Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Beşiktaş, Porto’dan neden üstündü? İlk maç yenip 2. maç galibiyeti kaçırarak.

        Tamam kağıt üstünde Beşiktaş kadrosu daha güçlü. Ama kulüp, takım, oyun yapısı sadece “şöhretler karması”yla olmuyor.

        3-1’lik galibiyet yüzde 45,5 topla oynayarak, beraberlik yüzde 63’le geldi.

        Tek başına bir şey anlatmıyor.

        “Kısmet, attığının girmesi, Cenk’in oyunu, Talisca’nın pozisyon alışı, Pepe’nin performansı” dışında, esas mesele şu galiba:

        Topla oynamak kadar topu kapmak!

        İlk maç 17’ye karşı 28 Beşiktaş. 2. maç yine 25-18 Beşiktaş.

        Hava topu kazanmada da Beşiktaş üstün.

        Sadece ayağına geçirdiğinde sağa sola, “tiki taka” yaparak topla oynamıyorsun. Bizzat rakibin özellikle atağa çıkarken, toplarını kapıyorsun.

        Son maç Beşiktaş’ın “Barcelona” olduğu 2. devre gösterisinde Atiba-Pepe-Medel ileri geri paslaşmaları vardı ama esas baskın olan, bilhassa Tolgay ve Pepe’nin tekrar tekrar kaptığı toplarla solda Babel-Tolgay paslaşmalarıydı.

        O süreçte Babel’in soldan içeri girip direği sarsan şutu, paslaşmanın anormal sayıya çıktığı seri sonunda da Quaresma’nın yine soldan girip kaleciyi sarsan sol şutu vardı.

        Maçın en çok top kapan 3 oyuncusu da Beşiktaş’tan, Pepe (6), 5’er topla da Gökhan Gönül ve Tolgay’dı.

        *

        Peki, topla oynama, top kapma ve kaptığınla oynama eğitimi ne?

        Barcelona akademisinde alası var elbet. Özellikle “Flaman”ko rüzgarı, yani Hollanda-Ajax-Cruyff aşıları sonrası.

        Belçika futbolunda, Hazard, De Bruyne, Lukaku çıkartan, Premier League’de yedekleriyle komple bir milli takım oynatan devrimin “adam olacak çocuk” kısmı orada yatıyor.

        Çocukları altyapılarda mümkün olduğunca topla oynatmak, topa daha uzun süre sahip olmalarını sağlamak.

        2 üniversitenin derin-yoğun araştırmaları eşliğinde; o devrimin mimarı Michel Sablon’un, 11 milyon nüfustan 400 bin lisanslı futbolcu çıkartan 18 bin kulübe ve eğitim seferberliğinde geçen teknik direktörlere verdiği “Sablon Şablonu”, çocukların top oynamaktan zevk almaları üstüneydi: 11’e karşı 11 değil; 5’e 5 ve 8’e 8 maç yapmak. Böylece yan gelip yatmadan topu kapmak için uğraşmak, topa daha fazla dakika sahip olabilmek. Bildiğin mahalle maçı, halı saha maçı gibi!

        *

        Yine de, Beşiktaş’ın en müthiş Avrupa maçı, Barcelona’yı aşıp Barcelona’yı 3-0 yendiği maç hala. Sistemli, istikrarlı bir şey değil. Scala’nın, taktik yerine, “Çıkın, oyunun keyfini çıkarın” deyip misal “Deli İbrahim”i sol kanatta uçurduğu maç. O gün topla oynamaktan zevk alan Barcelona akademisinden çocuklar gibiydi takım!

        Ama artık sistemli olabilir.

        Şimdi futbolsuz Singapur’da mucize yaratmaya uğraşan Sablon neden Federasyon’un aklına gelmez! “Yabancı”ysa o da yabancı!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar