Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CUMHURİYET Gazetesi davası başladı. Ben başından beri bu tutuklamaları doğru bulmadığımı söylüyorum.

        Çünkü iddialar ne olursa olsun, ne söylenirse söylensin görüntüde yargılanan gazeteciler, yani gazetecilik!

        Ve dış dünyada itibarımız açısından bu görüntünün Türkiye’ye kaybettirdikleri çok fazla ve bunların telafisi de zor.

        Bir de iddianame sorunlu bence. Bilmiyorum, aralarında gerçekten FETÖ mensubu olduğu kesinleşmiş olanlar var mı ama başta Kadri Gürsel olmak üzere, bu insanların tutuklanma gerekçesi sırf FETÖ mensupları tarafından, ByLock kullanıcıları tarafından aranmaları ise bu davanın korkunç bir hukuki garabete örnek teşkil edecek dava olacağını söylemek zorundayım.

        Çünkü salt bu gerekçeyle bu insanlar tutuklandıysa o zaman hepimizin tutuklanması gerekiyor.

        Zira vakti zamanında her gazeteciyi arıyorlardı o insanlar. İddia ediyorum, herhalde en az irtibat kurmak istedikleri bendim.

        Çünkü ben çok çok evvelinden başlamıştım Sabah Gazetesi’nde o alçaklar sürüsüyle mücadeleye, ama ben bile onlar tarafından aranmış ve irtibata geçilmişimdir beş on kez.

        Sorun Sabah Gazetesi’nde yazan Salih Tuna’ya ya da Haşmet Babaoğlu’na...

        Acaba kaç bin kez aranmışlardır onlar da Kadri Gürsel’i arayanlar tarafından. Mesela Mümtaz’er Türköne’nin ismi geçiyor iddianamede. Eski Zaman Gazetesi yazarı.

        Şu anda tutuklu kendisi biliyorsunuz. Kimi aramamıştır ki Türköne? Ya da kim irtibata geçmemiştir kendisiyle?

        Eski eşi Özlem Türköne, AK Parti’den milletvekiliydi. Ve Türk medyasında ikisiyle beraber tek röportaj yapan gazeteci de bendir.

        Sırf o vakitler bile Türköne’yle kaç defa görüşme yaptığımı hatırlamıyorum.

        Yani FETÖ’nün ağır toplarından olduğundan zerre-i miskal şüphe duymadığım Türköne, birilerini aradığı için o birileri tutuklanıyorsa vayy basınımızın başına gelenlere!

        BİR BİTYENİĞİ VAR!

        BİR ayrıntıya dikkat çekeceğim Cumhuriyet davasıyla ilgili...

        Biliyorsunuz ki dünya basınının merakla takip ettiği bu davanın ilk duruşmasının yapıldığı gün, 24 Temmuz Basın Bayramı’ydı. Bu önemli davanın böyle bir günde başlatılmasını tesadüf görmüyorum ben.

        O tarih nasıl belirlendi, kim ya da kimler belirledi bilmiyorum ama bu tarihle ilgili feci bir numara döndürülmüş bir yerlerde, bu kesin! Ve döndürülen bu numara da karşılığını yeterince buldu.

        Dün dış basından davayla ilgili haberlerin neredeyse tamamında kullanılan başlık aynen şöyleydi değerli okurlarım: “Dünya Basın Bayramı’nda Türkiye’de gazetecilik yargılandı!”

        Tekrar ediyorum, kim ya da kimler belirledi bu duruşma gününü bilmiyorum ama Türkiye’yle, Türkiye’nin yönetimiyle, yönetenleriyle ilgili dalga geçilecek bu malzemenin nasıl oluştuğunun perde arkası HSYK ve çiçeği burnunda Adalet Bakanı’mız Abdülhamit Gül tarafından mutlaka sorgulanmalı!

        Bir bityeniği var o işin içinde...

        #Aşiyanımadokunma

        Mimar Sinan Genim!

        GAZETEM HABERTÜRK harika bir haberciliğe imza attı yine! İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Bebek’teki Aşiyan Parkı’na yapmayı planladığı füniküler projesini manşetten duyurarak çevrecilik konusunda bence 2017 yılının habercilik ödüllerinin tamamını şimdiden garantilemiş oldu.

        Bu gazetenin bir çalışanı olarak gurur duydum ayrı konu ama aynı zamanda Aşiyan Parkı civarında yaşayan bir yurttaş olarak da minnet borçluyum Habertürk’e! Sağolsunlar varolsunlar arkadaşlarımız. Elleri hiç dert görmesin.

        Bu arada iki çift laf etmeden geçemeyeceğim bir ayrıntı vardı haberde. Aşiyan’a yapılması düşünülen bu projeyle ilgili bazı uzmanların görüşüne başvurmuş haber merkezinden arkadaşlar. Bunlardan biri de Mimar Sinan Genim.

        Açık söyleyeyim şoka girdim Genim’in açıklamaları karşısında. Zira biz Genim’i tam bir İstanbul âşığı, doğa dostu, tutkunu falan sanıyorduk. Gördük ki değilmiş! Parktan sökülecek ağaçlarla ilgili söyledikleri, projeye dair yaptığı açıklamalar bence tam bir skandal Genim açısından. Demiş ki: “Kamuoyu anlamadan, dinlemeden tepki gösterebiliyor. Sonra bu projeler bitince o tepki gösterenler memnuniyetle projeyi kullanıyor. Böyle projelerin bir vebali oluyor. Hiçbir yere dokunmadan bir şey yapmak da mümkün değil.”

        İzninizle bu açıklamaları karşısında o bölgede yaşayan tüm İstanbullular adına kendisine cevap vermek istiyorum: “Sinan Bey... Biz Aşiyan’ı, Bebek’i ve o civarı bu haliyle seviyoruz. Ulus’ta oturuyorum. Ve haftanın birkaç günü de Aşiyan civarına kadar yürüyorum. Genellikle de o parkta soluklanıyorum. O nedenle füniküler, kalabalık, gürültü patırtı istemiyorum, anlıyor musunuz? Biliyoruz ki sizin, projenin sahibi İBB’yle profesyonel olarak bir yakınlığınız var. Buna itirazımız yok, olun ama lütfen bu profesyonel ilişkiniz uğruna Aşiyan’a alenen tecavüz olacak bu projeye de destek olmaya çalışmayın! Yakışmıyor inanın sizin gibi işinin ehli bir İstanbulluya bu duruş!”

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar