Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜNYA uzunca bir süredir plastik ve mekaniğin hâkim olduğu bir döneme geçiş sürecinde. Mekanik ve plastiğin işlevsel anlamda iyi tarafları yok değil. Ekonomi, hız, büyüme ve gelişme tarafına bakacak olursak; bu plastik ve mekanik hayat birçok kolaylığı beraberinde getiriyor. Fakat bunun yanında hayatın derinliği, duygusallığı ve ruhun doyumu yitiriliyor. Mekanik bir yaşam herkes için çok daha kolay. Ne de olsa ruhun duygusal çığlıklarını duymamak için antidepresanlar, sakinleştiriciler var.

        RUHSUZ BARBIE'LER

        Bizler bütün dünya olarak delirmiyoruz, duygularımızı yitiriyoruz. Duygular, duygulanımlar daha çok hayallerle, rüyalarla ve gizemle artar. Yeni dünya neredeyse bütün bunları elimizden almak için tasarlanmış durumda. Çocuklar artık hikâyeler dinlemiyorlar, birbirleriyle oynamıyorlar, hayal kurmuyorlar. Onlar hayal kurmasın diye dünyanın en büyük elektronik şirketleri canla başla yeni oyunlar ve hayal dünyaları üretiyor. Tasarım endüstrisi bize her sene evimizi nasıl dekore edeceğimizi, moda endüstrisi nasıl giyineceğimizi söylüyor. İnsan beyni yaratıcılığını giderek kaybediyor.

        Botoks, dudak şişirme, çeşitli estetik operasyon; her kadını Barbie bebeğin kötü bir kopyası haline getirmeye başladı bile. Barbie güzeldir ama ruhsuzdur ve plastiktir. Bir Barbie'yi bir diğerinden ayıran tek şey saç ve göz rengidir. Bunu sağlamak da bir kadının yaklaşık 20 dakikasını alır.

        BİR SAVAŞIMIZ VAR

        Ben korkuyorum. Hem de çok korkuyorum. Uzat filmlerinde gördüğüm dünyanın, çok yakınlarda bir yerlerde beni beklediği izlenimine kapılıyorum. Yeşil alanların, denizlerin olmadığı, karanlık ve yüksek gökdelenlerle kaplı, her şeyin müthiş bir düzen ve otorite üzerine oturtulduğu gri bir dünyanın bizleri beklediğine inanıyorum. Söylenebilecekler dışında, romanlardaki karakterlerin bile kendi dillerini konuşamadığı, konuşsalar bile onları kimselerin duymak istemediği bir dünyaya yaklaşmış olduğumuzu hissediyorum. Çünkü eğer kör değilsem, sağımla solumda hep aynı şeyleri görüyorum: Ruhlarını kaybetmiş bir dolu insan...

        Onları suçlamıyorum da, düzenin içinde bu şekilde yer almaktan başka bir çare bulamadıklarına inanıyorum. Bazen eski bir arkadaşımdan gözü yaşlı bir telefon geliyor. Kendi adımlarının bir yere varmayacağına neredeyse inandırılmış olduğu hıçkırıklarla dolu telefonlar... Bir savaşımız var biliyoruz. Kendimiz olarak yola devam edebilmek için, her şeye kulağımızı tıkayabilmek için; tüm bedellerini ödeyerek savaş veriyoruz.

        Sonra o savaşın ortasında avuç içlerimize bakıyoruz; elimizde olan tek şey kendimiziz. Hayatta bundan başka hiçbir şey edinememişiz. Doğru oturup, doğru konuşmuşuz. İçimiz neyse dışımız da oymuş. "Mantıkla değil de kalbimizin yolunda gideceğiz" diye kendimize söz vermişiz. Plastikleşmemek uğruna koca bir dünyaya küçücük boylarımızla kafa tutmaya kalkmışız. Hani kafamıza ufacık bir tokmakla vursalar yok olup gideceğiz. Benzememek, aldanmamak için ölümüne bir mücadele içerisindeyiz.

        AZAR İŞİTİYORUZ

        Dışarıda kahramancılık oynamanın bedelleri de var tabii. Ama o ruhsuz kolaylığa kendimize bırakmak da gücümüze gidiyor. Yeni nesil bizden çok daha hızlı bir şekilde ele geçirilmiş halde geliyor. Elbette bu insanlar arası bir savaş değil. Bu dünyanın geçireceği karanlık bir süreç. Durdurulamayacağını biliyoruz. Çünkü her aklı çalışan insan o ruh tüketen kolaylığa yatıveriyor, hem de onlara mutsuzluktan başka, karanlık bir gelecekten başka bir şey getirmeyeceğini bile bile.

        Bizler de her gün "Sen neden yatmadın o kolaylığa ah benim aptal dostum" diye azar işitiyoruz. Ne mi anlatıyorum? Neden mi bahsediyorum? Evlerinde oturup, gazeteyi açıp bu köşeyi okuduklarında kalp atışları hızlananlar bilirler ne anlattığımı. Anlamayanlar da yazının yarısında elinden gazeteyi bırakıp o geniş burun deliklerinden beynine tazyikli bir nefes çeker. Unuttuklarını bir daha asla hatırlayamasınlar diye. Rastgele dostlar,rastgele!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar