Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜN yine partilerin grup toplantılarının olduğu gündü. Liderlerin esip gürleme günü yani... Elimden geldiğince izlemeye çalışıyorum rutin salı konuşmalarını. Ama dün biraz yoğunluğum nedeniyle TV’den izlemek kısmet olmadı, ara ara kâh Twitter’a girip kâh haberturk. com’a bakıp hangi liderin neler söylediğini takip ettim.

        Bir süredir CHP ve taraftarları, salı günleri Twitter’da genel başkanları konuşmaya başlar başlamaz bir hashtag açıyorlar. Ve bu #Kılıçdaroğlunesöyledi hashtagiyle başta CHP milletvekilleri olmak üzere CHP’li taban, Kılıçdaroğlu’nun gruptaki konuşmalarının TT olması için uğraşıyorlar. Bu uğraşlarına saygı duyuyorum ancak bu uğraşı verenlere naçizane bir tavsiyem olacak. Bence bundan böyle salı günleri #Kılıçdaroğlunesöyledi yerine #Kılıçdaroğlunesöylememeli şeklinde bir hahstag açmaları daha uygun olur.

        Çünkü dün üzgünüm ama CHP Genel Başkanı, tarihinin en berbat konuşmalarından birini gerçekleştirdi. Farkında veya değil ama çok kötüydü kullandığı argümanlar. Sakın bu yazdıklarımdan “Kılıçdaroğlu iktidara muhalefet yapmamalı!” gibi bir çıkarıma varmasın kimse. Elbette muhalefet yapacak, elbette bunu yaparken etkili olmaya çalışacak, ama bunu yaparken dikkatli olacak. Ben olsam mesela iktidarın başarısı, zaferi ayan beyan ortada olan bir konu üzerinden değil, mümkün olduğu kadar zayıf noktaları, başarısızlıkları üzerinde yoğunlaşırım ve oralardan muhalefet yaparım.

        Mesela geçen hafta kullanılan “Çiftlik Bank” konusu gibi. Binlerce mağdur var o mesele yüzünden ve bunun böyle olmasının birinci derecede sorumlusu da iktidardır. Böyle bir zayıf tarafı kullanmak varken, elde böyle büyük bir koz hazırken niye gider insan sonucu büyük bir zaferle tamamlanmış Afrin Operasyonu’nu diline dolar? Ve çok büyük risklere rağmen o büyük şahane operasyona karar veren merci için niye, “Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat Afrin kahramanlığına soyundu. Sen kim, kahramanlık kim? Sen bu ülkenin kozmik odasını terör örgütüne açan kişisin!” der?

        Ha der tabii de ama sonra iş, “ne söyledi”den çıkar, “ne saçmaladı”ya kadar gider!

        ***********

        SAİD NURSİ İLE YILDIZ TİLBE NASIL AKRABA OLABİLİR Kİ?

        “DAM üstünde saksağan” desem hiç de aşırıya kaçmış olmam. Çünkü Yıldız Tilbe’nin önceki gün sosyal medya hesabı üzerinden ortaya attığı iddia, tam da bu deyime karşılık geliyor. Nereden aklına esti, neden böyle bir şeyi yazma gereği duydu bilmiyorum Tilbe ama önceki gün vefatının yıldönümünde anılan Said Nursi’yle ilgili Twitter hesabından, “Benim akrabamdır, Allah’ın rahmeti üstüne olsun” şeklinde yazması birçok insan gibi benim de dikkatimi çekti.

        Tabii ben bazıları gibi öfke duymadım bu yazdıklarına. Sadece merak ettim ve “Olabilir mi?” deyip bunun üzerinde bütün gün internete girip hem Tilbe’nin, hem de Said Nursi’nin yazılmış biyografilerini inceleyerek bu iddiasının doğru olup olamayacağını sorguladım.

        Ve gerçek şu ki, bulamadım bir bağ. İki ismin de köklerinde Kürtlük olmasının dışında bir ilişki yakalayamadım. Ha eğer Yıldız Tilbe sırf bu nedenden dolayı Said Nursi’nin akrabası olduğunu iddia ediyorsa ona bir şey diyemem, ama biliyoruz ki bu doğru değil. Çünkü akrabalık dediğimiz şey kan bağı olmasını zorunlu kılar.

        Okuduklarımdan hareketle söylüyorum; kendisi İzmir doğumlu ama baba tarafı Ağrı’ya, anne tarafı Tunceli’ye dayanıyor. Baba Kürt Sünni, anne Zaza Alevi... Said Nursi ise Bitlis kökenli, Kürt ve Sünni. Ama çok yer görmüş, çok yere gitmiş gelmiş. Sadece yurtiçi de değil üstelik. Petersburg, Varşova, Viyana gibi kentleri bile ziyaret etmiş. Çok genç yaşında Şirvan, Siirt, Doğubayazıt, Mardin ve Van’a filan da gitmiş. Dedim ki, acaba Tilbe’yle akrabalığının nedeni kısa süreli de olsa Ağrı Doğubayazıt’ta kaldığı zamandan dolayı filan mı? Ama o da olamaz; çünkü Said Nursi’nin hiç evlenmediği ve bir çocuk sahibi olmadığı da biliniyor.

        Gerçekler buyken Tilbe’nin neden böyle bir akrabalık ilişkisine vurgu yaptığını anlamak zor. Eğer bunu moda deyimle sırf konjonktüre uygun davranmak için ortaya attıysa çok ayıp etmiş. Yok eğer gündeme gelmek için filan yaptıysa iki katı ayıptır yaptığı. Eğer ciddi ciddi böyle bir akrabalığı olduğuna inandığı için söylediyse de o zaman kim ona bunu söyledi ve inandırdıysa uyarayım fena keklemiş. Çünkü o kadar bakındım, araştırdım, taradım maalesef ben Yıldız Tilbe ile Said Nursi’nin akrabalığına işaret eden herhangi bir kaynak bulamadım.

        ***********

        SİZ DE KEDİ-KÖPEK MODASINA UYANLARDAN MISINIZ?

        HAYVAN düşmanı değil, dostuyum ama evimin içinde olmalarını istemem. Kedi, köpek, kuş fark etmez, dört duvar arasına hapsedemem bir canlıyı. Bahçem olursa başım üzerinde yerleri vardır ama evimin içine sokmam. Mesela Bodrum’daki yazlığımızda çok güzel bir bahçemiz var ve annemin tüm itirazlarına rağmen sitedeki tüm köpekleri himayeme almışımdır. Gidip bir petshop’tan falan almak yerine bütün kış biz yokken evlerimizin bekçiliğini yapan o köpeklere bakmak, onlara ilgi göstermek acayip mutlu eder beni.

        Tabii bu benim bakış açım, evinde evcil hayvan besleyenlere de saygı duyarım. Ancak şunu fark ettim: Son zamanlarda evde kedi-köpek besleme işi de modaya dönüşmüş. Nereden biliyorum? Çünkü evvelden kedi-köpek deyince yüzünü buruşturan bazı arkadaşların kedi-köpek sahibi olup da Instagram’a, Twitter’a koydukları fotolardan anlıyorum. O kadar fark ediliyor ki bu tiplerin gerçekten hayvan sevgisini içinde barındırdığı için değil, sırf moda, bu iş popüler diye kedi ve köpeklere sevdalandıkları.

        Kusura bakmasınlar ama hiç sevimli, samimi gelmiyor bu halleri. Hele bir de koyduğu fotoğrafa ısrarla kedisinin ve köpeğinin hangi cinsten bilmem ne olduğunu yazanlar var ya! Haberleri olsun çok yapmacık duruyor bu yaptıkları...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar