Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MALUM yaz artık yavaş yavaş gelmeye başladı. Ben sezon açılmadan tatil yörelerine gitmeyi daha çok seviyorum. Bizim gibi işin içinde olan insanlarla sezon öncesi sohbet etmek, sektörü değerlendirmek cazip geliyor açıkçası. Eskiden yüzeysel bakıyordum şimdi daha derine indim diyebilirim. Bildiğini paylaşmak, gelip yazmak en kolayı, anlatmak en zoru olsa gerek. Artık zor olanı yapıyorum, anlatıyorum. Yeme içme sektöründe olanlara artık süper kahraman muamelesi yapmak gerekiyor. En sorunlu sektör... Maliyecisi, SSK’sı, polisi, sigaracısı, belediyesi... Say say bitmez. Bu memlekette artık iş yapmak zulme dönüyor. Mekân göz önünde olunca dertler bitmiyor. Bürokrasi sağolsun. Herkes bir cümle öğrenmiş: “İşimi yapıyorum.” Tamam kardeşim yapın da her şeye müdahale etmeyin. Çeşme’de çok güzel mekânlar var, her taraftan baskı görüyor. Diğer tarafta ne idüğü belirsiz bir mekân var oraya kimse uğramıyor. Belediyeler, emniyet, Maliye... Allah aşkına artık şu esnafı rahat bırakın, ekonomiyi düşünün. Sigortası yoksa tabii ki işlem yap ama müşteriden çok yerel yönetimler gelince işletmeler çileden çıkıyor. Özellikle yazlık mekân yapanların işi o kadar zor ki. İki ay iş yapacak onu da nasıl engelleriz diye düşünen bir zihniyet var. Yazlık yerde gürültü de olur patırtı da.

        YAZIN KAPALI MEKANDA EĞLENMEK

        Sonuçta buralarda milyon dolarlık ekonomi dönüyor, beğenmeyen varsa başka yere gider. Bir yazlıkçı on tane mekâna kafa tutuyor, illallah dedirtiyor. Kardeşim yazlıkçının bunlara hakkı var da orada ekonomi yaratan, yüzlerce kişinin sigortasını yaptıran adamın hakkı yok mu? Maalesef yokmuş. Başka ülkede adam yatırım yapsın gerisi önemli değil, bizde tam tersi. Çeşme gibi bir yerde bile ses yüzünden çoğu mekân ceza almış. Böyle mi gelişecek turizm, böyle mi büyüyecek ekonomi? Yazlık bir yerde ses tabii ki olacak. O zaman ticarete açma kardeşim. Vergi alırken iyi, prim alırken iyi ama sese gelince kapat müziği, kapat ışıkları. E o zaman mekân açmanın bir anlamı yok. Özellikle Çeşme, Bodrum gibi yerlerde bunların yaşanıyor olması çok acı veriyor. Buralar Cannes gibi olmalı. Bırakın insanlar eğlensin, bırakın ne içiyorsa içsin karışmayın kardeşim. Herkes kendi evinin önünü temizlesin. Yıllardır orada oturan teyze namus bekçisi kesiliyor. Yıllardır orada oturan amca birden namus bekçisi kesiliyor. Bırakın bu ayakları, bırakın bu pespayeliği. Bu ülkede ekonomi yaratacak fikirlere ihtiyaç var. Bacasız sanayi dedikleri yeme içme sektörü çökerse, ekonomi çöker. Hep söylüyorum bir mekânda 50-60 kişi çalışıyor. Mekâncılara pavyoncu gözüyle bakan zihniyeti bırakın artık. Nereden hangi konulara geldim. Çeşme’de bunlar konuşulduğu için yazıyorum. Yazlık yerde üstü kapalı mekânda eğleniyorsun. Belediye başkanı iyi bir vizyona sahip bence ama bunlar oluyorsa oturup bir düşünülmesi gerekiyor. Şehrin marka olmasını istiyorsan bir planın olmalı. Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç bence bu sene bunlara dikkat etmeli. Aynı şey Bodrum için geçerli değil neyse ki.

        BODRUM BİR ADIM ÖNDE

        Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon artık bu işi biliyor. Bodrum her gün daha da gelişiyor. Yazın beş milyon insanı idare ediyor. Düşünsenize yazın Bodrum büyükşehir nüfusuna ulaşıyor. Tabii ki bu kadar artış olunca aksamaların yaşanması normal ama şunu gördüm Bodrum Belediyesi çok iyi çalışıyor. Mehmet Kocadon her zaman işbaşında. Yeni dönemde Muğla belediye başkanlığı için en büyük adaylardan biri olduğu konuşuluyor. Bence hak ediyor. Çünkü bir vizyonu var, çözüm bulmak için efor sarf ediyor. Bugün Bodrum’da bir ev beş milyon dolara satılıyorsa demek ki şehrin marka değeri oldukça iyi bir yere gelmiş. Bunda yerel yöneticilerin büyük katkısı var. Dönmesi gereken bir ekonomi var, sadece mekân olarak bakmayın. Bodrum ve Çeşme’de bu tarz mekânlar olmasa insanlar niye gelsin. Çeşme, Bodrum gibi yerlere gelenler uçağa biniyor, otomobil kiralıyor, benzin alıyor, otelde kalıyor, yemek yiyor, gece eğleniyor. Böyle hesapladığın zaman 350 kalem mal yapıyor. O para binlerce insan arasında dönüyor. Biz buna ekonomi çarkı diyoruz. İnsanları buraya çekecek iyi yatırımlar yapılmasa ev niye alsın, cezbedecek bir şey yoksa otelde niye kalsın, yemek yiyip eğleneceği güzel mekânlar yoksa neden para harcasın?

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar