Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Ağrılarla mücadelede beslenmenin önemi büyük!

        Ağrı, insanın geçmişte yaşadığı travmalardan, duygusal deneyimlerden ve ruhsal sorunlarından kaynaklanabilir. Ağrı, beyinde davranışınızı durdurmanızı veya değiştirmenizi söyleyen karışık bir koruyucu mekanizmadır ve kişiye özgüdür. Ağrılar, kişilerin yaşam kalitesini düşürmekle birlikte günlük yaşantısında birçok zorluğa sebep olabilir. Kronik (uzamış-süregen) Ağrı; yapılan tedavilere rağmen kişinin ağrı düzeyinde azalma olmaması (bu süre 3 hafta-3 ay arası olabilir) ve yaşam kalitesinde azalma ile karakterizedir.

        NE YEMEMELİSİNİZ?

        Yaklaşık 2500 yıl önce Hipokrat tarafından söylenen “gıdalarınız ilacınız olsun” sözünün günümüzde de geçerli olduğu, yapılan birçok araştırma ve hasta sonuçları üzerinden de kanıtlanmıştır. Sadece ağrı hastalıklarında değil aynı zamanda koruyucu hekimlik yaklaşımında da sağlıklı beslenme oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Sağlıksız gıdalar ile beslenmek vücut sistemimizde ağrı ve kronik hastalıklara yatkınlık oluşturmaktadır. Bunun alt yapısında; yeterince sindiremediğimiz bu besinlerin yarattığı, beden tarafından bağışıklık yanıtını ortaya çıkaran bir yangı (inflamasyon) ağrı sürecinin başlaması ve bu sağlıksız gıdalardan yeterince alamadığımız vitamin, mineral, sağlıklı yağların eksikliği sonucu görülen tablo olarak karşımıza çıkmaktadır.

        Bağışıklık sistemimiz ağrı yanıtını oluşturan en önemli parçamızdır. Yüzde 70-80 oranında bağırsaklarımızın iç yüzeyini kaplayan “flora” adını verdiğimiz doğal bakteri yapımızdan ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlayan sinir sisteminden oluşmaktadır. Vücudumuzdaki hücre ve DNA sayımızdan daha fazla hücreye sahip olan bu sistem, bağışıklık yanıtlarını oluşturduğu kadar Ağrı-inflamasyon döngüsü ve psikolojik durumumuz üzerine de etkilidir. Zira bedenimizde üretilen ve seratonin adı verilen mutluluk hormonunun yüzde 80’i bağırsak kaynaklıdır.

        Bağırsak florası ve sindirim alanlarında ortaya çıkan problemler nedeniyle sağlıklı olarak kabul ettiğimiz gıdalara karşı duyarlılıklar ortaya çıkabilmektedir. Bu duyarlılıklar bireye özgüdür ve bu gıdaların tüketilmesiyle; halsizlik, sindirim problemleri ve ağrı yanıtlarında değişime neden olabilecek durumların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

        HAFTADA TOPLAM 3,5 SAAT YÜRÜYÜŞ YAPARSANIZ...

        Bağırsak flora sisteminde probleme yol açtığı bilinen gıdalardan kaçınmamız gerekmektedir. Kimyasal katkı, pestisit ve koruyucu içeren hazır gıdalar, işlenmiş dondurulmuş gıdalar, şeker ve şeker içeriği yüksek gıdalar, rafine karbonhidrat içeren besinler, aspartam/sukraloz içeren gıdalar, uygunsuz antibiyotik ve ağrı kesici ilaç kullanımı, sağlıksız yağlar gibi beslenme ürünlerinin bağırsakta yer alan doğal bakteri yapısını -flora- bozarak bağışıklık yanıtlarının tetiklenmesine, ağrıya yatkınlık gelişmesine ve kronik hastalık gelişimini kolaylaştırıcı etki oluşmasına neden olduğu kabul edilmektedir.

        Yine bağırsak florası bozuk hastalarda obezite gelişimi daha kolay olmakta ve bu hastaların yeterli düzeyde egzersiz yapmadıkları için artan kilo yükü ve zararlı yıkım ürünlerinin birikimi sonrasında kas-eklem ağrısı problemlerini daha sık yaşadığı görülmektedir. Obezite hastalarında hekim kontrolünde yüzde 5 oranında kilo verilmesi ve haftada toplam 3,5 saat yürüyüş egzersizi yapılmasıyla, ağrı şiddetinde, diyabet, kalp rahatsızlığı, kansere yakalanma oranı ve inme görülme sıklıklarında azalma sağlamak mümkündür.

        REKLAM

        Aynı zamanda glisemik (şeker) indeksi yüksek gıdalar ile beslenmek birçok mineral, eser element ve vitamin eksikliğine yol açabilmektedir. Özellikle diyabetik hastalarda magnezyum düzeyindeki azalmanın, yara iyileşmesini geciktirdiği, nöropatik ağrıda ve kas kuvvetinin sağlanmasında önemli olduğu aşikardır. Hastaların hekim kontrolünde ve tavsiyeleri uyarınca Magnezyum takviyeleri ağrı yanıtlarında düzenleme sağlayacaktır.

        Sık görülen D vitamini eksikliği, kronik ağrı gelişiminde dikkate alınması gereken bir durumdur. D vitamini düzeyleri düşük olan fibromiyalji hastalarında ağrı şiddetinin daha fazla olduğu, bunun da D vitamininin inflamasyonu (yangı) ve ağrıyı baskılayıcı etkisinin azalması ile ortaya çıktığı bilinmektedir.

        Zerdeçal bitkisinin ve bu bitkinin ekstresinin doğru kullanımı ile inflamasyon ve ağrı düzeylerinde azalma sağlanabilmektedir. Balık yağı ve diğer sağlıklı yağlarda bulunan Omega 3 takviyelerinin de ağrı kesici ve inflamasyona yönelik etkisi mevcuttur. Ancak yine hekim kontrolünde kullanımları önemlidir.

        REKLAM

        Antioksidan moleküller hücrelerde hasar ve inflamasyon kronik ağrı yanıtını başlatan serbest radikal denilen zararlı maddeleri ortadan kaldırırlar. Beslenme ile yeterli antioksidan alınması kronik ağrı gelişimine engel olan faktörlerden birisidir. Antioksidanlara örnek olarak;

        E vitamini; tam tahıllı ürünler, yeşil yapraklı sebzeler, kabuklu yemişler, zeytin, yumurta sarısı, rüşeymde bulunur.

        C vitamini; narenciye, kuşburnu, domates, brokoli, çilek, lahana, karpuz, tatlı patates ve yeşil yapraklı sebzelerde sıklıkla bulunur.

        Selenyum; Et, tavuk, hindi, brezilya kestanesi, ton balığı, mantar, peynir, ay çekirdeği ve yumurtada yoğun olarak bulunur.

        A Vitamini; gıdalarda öncü madde Beta Karoten olarak bulunur. koyu yapraklı yeşillikler, brokoli, kavun, havuç, tatlı patates, balkabağı, kış kabağı ve kayısı.

        Likopen; Domates, karpuz, kuşburnu, kan portakalı, kayısı, tropikal meyveler.

        Lutein; kara lahana, ıspanak, balkabağı, roka, ıspanak, pazı, mısır havuç.

        YEMEKLERİNİZE BU BAHARATLARI EKLEYİN

        Fitokimyasal etkiye sahip “bitkisel besinler”, meyve, sebze, fasulye ve diğer baklagiller gibi bitkisel gıdalarda bulunan maddelerdir ve bu yiyeceklerin renk, tad ve kokularından sorumludur. Bilimsel kanıtlar, bu önemli bitkisel maddelerin, antibakteriyel özelliklerine ek olarak, ağrıya neden olan inflamasyonun azaltılmasına, hormonların düzenlenmesine ve hücrelerin kanserojenlerden korunmasına yardımcı olduğunu göstermektedir. Fitokimyasallar ayrıca ağrıya neden olan uyarıları ortaya çıkartan süreçler üzerine olan etkileriyle ağrı gelişimini azaltırlar. Yemeklerinize zerdeçal, kırmızı biber, karabiber, kimyon, hindistan cevizi, tarçın, karanfil, zencefil, kırmızı biber, sarımsak, kişniş, kekik ve biberiye kullanımı ile baharatların antiinflamatuar (yangı-ağrı-giderici) etkilerinden faydalanmak mümkün olabilmektedir.

        Beslenmenin düzenlenmesi sağlıklı bir bağırsak florası bütünlüğünde önemlidir. Gün içinde yeterli su tüketimi, egzersiz ve mevsimine uygun gıdalar bedensel sağlığımız kadar psikolojik durumumuza katkı sağlayacaktır. Kronik Ağrı hastalarında ve koruyucu hekimlikte kişiye özel beslenme planı ve yaşam organizasyonunun hastalara sağladığı katkılar göz önünde tutulmalıdır. Bu alanda deneyime sahip hekimlerin hastaya-bireye özel yaklaşımları önem arz etmektedir.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa