Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cenk Tosun, Evertonlu olur olmaz... 25 milyon sterlin transfer bedeli gerçekleşir, gerçekleşmez... Her şey olabilir ya da olmayabilir ya, o yüzden!

        Ancak kesin olan şu:

        Bütün İngiltere medyası “Everton’un Cenk Tosun için 25 milyon vermeye hazır olduğunu” ilan etti.

        Çıta orada.

        Çıta “Türkiye’den bir futbolcunun en üst rakamı” sayılıyor.

        Bunun iki yüzü var:

        Biri baştan başa emek, sabır, çalışkanlık, tevazu hikayesi.

        Diğeri “Türkiye futbolu” için hicran!

        “Emek hikayesi”nin başaktörü tabii ki Cenk.

        Eintracht Frankfurt altyapısından, B takımından, A takımında yedeklikten, Almanya genç milli kategorilerinden geçen sıkı eğitimin hakkını veren bir “çocuk.”

        O soru hep şöyle kalacak:

        Almanya’da kalabilse, sonra Türkiye’ye sığınan Gekas-Halil Altıntop gibi A takımı oyuncularının arkasında kalmasa, ne olurdu?

        Bugünkünden daha ötesi, hem de daha çabuk mu; diyelim 22-23 yaşında?

        Yoksa “Almanya’da kaybolan Türkler” den biri daha mı olurdu?

        Bilemeyiz tabii, ama Cenk (ve babası) ikinci ihtimali görmüş olmalı ki, “oynayabileceği takım” seçtiler. Galatasaray da talipken Gaziantepspor.

        O sıra yaş 20!

        Mbappe’nin 100 milyon Euro değere ulaşırken henüz ulaşmadığı yaş!

        Cenk takır takır oynarken Vodafone’da kulakları sağır olup oyundan çıkan Timo Werner’in Leipzig’den milli takıma ve 60 milyon Euroya ulaştığı yaş!

        Gruptan çıkamayan Monaco, Leipzig’in nice futbolcusunun çoktan ulaştığı, hemen aştığı bir parasal değer!

        Bu hicranımız!

        Avrupa futbolundan, Afrika ve Magrib’den, Latin Amerika’dan takır takır böyle onca isim sayabilirken; Roma yedeği Cengiz, Freiburg hafı Çağlar, yani iki Altınordulu ile teselli bulabilen halimiz!

        Arda Turan’ın yükselttiği çıtadan tepetaklak düşüşüne, yıllık 7 milyon Euro için futbolsuzluğa ilişmesine yanan veya oh çeken melalimiz!

        “Emek” kısmı yine de daha önemli. Bir futbolcunun değerini anlatan sadece para değil çünkü. Başka meseleler gibi. “Kendi emeği” kadar, ona emek veren, çoğu isimsiz, hatta kimi “başarısız” sayılmış onca isim.

        Cenk, Corrochano’yu anacaktır mesela. Kendi gibi göçmen. Kendi gibi E.Frankfurt altyapısında yetişmiş. “İyi futbolcu” olamamış. E. Frankfurt altyapısında çalışırken Cenk gibi onca futbolcuya “hocalık” etmiş, “büyük hoca” olamamış bir sessiz harf!

        Hrubesch’i anar belki. Almanya genç takımlarında sonranın nice şöhretine yol açmış, Cenk’i de görmüş o büyük santrfor.

        Tolunay Kafkas’ı anacaktır: Gaziantep’e onu getiren, geliştiren. Gözünün önünden belki farklı derecelerde, Abdullah Ercan, Hikmet Karaman, Bülent Uygun, Sergen Yalçın da geçer!

        Sonra biraz Biliç. Ve ille Şenol Güneş. “Gol kralı imalatçısı büyük bir kaleci! Onunla 112 maç 55 gol.

        O tevazuu ve vefa duygusuyla hep söylediği gibi, “Demba Ba ve Mario Gomez” gibi saha içindeki hocalarını da!

        Çünkü “emek”, kibirden ziyade, sende emeği olanları hatırlamaya dairdir!

        Yeni, mutlu, daha umutlu bir yıl dilerken de...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar