Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Öyle söylentilerle, anılarla değil, Cumhurbaşkanı bizzat kendi ağzından “AKP iktidarının bir büyük efsanesi”ni de tamamen bitirdi.

        Artık kesin biçimde, ilk ağızdan biliyoruz ki…

        1 Mart 2003’te, ABD neo-muhafazakârlarının, Evangelist şahinlerin, Likud İsrail’inin, Likud yanlısı ABD merkezlerinin, Bush-Cheney-Perle gibi işgalcilerin, küresel sermayenin, Hürriyet gibi BBM’nin (yani Büyük Beyaz Medya’nın), BBS yani Büyük Beyaz Sermaye’nin, Türkiye’yi tehdit eden ABD’li ve küresel sermayenin istediği Irak’ı işgal ve Türkiye’nin 62 bin ABD askeri tarafından “fiilen istila” tezkeresinin geçmesini “Dönemin Müstakbel Başbakanı” da çok istemiş!

        ***

        Başka bir açıdan söylersek…

        Başta AKP’ye oy verenler, Müslüman dünyası ve Türkiye’nin muhafazakâr-inançlı insanları, ama milliyetçiler, solcular da dahil, o zamanki kesin anketlere göre “Türkiye’nin en az yüzde 80’inin karşı olduğu” ve Meclis’in de kabul etmeyerek bir bakıma bu arzuya uyduğu Tezkere’yi, “Dönemin Müstakbel Başbakanı” çok istemiş!

        ***

        Şu açıdan da söyleyebiliriz:

        Avrupa demokrasileri”nde bile parlamentoların devre dışı bırakılması eleştirilirken, “güdük demokrasi” denen Türkiye’de, yeni AKP iktidarındaki Tezkere muhalifleri ile ana muhalefet oyları sonucu “işgal politikalarının kabul edilmemesi”; tüm dünyada, Müslüman ve Arap ülkeleri halklarında, Avrupa’da savaş karşıtı kitlelerde Türkiye’ye büyük sempati yaratmış, Türkiye’nin yerlerdeki itibarı bir anda yükselmiş, darbe tasavvurları heveskârların elinde kalmış, Avrupa Parlamentosu’nda özellikle Yeşil ve sol partilerin “Türkiye’nin AB üyeliğine Evet” pankartlarının yolu açılmıştı ya…

        Dönemin Müstakbel Başbakanı” meğer Tezkere’yi hakikaten istemiş!

        O gün ABD “Size şu kadar milyar dolar verelim, Irak işgaline katılmak için kendi işgalinize de katlanın” demiş, olmamıştı…

        Bugün AB ile “Vallahi 3 milyar dolar olmaz. Yollarız mültecileri. Peki peki olur. Ama İlirleme Raporu’nu şey etmeyin” pazarlığı yapılıyor, daha dün 11’i çocuk 27 kişi daha sulara gömülürken.

        ***

        Bugün Havuz’da yüzenler, çırpınanlar, su sıçratanlar başta, kimi artık Havuz kadrosunda olmasa da, “AKP medyası” dönüp kendi haberlerine, köşe yazılarına, “savaş, işgal ve ABD karşıtı” külliyatına bir baksın…

        Ya o haberler, yazılar ve tavırlarından utansınlar…

        Ya bugünkü hallerinden!

        ***

        Çünkü 13 yıl öncenin “Şiir sevdalısı ve düşünce ifadesi cezalısı Müstakbel Başbakanı”, yani Cumhurbaşkanı, daha yeni Latin Amerika dönüşü dedi ki:

        Ben 1 Mart Tezkeresinin yanındaydım. Karşı olanlar bunu açıkça söylemediler. Birileri de gizli kulisler attılar. Onların kim olduğunu araştırır bulursunuz. 1 Mart Tezkeresi kabul edilip Türkiye Irak’ta olsaydı Irak böyle olmazdı. 1 Mart Tezkeresi ilk anda geçseydi, Türkiye masada olacaktı. O zaman Bush benimle görüşmelerde bir ricada bulundu. Maalesef kendi arkadaşlarımızın yanlışıyla başbaşa kaldık.”

        ***

        Kendi arkadaşlarımız” şimdi “öteki” sayılan Gül, Arınç, Hüseyin Çelik ve diğerleri olmalı. O gün Tezkere’ye hayır diyen 99 AKP’li ile öteki fireler. Demek hesaplaşma “beraber yürüdük bu yollarda”nın başındaki Tezkere’ye kadar gidiyor artık!

        Arkadaş olmayanlar” ise o dönem kimi paşaya, ABD’ye, büyük medya ve büyük sermayeye (ve demek AKP’ye de)direnmiş Cumhurbaşkanı Sezer ile sonra “Başbakanlık yolunu da açacak olan” CHP idi.

        Bir de halkın “her kesimden en az yüzde 80’i” işte!

        ***

        Hakikaten Havuz katipleri o günlere dönüp kendi yazılarına, haberlerine bir baksın.

        Bizimkiler ortada. Neysek, o!

        Ama sen neydin birader ya da bacım; bak ne oldun!

        HAYATA DÖNÜŞ 2016!

        Biten efsaneler Tezkere’den ibaret değil. Çözüm-Baldıran Efsanesi de 2015’le bitti. Susurluk, darbe, Derin Devlet, Beyaz Toroslar ile mücadele efsaneleri de.

        2000 sonunda, DSP-MHP-ANAP iktidarının “Hayata Dönüş” dediği ve yine BBM’nin büyük, kanlı yalanlarla desteklediği “Tufan Operasyonu” cezaevi katliamlarının son davası da daha yeni beraatla bitti.

        Oysa AKP iktidarı bunun da “hesabını soruyordu!”

        Terörist” denerek cezaevlerinde, kimi sadece tutuklu olan 30 insanın katlindeki hakikatler ortaya çıkmıştı esasında. Yakılanlar, cesedine bile kurşun sıkılanlar. Kim olurlarsa olsun, devletin hayatlarını koruması gerekenler!

        Şimdi de Cizre Bodrumu: Yeni Hayata Dönüş Operasyonu!

        Terörist” veya değil ya da hepsi bir öteki gibi değil; 30 yahut 60 insanın “temizlendiği” iddiası aynen odur! Bunu TRT böyle duyurdu, sonra sayı düştü, derken Başbakan TRT’yi yalanladı, sayı 10’a indi. HDP başka türlü duyurdu.

        Ambulans gitti, gitmedi” denirken, “Temizlik”in ilanı oldu.

        2016 Türkiye’sinde hakikatin tam bilinmesi, onca insanın ne olduğunu, kim olduğunu, çocuk olup olmadığını,n, sağ mı ölü mü olduklarının, yanarak mı, ateş açarak mı, mermi yiyerek mi öldüklerinin, o binanın o bina mı olduğunun dahi anlaşılması hep karanlıkta.

        2016’nın da Havuz donanmasından oluşan bir “Hayata Dönüş Medyası” var.

        Az gittik uz gittik…

        Dere tepe dümdüz oluyoruz!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar