Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Herharlde genlerimizde var, “leb demeden leblebi” denileceğini sanma durumu. Önceki gün, YÖK Başkanımız Yekta Saraç’ın düzenlediği, birçok gazetenin köşe yazarının katıldığı toplantıya dair bir yazı kaleme aldım biliyorsunuz. Elbette o görüşmenin tamamında çok kritik bilgiler elde ettik ve hepsi de birbirinden önemliydi, ama arkadaşlar benim hepi topu bir köşem var. Koca bir sayfam yok! Dolayısıyla Başkan Saraç’la yaklaşık 4 saat süren görüşmenin tümünü aktarabilmem mevzubahis bile olamazdı. Ben bana göre en spesifik kısmını seçtim yazımın konusu olarak, onu da kendi gözlemlerimi katıp okurlarıma aktardım.

        Bazıları beğenmemişler efendim yazımı.

        Beğenmesinler, sorun değil! (Sonuçta herkes benim yazdıklarımı beğenirse ben zaten kendimden şüpheye düşerim.) Ancak yazıyı yerden yere vurup şahsıma hakaret ve küfür ederek saldırmak niye!

        Efendi efendi mail atanlara değil bu lafım. Sakın onlar üstlerine alınmasınlar. Ancak Twitter’da yazılanlar, şahsıma ve Saraç’a yapılan saldırılar çok ama çok çirkindi. Ve bu sözlerim onlara.

        Peki saldıranlar kim?

        ÖYP’liler.... Yani Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı’na dahil olanlar!

        Efendim ben Yekta Saraç’a methiyeler düzeceğime, ona bir gecede alınan kararla 15 bin insanın nasıl bütün haklarının elinden alındığının hesabını niye sormamışım. Ne biçim gazeteciymişim ben!

        Yahu kardeşim, nereden biliyorsunuz sizlerin durumu hakkında bilgi almadığımı? Nasıl emin olabiliyorsunuz?

        Biliyoruz konuyu. Hem de çok iyi! Ve adamcağız bizim sormamıza bile fırsat vermeden anlattı konuyla ilgili tüm detayları. Evet, yerden göğe kadar haklısınız. Doğru! Ne yazık ki büyük bir mağduriyet söz konusu sizler açısından ama YÖK Başkanı da diyor ki: “Bu mağduriyet kaçınılmazdı.”

        Ve bunun sebeplerini de şu şekilde anlatıyor: “Amacı lisansüstü eğitim verme imkânına sahip olan yükseköğretim kurumlarının, öğretim üyesi ihtiyacı olan diğer yükseköğretim kurumlarının araştırma görevlilerine, lisansüstü eğitim yaptırarak öğretim üyesi yetiştirilmesini sağlamaktadır. ÖYP 23.03.2010 tarihli YÖK Yürütme Kurulu’nun kararıyla başlatılmıştır. Üniversiteler ÖYP kadrolarına sıcak bakmıyorlar. ODTÜ, Boğaziçi gibi bazı üniversiteler ÖYP kadrolarını kesinlikle kullanmadı. YÖK, bu üniversiteler dışındaki üniversitelere pek çoğu istemese de bu kadroları kullandırttı. Çünkü rektörler ve üniversite hocaları usta-çırak ilişkisiyle öğrenci yetiştirip araştırma görevlisi yapmak istiyorlar. Diğer taraftan ÖYP, diğer cari usuldeki ve 50-D’deki asistanlarla birlikte 3. kategoriyi oluşturdu. Bu da asistanlar arasında uyumsuzluk doğuruyordu. Bunlar dolayısıyla rektörler ve üniversite hocalarının önemli bir kısmı tarafından yıllardır ÖYP uygulaması eleştiriliyordu. FETÖ ile bağlantılı olma sebebiyle bunların KHK kararıyla 50-D’ye geçirildiği şeklinde bir algı oluşmuştur. Halbuki KHK ile performansı yetersiz olduğu düşünülen veya malum terör örgütleriyle bağlantısı bulunan araştırma görevlilerinin durumlarının değerlendirilmesi imkânı da verilmiştir. Ayrıca ÖYP ile mecburi hizmet yüklenmesi de eleştiri konusu oluyordu. Bu da KHK ile kaldırılmıştır!”

        Yazabilsem daha çook ayrıntı var ama mümkün değil. Çünkü bana ayrılan yere ancak bunu sığdırabiliyorum.

        Ha... Bu arada umarım mağduriyetiniz giderilir. Ancak içinizden bazıları derdini anlatırken kullandığı dile, üsluba dikkat etmezse inanın sizlere karşı çok ciddi bir antipati oluşur. Buna lütfen izin vermeyin olur mu? Nihayetinde hepiniz okumuş, onlarca kitabı hatmetmiş akademisyenlersiniz. Troller gibi kara cahiller değil!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar