Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir’den yola çıktıktan sonra, Balıklıova’dan sola saparak Karaburun Yarımadası’nın batısından Karaburun’a, yaklaşık on yıl önce gitmiştim.

        Enis Musluoğlu tarafından her yıl Karaburun’da düzenlenen, Ütopya Toplantıları için yola çıktığımda, on yıl önce gördüğüm ve hayran olduğum bu yolu bir kez daha görme şansım oldu.

        Balıklıova yol ayrımında bu yolun uzunluğunu sorduğumda; “Sadece on kilometre kadar fark eder,” yanıtını alınca daha bir yüreklenmiştim ama bu yolun 25-30 km. uzun olduğu gerçek.

        Önce size, yol üstünde bulunan yerleşim birimlerinden bazılarını sayayım;

        Ildırı, Gerence, Küçükbahçe, Salman, Parlak, Sarpıncık ve Yeni liman.

        BİR DENİZ, BİR DAĞ

        Önce, on yıl öncesi ile şimdi gördüklerim arasındaki farkları anlatayım;

        1- Dağ taş zeytinlik olmuş: On yıl önce bu arazilerin birilerine tahsis edildiğini düşünerek hayıflanmıştım.

        Ama konu zeytine verilen önem olunca ve de o gün dikilen zeytin fidanlarının birer zeytin ağacına dönüşmekte olduğunu görünce, valla ne diyeyim, her türlü eleştiriyi göze alarak, o düşüncelerimden vazgeçiyorum! Şimdi tam tersine, Karaburun dağlarını zeytinle donatanları kutlamak istiyorum.

        2- Karaburun’a yaklaştıkça, tepelerin rüzgar santralleriyle dolduğunu görünce de tuhaf oldum. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim. Elbette, böylesine bir enerji kaynağından yararlanmak, enerji yoksulu ülkemiz için önemli. Kaş yaparken göz çıkarmamalıyız?

        Örneğin, bazı köylerin hemen dibine yapılmış olan bu santrallerin geceleri çıkardığı sesin, köyde yaşayanlara Çin işkencesi çektirdiği söyleniyor. Buna özen gösterilebilirdi. Bunun dışında, santrallerin, bölgenin faunası üzerine olumsuz etkileri olduğunu öne süren çevrecilerin de itirazları var.

        3- Balık çiftlikleri; On yıl önce bu bölgede balık çiftliği neredeyse yok iken, bugün hemen her koyun açığında var. Denizin bu kadar temiz, durgun olduğu bu sahillerde kurulan balık çiftlikleri, dilerim bütün sahili bulanık bir çiftlik kalıntısı haline getirmez.

        4-Çok olumlu bir gözlemim ise şu; Deniz sahili ile dağ arasında dans ederek yapılan bu yolculuk sırasında, vadilerdeki yerleşim alanlarının pek genişlememiş olduğunu, bir başka deyişle aç gözlü beton rantçılarının bu bölgeyi keşfetmediklerini gördüm. Yazılacak çok şey var ama yer darlığından...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar