Cüneyt Arkın: James Bond bir sistemin, Malkoçoğlu ise halkın kahramanıdır

Oğlu Kaan Polat Cüreklibatır ile gelini Aslı Cüreklibatır üzerinde babalarının bir fotoğrafının olduğu yaş günü pastası hazırlatıp 'Canımız' yazdırmışlar.

Bir ay önce solunum yetmezliği nedeniyle yoğun bakıma alınan Cüneyt Arkın, hastanedeki tedavisinden sonra taburcu edilerek yazlığında hemşire gözetimine alındı.

Sağlık durumu son derece iyi. Güçlü ve neşeli.
Öyle olmasının önemli nedenlerinden biri torun sevgisi.
Zeynep Su'yun da o günkü mutluluğunun kaynağı dedesi.

Yenen yemekten sonra Cüneyt Arkın'ın 81'inci yaş günü pastası geldi. Betül Hanım, pastanın mumlarını hazırlarken Kaan Polat Cüreklibatır, baba-oğul sohbetinde eski günleri yâd etti. Betül Hanım, yarım asırdır aynı yastığa baş koyduğu eşine gerçek adı olan 'Fahrettin' diye hitap ediyor.

El öpmeye gitmiştim ama Betül Hanım, daha önce sözleştiğimiz röportajı şimdi yapabileceğimi söyleyerek 'Fazla uzun sürmesin, yormayalım lütfen. Uzun röportajı daha sonra yaparsınız' şeklinde ricada bulundu.
Bu özel günde evinin kapılarını açma nezaketinde bulunan Betül Hanım'ın ricası 'Başımın üstüne'...
Cüneyt Arkın: 'Bas bakalım kayıt düğmesine.'

Dünyada en çok başrol oynayan oyuncu sizsiniz. Bu başarınız yeterince değerlendirildi mi?
Benim en büyük kazancım halkın sevgisi ve ilgisi oldu. Bir yere gittiğim zaman halk beni çok güzel karşılıyor, içten gülüyor. Halk, bakışlarıyla şefkatini, merhametini minnetini sunuyor. Ailesinden biri olarak görüyor. Bu mutluluk yeter. Yetmez mi, daha ne olsun? Daha fazla nasıl takdir edilebilirim ki?

1970'li yıllarda James Bond'u canlandırmanız istenmişti? Neden kabul etmediniz?
Oynamamı istediler. İngiltere'ye çağırdılar. Aklı başında bir şekilde tekrar 'James Bond' filmlerini izledim. Ne kadar aptalca izlediğimizi farkettim. Ne kadar da sahte, aldatmışlar bizi. O zamana göre bir takım değişik yeni teknolojiyle yapılan atraksiyonlar vardı. Sonra oynadığım filmlere baktım 'Kara Murat'tan tut da 'Malkoçoğlu'na kadar. Özellikle 'Malkoçoğlu' ne kadar halktan. Halkın insanı atıyla konuşur dertleşir, şarkılar söyler. Halkın kahramanı mı önemli yoksa sistemin kahramanı mı?

Tabii ki halkın kahramanı. 'James Bond', bir sistemin 'Malkoçoğlu' ise halkın kahramanı. İşlerimi halletikten sonra Türkiye'ye döndüm. O kadar özlemişim ki, uçaktan iner inmez yeri öptüm.

Sonra yine Londra'da İngilizler ‘Adsız Cengaver'i izlediler. O kadar çağdaş, o kadar modern buldular ki... Ondan sonra da teklifler geldi ama yanaşmadım. Benim gözüm yoktu açıkçası.

Yurt dışında çalışmamış olmaktan pişman oldunuz mu?
Çalışmadım değil, çalıştım. Bayağı film çektim. İtalyanlar ve Çinliler ile ortak yapımlarda rol aldım. İtalyanlarla kovboy filmlerim var.

Bugüne kadar 287 filmde başrol aldınız, 45 filmin yönetmenliğini yaptınız, 36 filmin senaryosunu yazdınız. 18 dizide kamera karşısına geçtiniz. 9'u film 1'i dizi olmak üzere 10 kez de yapımcılık yaptınız. Peki hayatınızı ne zaman yaşadınız?
Bir gün bir film çekimi sırasında ara verildi. Çekimin yapıldığı mekânın kapısına çıktım. Bahar gelmiş ama farkında değilim. Oysa bahar geleli çok olmuştu. Sabah sete giderken de bahardı, daha önceki günler de. Ne var ki farkına varamamışım. Adamın biri hıyar satıyor. Nasıl güzel kokuyor anlatamam. Mübarek nasıl bir koku. Hemen alıp yedim. Yani çalışmaktan dolayı çoğu zaman etrafımdaki güzelliklerin farkına varamazdım.

Çocuklarınızı da ihmal ettiniz tabii...
Hayır, o konuda çok rahatım. Çocuklarımla ilgilenmek için mutlaka zaman yaratırdım. Çocuklarıma her şeyi öğrettim. Balık tutardık, denize girerdik, satranç oynandık, top oynardık, at binerdik. Bisiklete binmesini de otomobil kullanmasını da onlara ben öğrettim.

İnsanlara bulunacağınız en elzem tavsiye ne olur?
Türkiye'yi karış karış gezdim. Dünyayı da. Alkolün zararları konusunda hep bilgiler verdim. Gençlere babacanlık yaptım. Yine diyorum, 'Alkol zararlıdır'. Bir de 'Birbirimize sahip çıkalım' diyorum. Öyle vefalı bir millet ki, biraz dokun hayatı boyunca unutmaz dokunduğunu. Türk insanı sağduyusu olan, arif bir millettir. Türk insanı her şeyin farkındadır. Dünyada bu kadar yaşama azmi, isteği olan bir millet daha yoktur. Türk insanı yenilmez. Türkler, tarih boyunca birçok badire atlatmış, birçok tehlikeyle karşılaşmıştır. Bu nasıl bir millettir? Bu milletin eli de öpülür ayağı da. Yeter ki birbirimize sahip çıkalım. Ne kadar büyük bir millet olduğumuzu her daim hatırlar, atalarımızın bize bıraktığı mirasları korur ve onları gelecek nesillere aktarırsak bizi hiç kimse ve hiçbir şey yıkamaz.