Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen 8’inci Dünya Eğitimde İnovasyon Zirvesi’nde (WISE) dünyanın en çok tartıştığı “göç” ve “dijitalleşme” olgularına iki farklı cepheden bakışı aktaracağım. WISE’nin ana oturumunda yer alan; 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ elebaşısı Gülen ile CNN International’da röportaj yapan ünlü gazetecisi Fareed Zakaria ile Davos’un da konuşmacılarından Singapurlu akademisyen Prof. Kishore Mahbubani arasında geçen diyalog çarpıcıydı.

        Dünyamızda “tuhaf gelişmeler” yaşandığını söyleyen Zakaria; şu tezleri ileri sürüyordu:

        - Eski siyasette seçmen parasını nasıl kazanacağı sorusundan hareketle, sağ-sol partiler arasında bir seçim yapıyordu. Bunun ilk kırılma noktası 1981 yılındaki ABD başkanlık seçimlerinde, Ronald Reagan’a mavi yakalıların (kol emeği ile çalışan işçiler) oy vermesiydi.

        - Transseksüellere evlilik hakkı ya da toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konular karşısında partilerin aldıkları tutumlar, seçmen tercihini belirleyebiliyor. Avrupa’da değişimin ortak noktası göçmenlerin varlığı.

        - Kültürel çeşitliliğe tepki olarak dünyanın bu kadar hızlı değişmesini istemeyen bir kitle ortaya çıkıyor. Trump da bunlara seslenerek “Eskisi gibi büyük Amerika olacağız” diyor. Eski siyasette orta yol bulunabiliyordu. Kültür, kimlik gibi konularda orta yol bulunamıyor ve bu yüzden dünyada kutuplaşma siyaseti ağır basıyor.

        - Trump neden destek buluyor? Tuttuğunuz takım başarısız olunca ondan vazgeçiyormusunuz, daha çok sahip çıkıyorsunuz. Trump da bu yüzden kimliklere, kültürel değerlere sarılıyor.

        - Olguların bir araya gelip tezlerin ortaya çıkması ve bilimsel bir düşünce çerçevesinde analiz yapılması ancak eğitimle sağlanır. İnternette yayılan bir yalan karşısında kimse etkili olamıyor. Yalan, gerçek karşısında yaygınlaşma avantajına sahip. Olgular mağdur, gerçek sıkıcı hale geldi. Yeni hizipçilik dönemi böyle doğdu. 2 kere 2’nin 4 ettiği gerçekliğine dönülmesi lazım.

        - Çin Komünist Partisi üyelerinin kendi ekonomik organizasyonlarını kurduğunu bilmiyorsunuz. Doğu’daki liderlerin tek savunması var: Kültürlerimiz farklı. Bu da “Zulüm yapmaya devam ederiz” anlamına geliyor.

        ‘Göç alan Endonezya büyüyor’

        Ders verdiği Stanford Üniversitesi’nden örnek veren Mahbubani “Göçler nedeniyle okullarda oluşan çok kültürlü sınıflar yeni perspektifler getiriyor” diyerek, Zakaria’nın aksine çokkültürlülüğü olumluyor:

        - Dünya nüfusunun yüzde 12’sinin yaşadığı Batı’dan kötümserlik, yüzde 88’inin yaşadığı Doğu’dan ise iyimserlik yükseliyor. 19. yy Avrupa’nın, 20. yy ABD’nindi; 21. yy Asya’nın olacak. 2050 yılında dünyanın en büyük ekonomisi Çin, Hindistan ve Japonya; ABD geriliyor. 1970’lerde dünyada yüzde 60’larda olan mutlak yoksulluk oranı yüzde 10’lara düştü. Orta sınıfın tüketimi 1.8 milyar dolardan, 4.9 milyar dolara çıktı. Olumlu dinamikleri yakalamamız lazım.

        - New York Times iyi bir gazete ama onu okuduğunuzda Çin hakkında doğru bilgiye erişemiyorsunuz. Batı’nın görmek istediği Çin’i okuyorsunuz. Gençlere eleştirel düşünce öğretilmeli.

        - Çin’de, Hindistan’da yapılan araştırmalara göre gençler geleceğe iyimser bakıyor. Sosyal medya birçok genci güçlendirdi. Endonezya’da sırf sosyal medya kullandıkları için parlayan bir gençlik var. Endonezya’da göçle birlikte oluşan çeşitlilik büyüme getiriyor.

        *************

        ŞEYHA MOZA’NIN ‘ANA’ ÖRÜMCEĞİ AĞLARINI ÖRÜYOR

        Katar Emiri Temim bin Hamad el Tani’nin annesi Şeyha Moza bint Nasser; Arap dünyasının “moda ikonu” olarak öne çıksa da, ülkesinin “yumuşak gücü” olmayı sürdürüyor. Eşi Şeyh Hamad bin Halife el Tani, 2013 yılında 18 yıllık iktidarını 1980 doğumlu oğluna devretmişti…

        8 Arap ülkesi Katar’a ambargo uygularken, Şeyha Moza’nın 1995 yılında kurucu ortak olduğu Katar Vakfı (QF); eğitim, kültür, sanat, spor, kadının güçlenmesi çalışmalarını küreselleştiriyor. Şeyha Moza’nın ev sahipliğinde 14-16 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen WISE etkinlikleri; içinde Ulusal Kongre Merkezi’nin de (QNCC) bulunduğu QF kampusunda yapıldı.

        750 milyon dolara mal olan QNCC, Japon mimar Arata Isozaki’nin imzasını taşıyor.

        Yürüyen merdivenlerden çıktığınızda sizi karşılayan 9 metre boyundaki çelik örümcek heykel ve binayı çevreleyen QF’nin logosu olan sidar ağacı örgüsü; Şeyha Moza’nın vizyonunu yansıtıyor. Fransızca “anne” anlamına gelen “Maman” adını taşıyan heykel, örümcek metoforu üzerinden annelik vasıflarına atıf yapıyor: Koruyucu, besleyici, dokumacı, sabırlı, kırılgan… Örümcek tutkusu nedeniyle “Spiderwoman” olarak anılan sanatçı Louise Borgeois, kendisine ödüller getiren “Maman” ı ölümünden 10 yıl önce tamamlamıştı.

        Sanatçı yaşamını sürdüğü Amerika’da 98 yaşında hayata veda etti. Katar’daki heykel; sanatçının ardında bıraktığı Maman’ın 6 kopyasından biri. Aslı Londra Tate Modern’de sergileniyor. WISE aradan geçen 8 yılda aralarında “Her Şeyden Önce Eğitim- EAA”, “Bir Çocuk Okut - EAC” ve “Eğitim Hakkını Savunma Programı- Al Fakhoora”nın yer aldığı programlar başlattı. Türkiye, Gazze, Bangladeş, Sudan, Kenya, Yemen, Afganistan, Irak, Pakistan ve mülteci kampları başta olmak üzere dünyada eğitime erişemeyen 264 milyon çocuk var. Bunlardan 10 milyonunu, Şeyha Moza’nın desteklediğini; WISE’nin konuşmacılarından ExxonMobil Vakfı Başkanı Kevin Murphy’den öğreniyoruz.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar