Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema Avrupa’nın en güzel şehirlerinde geçen 16 film!
        • 10

          LONDRA

          Aşk Engel Tanımaz (1999)
          (Notting Hill)

          Orijinal adını Batı Londra’nın kalabalık ve şık semti Notting Hill’den alan ‘Aşk Engel Tanımaz’, seyrettikten sonra öykünün geçtiği yerleri görmek isteyeceğiniz filmlerden... Özellikle Hugh Grant’in Portobello Yolu’ndaki açık hava pazarında mevsimlerin içinde yürüdüğü sahne, filmi seyreden çoğu kişi için unutulmazdır. Roger Michell’in yönettiği film, birçok klasik aşk hikâyesi gibi erkeğin kıza rastlamasıyla başlar. Ne var ki, erkek (Hugh Grant) Londralı kendi halinde sıradan bir kitapçı, kız (Julia Roberts) ise dünyanın en ünlü film yıldızlarından biridir... Kısaca aşkları sadece onları değil, dünyayı da ilgilendirir ve bu durum her şeyi zorlaştırır. İngiliz romantik komedisinin usta senaryo yazarı Richard Curtis, bir kez daha inandırıcı, sıcak ve samimi bir gönül serüveni anlatmayı başarıyor.

        • 11

          BARCELONA

          Annem Hakkında Her Şey (1999)
          (Todo sobre mi madre)

          Barcelona, öncelikle Michelangelo Antonioni’nin ‘Yolcu’; Woody Allen’ın ‘Vicki Cristina Barcelona’ filmleriyle gelir aklıma… Her iki yönetmen de şehre dışardan bir yabancı gibi bakar, Barcelona’nın güzelliğine karşı koyamazlar. İspanyol yönetmen Pedro Almodovar ise Barcelona’ya daha içerden bakar. La Sagrada Familia gibi şehrin en güzel mekânlarında çeker filmini. Şehir karakterleri adeta bir anne sıcaklığıyla sarar. Kaldı ki, Almodovar’ın başyaptlarından birisi olarak kabul edilen film de annelik duygusu üzerinedir… Madrid’de yaşayan yalnız anne Manuela, 17 yaşındaki oğlunun ölümünün ardından, Barcelona’ya gider. Amacı oğlunun babası olan transseksüel Lola’yı bulmaktır.

        • 12

          PARİS

          Amélie (2001)

          Hayata karşı olumlu yaklaşımı ile mutsuzluğa, depresyona ve kederli çocukluğuna meydan okuyan Amelie’nin (Audrey Tautou) hikâyesi... Sevmesini, dokunmasını bilmeyen bir baba ve intihar etmiş bir annenin çocuğu olan Amelie, başkalarını mutlu etmenin kendisine iyi geldiğini keşfeder ve hayatı değişir. Seyrettiğiniz zaman size kendinizi iyi hissettirecek bir film ‘Amelie’… Bunda hikâye ve karakterler kadar filmin geçtiği Paris’in de büyük payı var… Şehre dışardan gelen yönetmenler, genellikle Paris’in en güzel ve turistik görüntülerinin keşfine çıkarlar. Fransız yönetmenler ise şehre daha içerden bakar, yaşayan Paris’i yansıtırlar. Jean-Pierre Jeunet de ‘Amelie’de tam olarak bunu yapıyor, filmin ana karakteri Amelie’ye hayat sevgisi ve enerji veren Paris’i gösteriyor bize…

        • 13

          DUBLİN

          Gençlik Ateşi (1991)
          (The Commitments)

          Her şey Jimmy Rabbitte’nin Dublin’de soul müzik grubu kurmak istemesiyle başlar. Kökeni ABD olan bir müzik türünü, Dublinli müzisyenlerle yapmak başlangıçta uçuk bir hayal gibi görünür. Ama Jimmy kararlıdır. Seçmelerle birlikte haklı olduğu ortaya çıkar. Jimmy’nin çabalarıyla ortaya çıkan The Commitments adlı grup, kimsenin beklemediği kadar iyi müzik yapar. Jimmy haklı çıkmıştır. Rhythm & Blues, Dublin’in ruhunda gizlidir ve grup adını daha çok duyurmaya başlar. Jimmy işi daha da büyütmek ister ama birbirinden çok farklı onca kişiyi bir arada tutmak, egolarını denetim altına almak hiç kolay değildir. Sonuçta, yaptıkları müzik ne kadar iyi olursa olsun belirleyici olan kendi aralarındaki ilişkilerdir… Alan Parker, açıkçası seyircide Dublin’e gitme arzusu yaratan bir film çekmek için çaba göstermez ama karakterlerin ve yaptıkları müziğin şehirle ilişkisini de hiç aklımızdan çıkarmaz…

        • 14

          BERLİN

          Berlin Üzerinde Gökyüzü (1987)
          (Der Himmel über Berlin)

          1989 öncesinde, Soğuk Savaş’ın simgeleşmiş şehriydi Berlin... Soğuk Savaş’ın izlerini üstünden attıktan sonra güzelliği ön plana çıktı ve başta Hollywood olmak üzere sinemacıların giderek daha çok ilgilendiği bir şehir oldu… Berlin’i en güzel anlatan filmi bulmak kuşkusuz hiç kolay değil. Ama ‘Berlin Üzerinde Gökyüzü’nün şehirde geçen filmler arasında çok özel bir yeri olduğu kesin… Usta Alman yönetmen Wim Wenders, Berlin’i gökyüzünde dolaşan melekler aracılığıyla anlatıyor bize. Melekler, insanların düşüncelerini dinliyor, ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. İçlerinden biri, trapezci kıza âşık olunca ölümlü olmaya karar veriyor. Şehri ikiye ayıran duvarın henüz yıkılmadığı dönemden kalma duygusal bir Berlin filmi…

        • 15

          ST. PETERSBURGH

          Anna Karenina (1997)

          Başrollerinde Sophie Marceau ve Sean Bean’in oynadığı film, en iyi Anna Karenina uyarlamalarından biri olarak kabul ediliyor. Komünizmin ve Sovyetler Birliği’nin yıkılışından sonra Rusya’da çekilen ilk Batı filmlerinden biri... Leo Tolstoy’un klasik romanı, Fransız yönetmen Bernard Rose’un ellerinde gösterişli bir dönem filmine dönüşürken devrimden sonra adı Leningrad olarak değiştirilen Saint Petersburg bütün ihtişamı ve tarihi yerleriyle gözlerimizin önüne geliyor. Rose, seyirciyi şehrin sokaklarında gezdirmenin ve mimarinin güzelliğini göstermenin yanı sıra 19. Yüzyıl Rus aristokrasisinin şehirde sürdürdüğü hayatın keşfine çıkıyor; şehri dış mekânları kadar iç mekânlarıyla da karşımıza getiriyor.

        • 16

          BUDAPEŞTE

          Ajan (2015)
          (Spy)

          Bozulmamış tarihi dokusu nedeniyle Budapeşte son yıllarda Hollywood’un favori mekânlarından biri… Budapeşte, Avrupa’nın farklı şehirlerinde geçen dönem filmlerine ev sahipliği yapmasıyla da tanınıyor. Son dönemde Budapeşte’de geçen sahneleriyle öne çıkan Hollywood filmlerinden biri ‘Ajan’ (Spy)… Film, masa başı işlerini bırakıp önemli bir operasyona katılmak üzere “saha”ya inen CIA ajanı Susan Cooper’ın (Melissa McCarthy) hikâyesini anlatıyor. Seyrettiği filmlerdeki gibi havalı bir ajan olmak isteyen Susan’ın Paris’te başlayan eğlenceli ve komik Avrupa serüveni Roma’dan sonra Budapeşte’nin görmeye değer güzel mekânlarında devam ediyor. Yönetmen Paul Feig, bir James Bond filmi gibi açtığı “Ajan”ı bazen bir ajan filmleri parodisine bazen de bir aksiyona dönüştürebiliyor.

        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa