Anlamak için en az iki kez seyretmeniz gereken 10 film

1 – Fight Club (1999) – David Fincher

Listemizdeki ilk sırasındaki film 1999 yılında David Fincher tarafından çekilen ve bir zamanlar herkesi yeraltı edebiyatına ve arka sokaklarda arkadaşlarıyla dövüşme fikrine iten ‘Fight Club’. Edward Norton’un dış ses anlatımıyla ilerleyen film bizi Tyler Durden ve Marla Singer karakteriyle uzun bir yolculuğa çıkartıyor. Filmin son anında Tyler’ın gerçek kimliğinin ortaya çıkmasıyla kafamızda oluşan bütün hikâye tepe taklak oluyor ve işin aslının farkına varmak, her ne kadar tüylerimizi diken diken etse de, ‘bunu nasıl göremedim?’ sorusu filmi 2. kez izlemek istememize neden oluyor. Ayrıca film boyunca görmezden geldiğimiz sübliminal mesajlar da ayrı bir sebep sayılabilir. E tabii bir de Brad Pitt’in ‘performansı’ da var tabii.

2 – 12 Monkeys (1995) – Terry Gilliam

Zaman yolculuğu, her zaman anlaşılması kolay bir kavram olmamıştır. Bunu doğru anlatan filmler bile zaman zaman izleyicilerin aklını karıştırmıştır. Gerçek ve gerçek olmayan arasında yaptığımız seyahat Bruce Willis rehberliğinde bizi sürükleyip götürüyor. Bilim–kurgu, gerilim tarzındaki bu film ikinci kez seyredilmeyi hak ediyor.

3 – The Usual Suspects (1995) – Bryan Singer

Film boyunca kısa zamanlı bir hilekâr ve gemi patlamasından kurtulan karakterimiz olan Kevin Spacey’nin detektifler tarafından sorgulanmasını izliyoruz. Kendisi tarafından anlatılan, çok da güvenilir olmayan kısa geçmişe dönük hikâyeler dinliyoruz. İkinci kısımda Keyser Söze’nin kim olduğunun ortaya çıkmasıyla beraber filme bakış açımız değişiyor ve 2. izleyişimizde bunu ne kadar erken fark edebileceğimizi merak ediyoruz.

4 – The Prestige (2006) – Christopher Nolan

Film boyunca yapılan olağanüstü sihir numaralarını anlamışız gibi bir de üzerine iki rakip illüzyonistin mükemmel illüzyonu oluşturmak için amansız çekişmesine şahit olmamız, gerçekten ilk seferde ne olup bittiğini kaçırmamıza sebep oluyor. Christopher Nolan sineması bize yine akıcı kurgusu ve senaryosuyla birbirinden farklı numaralar dönerken, gözlerimizi ekrandan ayırmamıza izin vermiyor. İki rakip arasındaki gizemli çekişme bir yana sırf sihir numaralarını tekrar görmek için bile 2. kez filmi izlemek isteyeceksiniz.

5 – Donnie Darko (2001) - Richard Kelly

Listemizin 5. sırasında Donnie Darko var. Bu doğaüstü filmin kült olmasının bir nedeni var. Hikâye Jake Gyllenhaal’un oynadığı Donnie karakterinin odasına düşen bir jet motorundan ucu ucuna kurtulmasına odaklanıyor. Daha sonra Donnie hipnoz, solucan deliği ve alternatif zaman-çizgileri üzerine tavşan deliğine gidiyor. Hatta gece rüyanıza girebilecek kadar korkutucu insan boyutunda bir tavşan bile var. Film baştan sona kafanızda bulanıklıklara yol açıyor.

6 – Revolver (2005) – Guy Ritchie

Jason Statham bu sefer onu her zaman görmeye alışkın olmadığımız bir filmde listemizin 6. sırasında Revolver ile yer alıyor. Filmin yönetmeni Guy Ritchie sorunlarla başa çıkmak için resmen seyirciye meydan okuyor. Bir satranç oyununda olduğu gibi filmde de bir sonraki göreve ulaşmak için devam etmekte olan sorunu çözmeniz gerekiyor. Kahramanların davranışları yüzünden uzun bir süre boyunca yanlış taraflara yönlendiriliyorsunuz. O yüzden gözlerinizi dört açın ve 2. izleyişinizde saklı sırları ne kadar erken çözebileceğinizi test edin.

7 – Shutter Island (2010) – Martin Scorsese

7. sırada Shutter Island, efsanevi yönetmen Martin Scorsese ve yaklaşık son 10 yıldır en çok sevdiği oyuncu Leonardo DiCaprio’nun takım çalışmasını izliyoruz. 1950’lerde geçen film, gerilim dolu geçmişe bir geri dönüş ve filmin son anına kadar seyircilere tahminde bulunmak için fırsat tanıyor. Filmin büyüleyici yönü ise olay örgüsünün farklı biçimlerde çözülebilecek olması. İzleyiciler kendini Shutter Island’ın arazisinde gezinirken birçok farklı ipucu yakalayabilir ve gizemin çözülmesiyle derin bir nefes alabilirler.

8 – The Sixth Sense (1999) – M. Night Shyamalan

Bu inanılmaz psikolojik gerilim filminde, ölüleri görebilen küçük bir çocuğa ve kendini işine adamış bir çocuk psikoloğuyla karşı karşıyayız. Filmin büyük twist’ini eminiz ki biliyorsunuzdur ama yine de açıkça söylemeyeceğiz. Her ne kadar sonuna kadar saklansa da film boyunca size ufak ipuçlarıyla gösteriliyor. Ne olursa olsun filmin sonunu gördükten sonra ikinci izleyişiniz aynı olmayacak.

9 – Psycho (1960) – Alfred Hitchcock

Efsanevi yönetmen Alfred Hitchcock’un ‘Psycho’ filminde sergilenen tekniklerle bütün bir film sınıfını eğitebilirsiniz sanırım. Listemizin 9. sırasında akıllardan senelerdir çıkmayan ve bütün bir dersi doldurabilecek duş sahnesiyle ‘Psycho’ yer alıyor. Birçok hayran ve sinemasever Hitchcock klasiklerini mümkün oldukça çok tekrar ziyeret etmeyi kendisine borçludur. Filmin son kısmında bir twist olsa bile sadece bunun için değil film süresince tanık olduğumuz her an ikinci kez göz atmamıza değer.

10 – Memento (2000) – Christopher Nolan

Listemizin sonunda ise Dark Knight ve Inception’ın yönetmeni Christopher Nolan’dan bir başyapıt ‘Memento’ var. Seyirciye ters sırayla sunulan filmde ana karakterimiz yeni hatıralar yaratamaz ve eski anılarının peşinde giderek karısının katilini yakalamaya çalışır. Bu uzun soluklu psikolojik gelirim sizi film boyunca neler olacağını tahmin etmeye, hangi zamanda olduğunuzu anlamaya itiyor. Ve tabi ki filmi tersten izlemek size yardımcı olmayacaktır.