Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Masallar çocukluğumun en güzel parçasıdır. Annem masal anlatma geleneği olan bir aileden geliyordu. Annemin ve kuzeni Ümran Ablamın anlattığı masallar hayal dünyamızın gelişmesini sağladı. Masallarla büyüdüğüm bu süreç içinde 1001 Gece Masalları ile de tanıştım ama onların Şehrazat’ın kendisinin ve ülkesindeki tüm kadınların canını kurtarmak için zalim eşine 1001 Gece anlattığı masallar olduğunu o zamanlar bilmiyordum.

        İlk deniz yolculuğumu Gemici Simbat ile yaptım. Dinlediğimiz her masaldan sonra üzerine konuşmak, ona hayallerimizi eklemek gibi bir geleneğimiz vardı. Sinbat’ın fantastik yolculuğu beni büyülemişti. Uzun bir süre karyolamın bir gemi olduğunu var saydım. Çamaşır ipiyle tutturduğum çarşaftan bir yelkenim vardı. Odanın kapısı ve pencere açık olduğunda oluşan hava akımıyla şiştiğini düşünür Simbat’ın bile gitmeye cesaret edemedi yerlere giderdim. Alaaddin’in lambasından çıkan cin beni korkuturdu. Masalı severdim ama üzerine uzun hayaller kurduğumu hatırlamıyorum. Ancak yaşım biraz büyüyünce o lambadan bende de olsun istedim. Garip ama şimdi bile Alaaddin’in sihirli lambasına sahip olmayı dilediğim günler oluyor.

        GURUR DUYDUĞUM

        Masallardan konuşmaya başladığımda kolay kolay susmuyorum. Dedim ya çocukluk yaşamımın büyük bir bölümünü masallar oluşturuyor. Orta çağ Arap Edebiyatının en güzel ve önemli örneği 1001 Gece Masallarının aslında pek de çocuklara uygun masallar olmadığını çok sonra öğrendim. Öğrencisi olmaktan her zaman gurur duyduğum Prof. Dr. Jur. Alim Şerif Onaran sanıyorum doksanlı yılların başında 1001 Gece Masalları’nı 16 ciltlik mükemmel bir çeviriyle dilimize kazandırdı.

        Nereden nereye geldik derseniz, buraya İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin sahnelediği Fikret Amirov’un 1001 Gece Masalları Balesinden geldik.

        Geçtiğimiz hafta içinde izleme fırsatı bulduğum eser hakkında bestecisi Amirov; “Orta Çağ Arap Edebiyatının bu büyük yapıtının felsefi değeri, hümanistik özelliği ve milli karakteri bana kadın için kadının akıllılığını ve ruhsal güzelliğini dile getiren bir ilahi olarak kabul edilebilecek bu baleyi yaratmama neden olmuştur” diyor.

        29 Nisan ve 2 Mayıs tarihlerinde de sahnelenecek Bale’de Orkestrayı Tolga Taviş yönetti. Nugzar Magalashvili’nin koreografisini yaptığı eseri sahneye Nuzgar ve Medeia Magalashvili koymuş. Dekor Kaan Güreşçi’ye ait. Kostümler Zehra Alev Tol Bozkuş’un imzasını taşıyor. Işık tasarımı Müfit Özbek’e, video tasarımı Ahmet Şeren’e ait. Koroyu Ahmet Kahyaoğlu yönetiyor.

        Karısının ihaneti sonrasında gözü dönmüş bir kadın düşmanına dönen Şahriyar’da Dolun Doyran gerçekten inandırıcıydı. Şehrazat’ta Burcu Olguner Alkan ve Nurida’da da Aslı Çilek’i izlemek görsel bir şölen oldu benim için. Bu arada güzeller güzeli iki Sultanın giysilerinin benim 1001 Gece Masalları hayallerimin görkemine ulaşamadığını söylemeliyim.

        Su perisinde Çisil Soyöz’e bayıldım. Baş Köle ve Kuş Serdar Yetkinoğlu, Simbat Yiğit Erhan, Prenses Budur Neslihan kılıç, Alaaddin Doruk Demirbilek, Cabbar Çağın Özideş, Ayşe Gülfem İncecik Özcan, Harami Başı Selahattin Erkan ve Ali Baba Altan Kılıç gerçekten izlenmeye değerdi.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar