar, hem insanları Peygamber'e yaklaşmaktan vazgeçirmeye çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Oysa onlar farkında olmadan ancak kendilerini helak ederler.

          27. Onların ateşin karşısında durdurulup "Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!" dediklerini bir görsen !..

          28. Hayır! Daha önce gizlemekte oldukları şeyler (günahlar) kendilerine göründü. Eğer (dünyaya) geri gönderilseler yine kendilerine yasak edilen şeylere döneceklerdir. Zira onlar gerçekten yalancıdırlar.

          29. Onlar, hayat ancak bu dünyadaki hayatımızdan ibarettir; biz, bir daha da diriltilecek değiliz, demişlerdi.

          30. Rablerinin huzuruna getirildikleri zaman sen onları bir görsen! Allah: Bu (yeniden dirilme olayı), hak değil miymiş? diyecek. Onlar da "Rabbimize andolsun ki evet!" diyecekler. Allah da, Öyle ise inkar ettiğinizden dolayı azabı tadın! diyecek.

          31. Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır. Nihayet onlara Kıyamet vakti ansızın gelip çatınca, onlar, günahlarını sırtlarına yüklenerek diyecekler ki: "Dünyada iyi amelleri terketmemizden dolayı vah bize!" Dikkat edin, yüklendikleri şey ne kötüdür!

          32. Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hala akıl erdiremiyor musunuz?

          33. Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz. Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar.

          34. Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi.

          35. Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldi ise, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi, o halde sakın cahillerden olma!

          36. Ancak (samimiyetle) dinleyenler daveti kabul eder. Ölülere gelince, Allah onları diriltecek, sonra da O'na döndürülecekler.

          37. O'na Rabbinden bir mucize indirilseydi ya! dediler. De ki: Şüphesiz Allah mucize indirmeye kadirdir. Fakat onların çoğu bilmezler.

          38. Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler.

          39. Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir.

          40. De ki: Ne dersiniz; size Allah'ın azabı gelse veya o kıyamet gelip çatıverse size, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım)!

          41. Bilakis yalnız Allah'a yalvarırsınız. O da (kaldırılması için) kendisine yalvardığınız belayı dilerse kaldırır; ve siz ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz.

          42. Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik. Ardından boyun eğsinler diye onları darlık ve hastalıklara uğrattık.

          43. Hiç olmazsa, onlara bu şekilde azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi! Fakat kalpleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını cazip gösterdi.

          44. Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık, birdenbire onlar bütün ümitlerini yitirdiler.

          45. Böylece zulmeden toplumun kökü kesildi. Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. (Allah'ın verdiği nimete şükredecekleri yerde nankörlük ettiler, böylece kendilerine zulmettiler. Yüce Allah da yeryüzünü onların zulüm ve küfürlerinden temizlemek için onları helak etti.)

          46. De ki: Ne dersiniz; eğer Allah kulaklarınızı sağır, gözlerinizi kör eder, kalplerinizi de mühürlerse bunları size Allah'tan başka hangi tanrı geri verebilir! Bak, delilleri nasıl açıklıyoruz. Onlar hala yüz çeviriyorlar!

          47. De ki: Söyler misiniz; size Allah'ın azabı ansızın veya açıkça gelirse, zalim toplumdan başkası mı helak olur?

          48. Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar üzüntü de çekmeyecekler.

          49. Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, yoldan çıkmalarından dolayı onlar azap çekeceklerdir.

          50. De ki: Ben size, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?

          51. Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları onunla (Kur'an ile) uyar. Onlar için Rablerinden başka ne bir dost, ne de bir aracı vardır; belki sakınırlar.

          52. Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki onları kovup ta zalimlerden olasın!

          53. "Aramızdan Allah'ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı!" demeleri için onların bir kısmını diğerleri ile işte böyle imtihan ettik. Allah şükredenleri daha iyi bilmez mi?

