Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aile işletmelerinin nesiller boyu yaşaması, 2000’li yıllarda dünden çok daha zor. Zira hayatımızı kuşatan teknolojik yenilikler, dijital devrim, insan ömründen çok daha hızlı ilerliyor... Artan siyasal ve ekonomik çalkantılar, iklim değişikliği gibi küresel etkiler de aynı hızla şirketleri sarsabiliyor.

        Türkiye’de yüzde 95’e varan aile işletme sayısı, Avrupa’da da yüzde 60’ın altına düşmüş değil. Bu büyük değişime şirketler nasıl uyum sağlayacaklar?

        1989 yılında Lozan’da kurulan ve 65 ülkede 10 bin 500’ün üzerinde üyesi olan Internatinonal The Family Business Network-FBN (Uluslararası Aile Şirketleri Ağı) bu soruya yanıt bulmaya çalışıyor.

        Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER) Kurucu Başkanı Şerife İnci Eren, 2011 yılında FBN’nin Singapur’da düzenlenen “Dünya Zirvesi”ne gittiğinde, Türkiye’de de dernekleşmek gerektiğine inanıyor.

        Kendisinden önce bu zirveye, Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı ve Sabancı Ailesi’nin 3. kuşak üyesi Ali Sabancı ile AK Parti yöneticilerinden, BMC’nin sahibi Ethem Sancak’ın ailesinden katılımın olduğunu öğreniyor. 65 yıllık İzmir merkezli İnci Holding’in kurucusu Cevdet İnci’nin, 2007 yılında ablası Emel Önal Özkaya’dan devraldığı yönetim kurulu başkanlığı koltuğunu, kardeşi Meral İnci Zaim’e bıraktıktan bir yıl sonraya denk geliyor.

        Şu anda ailenin 3’üncü nesli temsilen aynı koltukta oturan Neşe Gök, bayrağı teyzesi Perihan İnci’den devralmıştı. Cumhuriyet’in genç şirketlerinin kaderinin ortaklaştığı kavşak da tam burası.

        Şirketlerin yalnızca yüzde 4’ünün 3’üncü nesli gördüğünü dikkate alırsak, deneyimleri paylaşmanın ve çözüm yolları aramanın vakti geldi diyebiliriz.

        CUMHURİYET’TEN GÜNÜMÜZE 69 AİLE ŞİRKETİ KALDI

        Aile işletmelerini güç lendirmek üzere harekete geçen İnci Eren, 2012 yılında TAİDER’in kuruluşuna öncülük ediyor. Dernek İzmir’de kuruluyor ve FBN’ye üye oluyor.

        “İşten emekli ol, hayattan olma” felsefesiyle sosyal sorumluluk projelerinde aktif olan İnci Eren de yönetim kuruluna giriyor. Aile - iş (profesyonellik) - ortaklık (mülkiyet) arasında, sürdürebilir bir denge kurmayı amaçlıyorlar.

        TAİDER’in 5 yılda 145 kurumsal, 490 bireysel üyesi oluyor. Dünyada en fazla üyesi olan 29 yıllık Almanya derneğinin, bireysel üye sayısının 600 olduğunu hesaba katarsak, Türkiye’de farkındalığın hiç de az olmadığını söyleyebiliriz.

        Ne var ki; TAİDER üyeleri arasında bile “aile anayasası” hazırlayanların oranı yüzde 5’i geçmiyor. Babaları Cevdet Bey hayattayken, 1976 yılında “aile anayasası”nı gündemlerine aldıklarını söyleyen İnci Eren, “Raflarda duran anayasaların kimseye faydası yok. Bu sürecin iğne oyası gibi; sabırla, emekle işlenmesi gerekiyor” diyor.

        TAİDER Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Öğücü, Yönetim Kurulu Üyesi Tekin Urhan ve Murat Özcan, bu yıl 5’incisini düzenleyecekleri “Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi”ni anlatıyor.

        3-4 Kasım’da İstanbul’da düzenlenecek zirvenin açılış konuşmasını, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç yapacak.

        “Aile Şirketlerinde Ben’den Biz’e Doğru” başlığı taşıyan zirvede, TAİDER’in 16-40 yaş grubundan oluşan “gelecek nesil üyeleri” de “Biz’den Ben’e Doğru” başlığıyla paralel oturum düzenliyor. Zirvenin en dikkat çeken konuşmacısı, ünlü İtalyan cam firması Murano’nun Satış ve İş Geliştirme Müdürü Gianandrea Segusa, ailenin 23. kuşak temsilcisi.

        TAİDER araştırmalarına göre; Türkiye’de Cumhuriyet öncesi kurulan ve hâlâ iş hayatına devam edebilen toplam 69 aile işletmesi bulunuyor. Ekonomik faaliyetini sürdüren aile işletmesi sayısı Almanya’da 837, Hollanda’da 222, Fransa’da 196’ya ulaşıyor.

        Aile şirketleri için en önemli kavram “sorumlu hissedarlık”...

        Aile üyelerinin ille de profesyonel yönetimde olması gerekmiyor, ama şirketi aileden koruma iradesi göstermeleri, doğru yöneticiler atayabilmeleri gerekiyor.

        Aile şirketlerinde en tartışmalı soruların başında, “Gelinlerdamatlar şirketlerde çalışmalı mı?” geliyor. Bu sorunun yanıtı her aileye göre değişiyor.

        Türkiye’nin önde gelen şirketlerine kurumsal danışmanlık hizmeti veren David Brog’un, “Bana cenazeden sonra gelmeyin” sözü hatırlatılıyor. Ulusal sermaye ve emek birikiminin yok olması, “aile içi” bir mesele değil. Bu yönde şirketleri destekleyecek kurumsal yapıların da oluşması gerekiyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar