Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, Fırat Kalkanı Harekatının bittiğini belirterek, "Bundan sonra gerek DEAŞ'a yönelik gerek başka bir şekilde bizim güvenliğimizi tehdit edecek bir şey olursa, herhangi bir icraat yaparsak bu yeni bir harekattır. Yani Fırat Kalkanı Harekatı bitmiştir, bundan sonra ihtiyaç olması halinde artık yapılabilecek bir hareket artık başka bir isimle anılacak." dedi.

        Başbakan Yıldırım, katıldığı NTV - Star canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

        Anayasa değişikliği ile Anayasa Mahkemesinin görevlerinde yapılacak düzenlemeye ilişkin, "Cumhurbaşkanını gerektiğinde yargılayabilecek kurumu yine cumhurbaşkanı seçecek" şeklindeki iddiaların sorulması üzerine Yıldırım, "Yeni ile eskinin arasında fark yok. Şimdikine niye itiraz etmiyorlar?" ifadesini kullandı.

        Başbakan Yıldırım, iddiaya ilişkin "Kökten yanlış. Çünkü, cumhurbaşkanı 5 yıllığına seçiliyor. Bunlar 12 yıllığına seçiliyor." yorumunu yaptı.

        "Millet, seçimle güvenoyunu doğrudan cumhurbaşkanının kendisine veriyor' diyorsunuz. Hükümetin kendisi de o. Karşı argüman, 'Yeniden cumhurbaşkanı için 5 yıl bekleyecek miyiz?' diyor." değerlendirmesi üzerine Yıldırım, "Ne yapalım, ihtilal mi yapalım? Beş yıl beklenmesi ne demek? Millet, bir yıl sonra hükümet değişsin mi istiyor? Milletin, böyle bir talebi yok. Bu değişime direnenlerin talebi bu. İstikrar istiyoruz, güçlü iktidar istiyoruz, kalkınma istiyoruz, büyüme istiyoruz. O halde 5 yıl milletin seçtiği bu hükümet görev yapacak. Diyelim ki olmadı. Demokraside her şey olabilir. Orada da anayasa gerekli kontrol sistemini getirmiş." diye konuştu.

        Kontrol sistemine ilişkin bilgi veren Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Birinci olarak diyor ki 'Cumhurbaşkanı, bakanlarını, yardımcılarını denetleyeceksin. Milletvekilleri yazılı soru soracak, 15 günde cevap vereceksin'. Şimdi de soru soruyorlar. Yazılı da sözlü de soruyor, cevap vermezsen bir şey yok ama şimdi mecburiyet var yazılı soruya. Sözlü soru kalkıyor.

        İkinci olarak genel görüşme var. Üç, Meclis araştırması var. Herhangi bir yerde bir şey oldu, bir yurt olayı oldu Adana'da biliyorsunuz. Meclis araştırması yapılıyor. Sonra, bakanları, yardımcıları, cumhurbaşkanı herhangi bir suçlamadan dolayı Meclis belirli kurallar dahilinde soruşturma yapabiliyor. Mevcut anayasaya göre daha az milletvekilinin oluruyla yargılama yolunu açabiliyor. Daha ne olacak? Olmadı, seçim tehdidi var. Meclis'in seçim tehdidi de var. Diyelim ki vatandaşın çizdiği rotadan çıktı. Meclis'in öyle bir silahı da var. Bütün bunlara ilaveten seçim kararı alıyor, cumhurbaşkanını götürüyor. Daha ne olacak? Topu topu 5 yılı konuşuyoruz. Padişahlık değil, monarşi değil konuştuğumuz, babadan oğula iktidarlık geçmiyor. Vatandaş verirse iktidar var, yoksa yok. Ben anlamıyorum, neyi tartışıyoruz?"

        - "Fırat Kalkanı Harekatı bitmiştir"

        Başbakan Yıldırım, Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından yapılan açıklamada, Fırat Kalkanı Harekatı'nın "başarılı olduğuna" ilişkin bir ifade yer aldığı anımsatılarak, harekatın genişlemesinin söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine, "Fırat Kalkanında 2 bin 15 kilometrekare bir alanı biz emniyete aldık. El Bab'ın alınmasıyla birlikte emniyete alındı. Orada Özgür Suriye Ordusu yerleşti. Türkiye'den giden Suriyeliler oraya yerleştiler, hayat normale döndü." değerlendirmesini yaptı.

        Her şeyin kontrol altında olduğunu anlatan Yıldırım, "Bundan sonra gerek DEAŞ'a yönelik gerek başka bir şekilde bizim güvenliğimizi tehdit edecek bir şey olursa, herhangi bir icraat yaparsak, bu yeni bir harekattır. Yani Fırat Kalkanı Harekatı bitmiştir, bundan sonra ihtiyaç olması halinde artık yapılabilecek bir hareket artık başka bir isimle anılacak." diye konuştu.

        - "MİT Başkanı, bunun yanlış olduğunu muhatabına da aynen iletti"

        Alman medyasında, MİT'in yolladığı dosyalarla ilgili olarak yer alan haberlerin sorulması üzerine de Yıldırım, şu açıklamalarda bulundu:

        "Münih Güvenlik Konferansı'nda bizim MİT Başkanı ile onların istihbarat teşkilat başkanı bir araya geldi. FETÖ konusunda bir dosya verdiler, bizim MİT Başkanımız. İstihbarat kuruluşları arasında böyle bir bilgi değişimi olur. Bunların, hiçbir tarafa sızdırılmaması lazım ama öyle anlaşılıyor ki Almanya'daki bu bilgiler Hükümet kaynaklarına verildi ve onlar da bunu kullandılar. Bu, bir kere çok etik bir şey değil, istihbarat raconunda olmayan bir şey değil.

        Bu, şu demektir, Almanlara ait bir bilgi, bizim istihbarat örgütünde varsa, bunu deşifre etmesi Almanya'yı rahatsız eder mi? Eder. Aynı şekilde bizim onlara verdiğimiz istihbarat kuruluşu marifetiyle bilgilerin deşifre edilmesi veya haber verilmesi bu çok vahim bir şeydir. Bu dostlukla asla izah edilemez, bu işin ruhu da prensibine de aykırıdır. Şiddetle kınıyoruz ve bunun çok yanlış olduğunu MİT Başkanı muhatabına da aynen iletmiştir. O da bu konudaki üzüntüsünü paylaşmış."

        "Basında 'Türkiye, casusluk yaptı' deniyor" ifadelerinin hatırlatılması üzerine Yıldırım, "Yok. O da bu yaşanan durumdan rahatsız olduğunu muhatabına iletmiş." dedi.

        - "AB-Türkiye ilişkileri mecburen gözden geçirilecek"

        Başbakan Yıldırım, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki müzakere sürecini de değerlendirdi.

        Sürecin, bu şekilde yürümeyeceğine vurgu yapan Yıldırım, "Avrupa Birliği ile ilişkiler bu şekilde yürümez. Avrupa, halk oylaması sürecinde, Avrupa değerleri diye çok arkasında durduğu, çok telafuz ettiği bu değerleri ayaklar altına aldı. Ne fikir özgürlüğünü dikkate aldı, ne insan haklarını, ne diplomatik teamülleri, ne uluslararası kuralları. Hepsini ihlal etti." diye konuştu.

        Avrupa ülkelerinin, halk oylaması kampanyasında "taraf olduklarını" kaydeden Yıldırım, şöyle devam etti:

        "Bizim yaptığımız değişikliği, doğru bulmadıklarını telafuz ettiler, içişlerimize karıştılar, Türk milletinin iradesine müdahale ettiler. Bu, kabul edilebilir bir şey değil. Bizim milletimiz, asla böyle bir şeyi kabul etmez.

        Üstüne üstlük ne yaptılar? Hayır kampanyası yapan Türkiye'nin düşmanı örgütlere de çok müşfik davrandılar, onların açık hava toplantısı yapmasına, bölücü başının posterlerini, FETO'nun her türlü propagandasının yapılmasına müsamaha gösterdiler. Daha büyük bir zahmete de girdiler ve gazetelerini Türkçe çıkarmaya başladılar. Bu sayede Türkçe de öğrendiler. Ne için? Neden 'Hayır' verilmesi gerektiğini anlatmak için Türkçe gazete çıkarıyorlar. Bu ne demektir? Bu, apaçık Türkiye'nin içişlerine karışmaktır. Türkiye'de yapılacak halk oylamasını 'Hayır' çıkması yönünde etkilemektir.

        Türkiye'ye her şeyi yapabilirsiniz ama Türk milletine dayatma yapamazsınız. Benim milletim, bunu görüyor. Bizim milletimiz ariftir, olanları görüyor, değerlendirecek ve 16 Nisan'da da bunun cevabını verecek. Bunlar, yaptıklarına mutlaka pişman olacaklar. Bu şekilde devam ederlerse, Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri mecburen gözden geçirilecek."

        Avrupa'nın gelecek vizyonunu belirlemesi gerektiğine işaret eden Başbakan Yıldırım, Avrupa Birliği'nde yaşayan nüfusun yüzde 60'a yakının Birliğin gidişatından memnun olmadığını kaydetti.

        Bu kişilerin birliğin içinde bulunmaktan mutlu olmadığı değerlendirmesinde bulunan Yıldırım, birliğin artık çok fazla bürokrasiye büründüğünü belirtti.

        Yıldırım, "Yani siyasi irade yerine bürokratik devlete dönüştü. Bu da Avrupa'nın büyümesini, refahının artmasını engelliyor ve Avrupa yerinde sayma sürecine girdi. Bu da orada yaşayan milyonlarca insanı endişelendiriyor." diye konuştu.

        Bir insan için en kötü şeyin, gelecekte elindekileri kaybedeceği korkusu olduğunu aktaran Yıldırım, şu anda Avrupa'nın bunu yaşadığını ifade etti.

        - "Türkiye ile ilişkileri bozmak, Avrupa'ya daha çok şey kaybettirir"

        Başbakan Yıldırım, son zamanlarda "İslam düşmanlığı" görüldüğü tespitinde bulunduklarını vurgulayarak, şu görüşlerini paylaştı:

        "Camiler yakılıyor, gamalı haçlar çiziliyor. Her ne kadar Almanya, Hollanda 'nazi' lafından rahatsız oluyorlarsa da orada yakılan camilerin duvarlarında gamalı haçlar var. Onları kim koyuyor oraya? Ona karşı daha keskin bir duruş ortaya koymaları lazım. Yabancı düşmanlığı, Türk düşmanlığı, İslam düşmanlığı, bizim gelecekte birlikte yol yürümemizi kolaylaştıracak şeyler değil çok daha zorlaştıracak şeylerdir. O yüzden tabii ki bu halk oylama süreci sona erdikten sonra, bu işleri oturacağız konuşacağız. Seçenekler o gün ortaya çıkar. Biz, bir işin peşindeysek, buradan elde edeceğimiz sonuçtan milletimizin mutlu olması lazım. Eğer, milletimiz mutlu değilse, biz niye ısrar edelim? Tabii ki milletimiz, şu anda Avrupa Birliği'nin bu tutumundan dolayı mutlu değil ve bu olayları da onaylamıyor. Peki ne olacak? Burada görev kime düşüyor? Avrupa Birliği'ne düşüyor. Bize de düşüyor şüphesiz ama şunu Avrupa Birliği'nin bilmesi lazım. Gelecekte Türkiye ile ilişkileri bozmak, Türkiye'ye bir şeyler kaybettirir, doğrudur ama Avrupa'ya daha çok şey kaybettirir. Bunu görmek lazım. Bu, çifte standartlı tutumdan vazgeçmek lazım. Avrupa Biliği'nin yapması gereken en önemli konu, şu anda maalesef Türkiye'ye düşmanlık yapan FETO, PKK ve diğer sol örgütlerin etkisiyle Türkiye hakkında hüküm veriyor. Bu, asla bizim kabul edeceğimiz bir şey değildir."

        (Sürecek)

        Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Ankara haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Ankara Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

        Tüm Yerel Haberler
        Ankara İlçeleri
        Tüm Ankara Haberleri
         Ankara

        Ankara

        Nöbetçi Eczaneler

        Yazı Boyutu
        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler

        Habertürk Anasayfa