          54. Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: Selam size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdı. Gerçek şu ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra ardından tevbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

          55. Böylece suçluların yolu belli olsun diye ayetleri iyice açıklıyoruz.

          56. De ki: Allah'ın dışında taptığınız şeylere tapmak bana yasak edildi. De ki: Ben sizin arzularınıza uymam, aksi halde sapıtırım da hidayete erenlerden olmam.

          57. De ki: Şüphesiz ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorum. Siz ise onu yalanladınız. Çabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim yanımda değildir. Hüküm ancak Allah'ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

          58. De ki : Acele istediğiniz şey benim elimde olsaydı, elbette benimle sizin aranızda iş bitirilmişti. Allah zalimleri daha iyi bilir.

          59. Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.

          60. Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O'dur. Sonra dönüşünüz yine O'nadır. Sonunda O, yaptıklarınızı size haber verecektir.

          61. O, kullarının üstünde yegane kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar. Onlar vazifede kusur etmezler.

          62. Sonra insanlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülürler. Bilesiniz ki hüküm yalnız O'nundur ve O hesap görenlerin en çabuğudur.

          63. De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak "Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız" diye dua edersiniz.

          64. De ki: Ondan ve bütün sıkıntılardan sizi Allah kurtarır. Sonra siz yine O'na ortak koşarsınız.

          65. De ki: "Allah'ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter." Bak, anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl açıklıyoruz!

          66. Kur'an hak olduğu halde kavmin onu yalanladı. De ki: Ben size vekil (kefil) değilim.

          67. Her haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır. Yakında siz de gerçeği bileceksiniz.

          68. Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturma.

          69. Takva sahiplerine, inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki korunurlar diye hatırlatmak gerekir.

          70. Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felakete duçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. İnkar ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.

          71. De ki: Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise: "Bize gel! " diye doğru yola çağırdıkları şaşkın kimse gibi gerisin geri (inkarcılığa) mı döndürüleceğiz? De ki: Allah'ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir. Bize alemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir.

          72. "Namazı dosdoğru kılın ve Allah'tan korkun" (diye de emredildik). O, huzuruna varıp toplanacağınız Allah'tır.

          73. O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratandır. "Ol!" dediği gün herşey oluverir. O'nun sözü gerçektir. Sur'a üflendiği gün de hükümranlık O'nundur. Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır.

          74. İbrahim, babası Azer'e: Birtakım putları tanrılar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum, demişti.

          75. Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk.

          76. Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü, Rabbim budur, dedi. Yıldız batınca, batanları sevmem, dedi.

          77. Ay'ı doğarken görünce, Rabbim budur, dedi. O da batınca, Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum, dedi.

          78. Güneşi doğarken görünce de, Rabbim budur, zira bu daha büyük, dedi. O da batınca, dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.

          79. Ben hanif olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.

          80. Kavmi onunla tartışmaya girişti. Onlara dedi ki: Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak, Rabbim'in bir şey dilemesi hariç. Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Hala ibret almıyor musunuz?

          81. Siz, Allah'ın size haklarında hiçbir hüküm indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaktan korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım! Şimdi biliyorsanız (söyleyin), iki guruptan hangisi güvende olmaya daha layıktır?"

          82. İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.

          83. İşte bu, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir. Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki senin Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyle bilendir.

          84. Biz O'na İshak ve (İshak'ın oğlu) Yakub'u da armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve O'nun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola iletmiştik; Biz iyi davrananları işte böyle mükafatlandırırız.

          85. Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'ı da (doğru yola iletmiştik). Hepsi de iyilerden idi.

          86. İsmail, Elyesa', Yunus ve Lut'u da (hidayete erdirdik). Hepsini alemlere üstün kıldık.

          87. Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da (üstün meziyetler verdik). Onları seçkin kıldık ve doğru yola ilettik.

          88. İşte bu, Allah'ın hidayetidir, kullarından dilediğini ona iletir. Eğer onlar da Allah'a ortak koşsalardı yapmakta oldukları amelleri elbette boşa giderdi.

          89. İşte onlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Eğer onlar (kafirler) bunları inkar ederse şüphesiz yerlerine bunları inkar etmeyecek bir toplum getiririz.

          90. İşte o peygamberler Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların yoluna uy. De ki: Ben buna (peygamberlik görevime) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Bu (Kur'an) alemler için ancak bir öğüttür.

          91. (Yahudiler) Allah'ı gereği gibi tanımadılar. Çünkü "Allah hiçbir beşere bir şey indirmedi" dediler. De ki: Öyle ise Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği Kitab'ı kim indirdi? Siz onu kağıtlara yazıp (istediğinizi) açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz. Sizin de atalarınızın da bilemediği şeyler (Kur'an'da) size öğretilmiştir. (Resulüm) sen "Allah" de, sonra onlan bırak, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar!

          92. Bu (Kur'an), Ümmü'l-kura (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Ahirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler.

          93. Allah'a karşı yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken "Bana da vahyolundu" diyenden ve "Ben de Allah'ın indirdiği ayetlerin benzerini indireceğim" diyenden daha zalim kim vardır! O zalimler, ölümün (boğucu) dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara: "Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun ayetlerine karşı kibirlilik taslamış olmanızdan ötürü, bugün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız!" derken onların halini bir görsen!

          94. Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Yaratılışınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış ve (tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir.

          95. Şüphesiz Allah, tohumu ve çekirdeği çatlatandır, ölüden diriyi çıkaran, diriden de ölüyü çıkarandır. İşte Allah budur. O halde (haktan) nasıl dönersiniz!

          96. O, sabahı aydınlatandır. O, geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ayı (vakitlerin tayini için) birer hesap ölçüsü kılmıştır. İşte bu, aziz olan (ve her şeyi) pek iyi bilen Allah'ın takdiridir.

          97. O, kara ve denizin karanlıklarında kendileri ile yol bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. Gerçekten biz, bilen bir toplum için ayetleri geniş geniş açıkladık.

          98. O, sizi bir tek nefisten (Adem'den) yaratandır. (Sizin için) bir kalma yeri, bir de emanet olarak konulacağınız yer vardır. Anlayan bir toplum için ayetleri ayrıntılı bir şekilde açıkladık.

          99. O, gökten su indirendir. İşte biz her çeşit bitkiyi onunla bitirdik. O bitkiden de kendisinde üstüste binmiş taneler bitireceğimiz bir yeşillik; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar; üzüm bağları; bir kısmı birbirine benzeyen, bir kısmı da benzemeyen zeytin ve nar bahçeleri meydana getirdik. Meyve verirken ve olgunlaştığı zaman her birinin meyvesine bakın! Kuşkusuz bütün bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır.

          100. Cinleri Allah'a ortak koştular. Oysa ki onları da Allah yaratmıştı. Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Haşa! O, onların ileri sürdüğü vasıflardan uzak ve yücedir.

          101. O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. O'nun eşi olmadığı halde nasıl çocuğu olabilir! Her şeyi O yaratmıştır ve her şeyi hakkıyla bilen O'dur.

          102. İşte Rabbiniz Allah O'dur. O'ndan başka tanrı yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O'na kulluk edin, O her şeye vekildir (güvenilip dayanılacak tek varlık O'dur).

          103. Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.

          104. (Doğrusu) size Rabbiniz tarafından basiretler (idrak kabiliyeti) verilmiştir. Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de kör olursa zararı kendinedir. Ben üzerinize bekçi değilim.

          105. Böylece biz ayetleri geniş geniş açıklıyoruz ki, "Sen ders almışsın" desinler de biz de anlayan toplum için Kur'an'ı iyice açıklayalım.

          106. Rabbinden sana vahyolunana uy. O'ndan başka tanrı yoktur. Müşriklerden yüz çevir.

          107. Allah dileseydi, onlar ortak koşmazlardı. Biz seni onların üzerine bir bekçi kılmadık. Sen onların vekili de değilsn.

          108. Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini cazip gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir. Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir.

          109. Kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına dair kuvvetli bir şekilde Allah'a andiçtiler. De ki: Mucizeler ancak Allah katındandır. Ama mucize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında mısınız?

          110. Yine O'na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz. Ve onları şaşkın olarak azgınlıkları içerisinde bırakırız.

          111. Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de onlarla konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah dilemedikçe yine de inanacak değillerdi; fakat çokları bunu bilmezler.

          112. Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.

          113. Ahirete inanmayanların kalpleri ona (yaldızlı söze) kansın, ondan hoşlansınlar ve işledikleri suçu işlemeye devam etsinler diye (böyle yaparlar).

          114. (De ki): Allah'dan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size Kitab'ı açık olarak indiren O'dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, Kur'an'ın gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma!

          115. Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir, bilendir.

          116. Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tabi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.

          117. Muhakkak ki senin Rabbin, evet O, kendi yolundan sapanı en iyi bilendir. O, doğru yolda gidenleri de iyi bilendir.

          118. Allah'ın ayetlerine inanıyorsanız, üzerine O'nun adı anılarak kesilenlerden yeyin.

          119. Üzerine Allah'ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah, çaresiz yemek zorunda kaldığınız dışında, haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır. Doğrusu bir çokları bilgisizce kendi kötü arzularına uyarak saptırıyorlar. Muhakkak ki Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir.

          120. Günahın açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir.

          121. Üzerine Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin. Kuşkusuz bu büyük günahtır. Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah'a ortak koşanlar olursunuz.

          122. Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir ışık verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkamayacak durumdaki kimse gibi olur mu! İşte kafirlere yaptıkları böyle süslü gösterilmiştir.

          123. Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkarlarını liderler yaptık. Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama farkında olmazlar.

          124. Onlara bir ayet geldiğinde, Allah'ın elçilerine verilenin benzeri bize de verilmedikçe kesinlikle inanmayız, dediler. Allah, peygamberliğini kime vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, yapmakta oldukları hilelere karşılık Allah tarafından aşağılık ve çetin bir azap erişecektir.

          125. Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslam'a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.

          126. Bu (din), Rabbinin dosdoğru yoludur. Biz, öğüt alacak bir kavim için ayetleri ayrıntılı olarak açıkladık.

          127. Rableri katında onlara esenlik yurdu (cennet) vardır.Ve yapmakta oldukları (güzel) işler sebebiyle Allah onların dostudur.

          128. Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün, "Ey cinler (şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız" der. Onların, insanlardan olan dostları ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler. Allah da buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedi kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.

          129. İşte böylece işledikleri günahlardan ötürü zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmının peşine takarız.

          130. Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size ayetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi! Derler ki: "Kendi aleyhimize şahitlik ederiz." Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.

          131. Gerçek şu ki: Halkı habersizken, Rabbin haksızlık ile ülkeleri helak edici değildir.

          132. Herkesin yaptıkları işlere göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.

          133. Rabbin zengindir, rahmet sahibidir. Dilerse sizi yok eder ve sizi başka bir kavmin zürriyetinden yarattığı gibi sizden sonra yerinize dilediği bir kavmi yaratır.

          134. Size vadedilen mutlaka gelecektir; siz bunu önleyemezsiniz.

          135. De ki: Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Yurdun (dünyanın) sonunun kimin lehine olduğunu yakında bileceksiniz. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmazlar.

          136. Allah'ın yarattığı ekinlerle hayvanlardan Allah'a pay ayırıp zanlarınca, bu Allah'a, bu da ortaklarımıza (putlarımıza) dediler. Ortakları için ayrılan Allah'a ulaşmıyor, fakat Allah için ayrılan ortaklarına ulaşıyor! Ne kötü hüküm veriyorlar?

          137. Bunun gibi ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarını (kızlarını) öldürmeyi hoş gösterdi ki, hem kendilerini mahvetsinler hem de dinlerini karıştırıp bozsunlar! Allah dileseydi bunu yapamazlardı. Öyle ise onları uydurdukları ile başbaşa bırak!

          138. Onlar saçma düşüncelerine göre dediler ki: "Bu (tanrılar için ayrılan) hayvanlarla ekinler haramdır. Bunları bizim dilediğimizden başkası yiyemez. Bunlar da binilmesi yasaklanmış hayvanlardır." Birtakım hayvanlar da vardır ki, (Allah böyle emrediyor diye) O'na iftira ederek üzerlerine Allah'ın adını anmazlar. Yapmakta oldukları iftiraları yüzünden Allah onları cezalandıracaktır.

          139. Dediler ki: "Şu hayvanların karınlarında olanlar yalnız erkeklerimize aittir, kadınlarımıza ise haram kılınmıştır. Şayet (yavru) ölü doğarsa, o zaman (kadın erkek) hepsi onda ortaktır." Allah bu değerlendirmelerinin cezasını verecektir. Şüphesiz ki O hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.

          140. Bilgisizlikleri yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah'ın kendilerine verdiği rızkı, Allah'a iftira ederek (kadınlara) haram kılanlar, muhakkak ki ziyana uğramışlardır. Onlar gerçekten sapmışlardır ve doğru yolu bulacak da değillerdir.

          141. Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O'dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekat ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.

          142. Hayvanlardan yük taşıyanı ve tüyünden döşek yapılanları yaratan O'dur. Allah'ın size verdiği rızıktan yeyin, şeytanın ardına düşmeyin; şüphesiz o sizin için apaçık bir düşmandır.

          143. (Dişi ve erkek olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti? Eğer doğru iseniz bana ilimle söyleyin.

          144. Deveden de iki, sığırdan da iki (yarattı.) De ki: O bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kıldı? Yoksa Allah'ın size böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz? Bilgisizce insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan kim daha zalimdir! Şüphesiz Allah o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.

          145. De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum. Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak üzere kim (bunlardan) yemek zorunda kalırsa bilsin ki Rabbin bağışlayan ve esirgeyendir.

          146. Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezadır. Biz elbette doğru söyleyeniz.

          147. Eğer seni yalanlarlarsa de ki: Rabbiniz geniş bir rahmet sahibidir. Bununla beraber O'nun azabı, suçlular topluluğundan uzaklaştırılamaz.

          148. Putperestler diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz ortak koşardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de aynı şekilde (peygamberleri) yalanladılar ve sonunda azabımızı tattılar. De ki: Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi var mı? Siz zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz.

          149. De ki: Kesin delil, ancak Allah'ındır. Allah dileseydi elbette hepinizi doğru yola iletirdi.

          150. De ki: Allah şunu yasak etti, diye şehadet edecek şahitlerinizi getirin! Eğer onlar şahitlik ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme; ayetlerimizi yalanlayanların ve ahiret gününe inanmayanların arzularına uyma. Onlar, Rablerine eş tutuyorlar.

          151. De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.

          152. Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti.

          153. Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.

          154. Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa'ya da Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler.

          155. İşte bu (Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin.

          156. "Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (hıristiyanlara ve yahudilere) indirildi, biz ise onların okumasından gerçekten habersizdik" demeyesiniz diye;

          157. Yahut "Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz diye (Kur'an'ı indirdik). İşte size de Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Kim, Allah'ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalimdir! Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.

          158. Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alametlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!

          159. Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.

          160. Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır. Kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.

          161. De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi.

          162. De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir.

          163. O'nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben müslümanların ilkiyim.

          164. De ki: Allah her şeyin Rabbi iken ben ondan başka Rab mı arayacağım? Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir. Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez. Sonunda dönüşünüz Rabbinizedir. Ve O, uyuşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir.

          165. Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan merhamet edendir.

        • 4

          Enam Suresi Konusu

          Ağırlıklı olarak Allah’ın birliği (tevhid), ilim, irade, kudret, adalet gibi sıfatları; peygamberlik, vahiy, yeniden dirilme, müşrik ve inkarcı zümrelerin batıl inançlarının reddi, doğru inanca ulaşmanın yolları vb. itikadi konulardır. Surede ayrıca Hz. Peygamber’in şahsına ve risaletine yapılan itirazlar cevaplandırılmış, uğradıkları sıkıntılar yüzünden kaygıya ve üzüntüye kapılan Hz. Peygamber ile arkadaşlarına teselli ve ümit verilmiştir. Hz. İbrahim’in, aklıyla ve gözlemleriyle Allah’ın varlığı ve birliği hakkında kesin bilgi ve inanca ulaşmasını anlatan ayetler İslam alimlerinin özellikle ilgisini çekmiştir. Ayrıca 151-153. ayetleri İslam ahlakının başta gelen kurallarını ihtiva etmektedir.

          Enam Suresi Nuzül

          Mushaftaki sıralamada 6., iniş sırasına göre 55. suredir. Hicr suresinden sonra, Saffat suresinden önce Mekke’de nazil olmuştur. Tamamına yakınının Mekke’de indiği hususunda ittifak vardır. Abdullah b. Ömer’e ulaşan bir rivayete göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “En‘am suresi bana toplu olarak indi. 70.000 melek tesbih ve hamd sözleriyle bu surenin inişine eşlik etti” (Taberani, el-Mu‘cemü’s-sağ^r, I, 145). Abdullah b. Abbas’tan aktarılan bir rivayette de Mekke’de “bir defada” indiği teyit edilmiştir (Taberani, el-Mu‘cemü’l-kebir, XX, 215). Ancak birkaç ayetinin Medine’de indiğine dair görüşler de vardır (bk. İbn Atıyye, II, 265; Elmalılı, III, 1861).

        • 5

          Enam Suresi Fazileti

          Faziletine ilişkin bazı rivayetler nakledilmiştir. Bu surenin inişine 70.000 meleğin eşlik ettiğini bildiren yukarıdaki hadis bunlardan biridir. Başka bir rivayette Hz. Ömer’in, “En‘am suresi Kur’an’ın seçkin surelerinden biridir” dediği (Darimi, “Fezailü’l-Kur’an”, 17) ve faziletini vurguladığı; Hz. Ali’nin de okuyan kimsenin Allah’ın rızasını kazanacağını ifade ettiği yolunda rivayetler vardır (bk. İbn Atıyye, II, 265).

        • 6

          Enam Suresi Tefsiri (Kur’an Yolu)

          Sure, her yönden övgüye layık bulunanın sadece Allah olduğunu insanlara bildirmekle başlıyor. Çünkü O, bütün varlıklar aleminin yaratıcısıdır ve bundan dolayı uluhiyyet vasfı yalnızca O’na aittir. Surenin ilk ayeti özel olarak, sözde kendilerine yardım ettiğini düşündükleri putlara inanan, onlara uluhiyyet vasfı yükleyen ve darda kaldıklarında onlardan yardım dileyen müşriklere karşı bir reddiyedir. Nitekim Uhud Savaşı’nda kısmi bir başarı sağlayan müşriklerin kumandanı Ebu Süfyan, bu başarıyı putlarından bilerek müslümanlara karşı “Şanın yüce olsun Hübel! (müslümanlara seslenerek) Bizim Uzzamız var, sizin Uzzanız yok” diyerek övünmüştü (Buhari, “Megāzi”, 17). Ayrıca nimet ve yardım kimden gelirse gelsin, asıl nimet sahibinin Allah Teala olduğunu düşünerek öncelikle O’na hamd ve teşekkür etmek gerektiğine de işaret edilmiştir.

          Yüce Allah bütün mevcudatın, başka bir deyişle, var olan her bir şeyin yaratıcısı olduğu halde ayette O’nun, yer ve gökleri, karanlıkları ve ışığı yaratan olduğu hatırlatılmakla yetinilmiştir. Çünkü “yer” ve “gökler”, diğer yaratılmışları da kapsayan en kuşatıcı kavramlardır. Ayrıca realiteler aleminin pek çok nitelikleri bulunmakla birlikte, bunlar içinde bütün insanların en kolay ve yakından algılayabildikleri, genel olarak varlık kavramından sonra insan zihninin en temel gerçekler olarak farkına vardığı durumlar ışık ve karanlıktır. Nitekim ışık ve karanlığın varlık alemiyle yakın ilgisinden dolayı bazı eski felsefi akımlarda ışık varlığın ilkesi, karanlık da yokluğun ilkesi sayılmış; yine bazı eski Doğu dinlerinde, özellikle Maniheizm’de biri “ışık tanrısı”, diğeri “karanlıklar tanrısı” olmak üzere iki tanrı kabul edilmiştir ki, söz konusu ayette ışığı da karanlıkları da yaratanın sadece Allah olduğu belirtilerek bu iki tanrı inancı reddedilmektedir. Öte yandan Hz. İsa ve Ruhulkudüs’e uluhiyyet isnat eden Hıristiyanlık’la birlikte, insanlık tarihinde önemli bir yer tutmuş olan yıldız-gezegen kültüne dayalı paganist inançlar da çürütülmüş; böylece her ne suretle olursa olsun, rablerine eş koşan, başka varlıkları O’nun uluhiyyetine denk tutarak fani şeylere tanrı gibi sarılıp bunlara kul olan bütün zümreler tevhid ilkesinden saptıkları için “kafirler” diye nitelenmiştir. Bu arada karanlıklar kelimesiyle inkar çeşitlerine, ışıkla da imana işaret bulunduğu belirtilir. Nitekim birtek doğru inanç yolu bulunduğu için ayette ışık tekille (nur), birçok batıl inanç bulunduğu için de karanlık çoğulla (zulümat) ifade edilmiştir.

        • 7

          Enam Suresi Kaç Ayet?

          Enam Suresi 165 ayetten oluşmaktadır.

          Enam Suresi Kaçıncı Sayfa ve Cüzde Yer Alıyor?

          Enam Suresi, Kur’an-ı Kerim’de 127. Sayfada başlayıp 149. Sayfada biter ve 7 ila 8. cüzde yer alır.

        • 8

          Enam Suresi Abdestsiz Okunur Mu?

          Vakıa suresi, 79. ayette “Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez.” şeklinde emredilir. Bu nedenle, cünüp olan ya da abdestsiz birisinin Kur’an-ı Kerim’e el süremeyeceği gibi herhangi bir ayeti de okuyamaz.

          Özetle, abdesti olmayan birisi, Kur’an-ı Kerim’e el dokundurmadan ezberinden bildiği ayet ve sureleri okuyabilir. Bu caizdir; ancak abdestsiz olan birisi Kur’an’a dokunarak Enam suresini okuyamaz. Ayet el-Kürsi, Fatiha ve İhlas gibi ayet ve sureleri okumak isteyen kimse, bunları dua niyetiyle okursa caizdir. (Elmalılı Hamdi YAZAR, Tefsir, Vakıa 79. ayet in izahı; Celal Yıldırım, İslam fıkhı, IV/157)

          Keza, başörtüsü olmadan da Enam suresi okunabilir; ancak Kur'an'a saygıdan dolayı başörtülü olunması tavsiye edilmektedir.

          Enam Suresi Adetliyken Okunur Mu?

          Enam suresinin adetliyken Kur'an-ı Kerim'den ya da ezberden okunması caiz olmamaktadır.

        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa