Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık 40 yaş altı meme kanserlerinin sayısında artış var

        Meme kanseri hep ‘diğerlerinin’ yaşamını etkiler, sizin ya da yakınınızdaki birinin yoluna çıkmaz diye düşünüyorsanız, “Bir daha düşünün!” deriz. Rakamlara göre A vrupa’da her 10, ABD’de ise her 8 kadından 1’i yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıyor. Dünyada her yıl 1 milyon 600 bin kadına meme kanseri tanısı konuyor. Hastalığın erkeklerde görülme sıklığı kadınlara oranla çok düşük olsa da, her 100 meme kanserinden 1’i de erkeklerde görülüyor.

        GÖRÜLME SIKLIĞI ARTTI

        Gazete Habertürk'tenCeyda Erenoğlu'nun haberine göre;Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı Direktörü Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin görülme sıklığının son 25 yılda yüzde 20 artması kötü haber. İyi haberse aynı dönemde hastalığa bağlı ölümlerin yüzde 35 oranında azalması” diyor. Bu, kadınlarda hastalık sıklığının arttığını fakat meme kanserine bağlı ölüm oranlarının anlamlı şekilde azaldığını gösteriyor. Erken tanıda meme kanseri tedavisinin başarı oranı yüzde 95’lerin üzerindeyken, hastalığın tedavi imkânlarına rağmen ihmal edilmesi istenmeyen sonuçlara neden olabiliyor.

        REKLAM

        İLLE DE ERKEN TANI

        Günümüzde meme kanseri tanısı almış bir kadının 5 yıl yaşama olasılığı ortalama yüzde 90’ı buluyor. Kadının kanseri sadece meme dokusuyla sınırlıysa (koltuk altı lenf bezlerine, karaciğer ve akciğer gibi uzak organlara yayılım yoksa) bu oran yüzde 99 düzeyine ulaşıyor. Bu sonuç, hastalıkta erken tanının ne kadar önemli olduğunu göstermekle kalmayıp meme kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna da ek kanıt sağlıyor. Buna rağmen hastaların tümüne erken evrede tanı konamıyor ve ilk tanı aşamasında yüzde 5’inin kanserinin yayılmış (metastatik) olduğu saptanıyor. Bu aşamadaki hastaların 5 yıl yaşama olasılıklarının yüzde 25 olması erken tanının öneminin daha iyi anlaşılmasını sağlıyor.

        MEME KAYBI KORKUSU SONA ERİYOR

        Günümüzde meme kanseri tanısı alan kadınların en büyük korkusu olan meme kaybının engellenmesi büyük oranda mümkün olabiliyor. Koltuk altında agresif cerrahilerin uygulanma sıklığının azalmasıyla meme koruyucu cerrahinin ön planda olması, hastanın ameliyat sonrasındaki yaşam kalitesinin artmasına yol açıyor.

        İŞ HAYATINIZDAN VE SOSYAL ÇEVRENİZDEN KOPMAYIN

        Tedavi sürecinde hastalıkla ilgili kaygılar kişilerde farklı duygusal tepkilere neden oluyor. Tanı alan kişinin üzülmesi çok doğal görülse de ardından ‘akıllı kabullenme’ döneminin başlaması gerekiyor. Moralini yüksek tutan, doktorlarıyla işbirliği yapan, iyileşmek için çaba gösteren hastaların, morali yüksek olmayan hastalara göre daha hızlı iyileşip tedaviden daha olumlu yanıt almaları dikkat çekiyor. Bu noktada hastaların sosyal çevrelerinden, iş hayatlarından, hobilerinden ve sevdiklerinden uzaklaşmamaları öneriliyor.

        SAÇINI SÜPÜRGE EDENLERİN RİSKİ DAHA MI ÇOK?

        2000’li yılların başlarında yayınlanan 2 çalışma, kötü yaşam tecrübeleri ve travmaları olan kadınlarda meme kanseri sıklığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Yaşamının merkezine kendini koymayıp önceliği ailesinin diğer fertlerine verip onlar için ‘saçını süpürge eden’ kadınların daha yüksek risk grubunda olduğu düşünülüyor. Ancak sonraki yıllarda yapılan çalışmalar bu tespitleri doğrulamadığı için yaşanmış travmaların meme kanserinde risk unsuru olmadığına inanılıyor.

        REKLAM

        SORUN CİDDİYE ALINMALI

        Ağırlıklı olarak menopoz sonrasında görülen meme kanserine, son yıllarda 40 yaş altı kadınlarda da rastlanıyor. 30-35 yaşlarında hastaların varlığı, sorunun ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor.

        DOKTORA BAŞVURMAYAN ÇOK

        Kadınların memelerindeki kitlelerin farkında olmalarına rağmen sonuçtan ürktükleri için hekime başvurmamaları dikkat çekiyor. Çoğu kadın ‘korku’ ortakduygusunda buluşuyor. Rutin kontrollerini aksatmayan, risk faktörü hissettiğinde zaman geçirmeden uzmana başvuran kadınlar tedavinin seyrini değiştirebiliyor.

        EN ÇOK BELÇİKA'DA GÖRÜLÜYOR

        Dünya Sağlık Örgütü’nün gerçekleştirdiği GLOBOCAN projesine göre, Kuzey Amerika ve Avrupa gibi gelişmiş coğrafyalarda her 100 bin kadının 92’sine memekanseri tanısı konulurken, Orta Afrika ve Doğu Asya’da bu oran 27 düzeyinde kalıyor. Avrupa’da en yüksek görülme sıklığı Belçika’da, en düşük sıklıksa Bosna-Hersek’te.

        REKLAM

        BU BELİRTİLERİ İHMAL ETMEYİN

        * Memede ya da koltuk altında ele gelen kitle.

        * Memenin boyutunda veya şeklinde oluşan değişiklik.

        * Meme başından kanlı akıntı gelmesi.

        * Memenin derisinde veya meme başında şekil verenk değişikliği.

        * Meme veya meme başında içeriye doğru çekilme olması.

        * Memede kitle olmamasına rağmen koltuk altında ya da boyunda bir beze oluşması.

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa