Başdanışman Karahan iş dünyasını Külliye'ye toplayacak
Geçen salı günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin iş dünyasının önde gelen temsilcilerine ev sahipliği yaptığını yazmıştım. Arka planını anlatayım.
Temmuz 2017 başında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlığına atanan Yeni Şafak Gazetesi yazarı, İstanbul Medipol Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hatice Karahan, farklı sektörlerden iş insanlarıyla toplantı yapmayı planlamış, ilkini de geçen hafta gerçekleştirmişti.
Karahan bu toplantıların sonunda hazırlayacağı raporu Erdoğan’a takdim edecek. Ortaya çıkacak değerlendirme hükümete iletilecek.
KÜLLİYE’DE EKONOMİ GÜNDEMİ
Basına açık olmayan Külliye’deki toplantıya, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özyeğin’in de aralarında olduğu dar bir grup katılmıştı.
Karahan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen toplantı; iş insanlarını dinleyip gereksinim duyulan reformlar çerçevesinde stratejik bir yaklaşım ortaya koymanın ön aşaması gibi duruyor. Bu arada 2014 yılında Türkiye’nin ilk kapsamlı dış ticaret raporunu kaleme alan Karahan’ın iş dünyasına yakınlığını da hatırlatmakta yarar var. Karahan İSO’nun yanı sıra Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), DEİK, MÜSİAD ve TÜBİTAK gibi iş ve bilim dünyası örgütlerinde danışmandı.
Zaman zaman Cumhurbaşkanlığı Ekonomi İzleme ve Koordinasyon Başkanı Hakan Yurdakul’un da iş dünyasıyla buna benzer toplantılar yaptığı belirtiliyor.
Devletin zirvesi ve hükümet ekonomi gündemine ağırlık verirken iş piyasasının kılcal damarlarına ilerliyor.
**************
‘AB YOKSA BİZ DE YOKUZ’
Türkiye ile ticaret hacmi 50 milyar doları aşan Uzak Asya’nın ekonomik potansiyeli, kurumsal olarak TÜSİAD’ı hareketlendirdi.
Son 3 gündür TÜSİAD Başkan Yardımcısı, Küresel İlişkiler ve AB Yuvarlak Masa Lideri Simon Kaslowski, Çin’de açtığı Burger King’lerin sayısı 900’e ulaşan Ata Holding Yönetim Kurulu Başkanı Korhan Kurdoğlu ve TÜSİAD Genel Sekreteri Bahadır Kaleağası, Türk iş dünyasıyla “iletişim ağı” kurmak üzere Çin ve Tayvan’da temaslarını sürdürüyorlar.
Kaleağası ile Tayvan’a hareket ettiği sırada konuşuyorum. Ekim ayında yine TÜSİAD’dan bir heyetle San Francisco’ya gideceklerini ve orada da “Silikon Vadisi Network’ü” kuracaklarını belirtiyor.
Türkiye’ye yatırım talebi olduğuna dikkat çeken Kaleağası; Körfez ülkelerinden Çin’e, ABD’den Avrupa’ya kadar gittikleri her noktada Türkiye’ye ilişkin yorumları, “Sanki ortak yazılmış bir bülteni okuyorlar. Bu da iş dünyasının objektifliğini gösteriyor” diye tarifliyor.
OHAL NE ZAMAN KALKACAK?
Kaleağası, ziyaret ettikleri farklı coğrafyalarda Türkiye’ye ilişkin şu 4 ana söylemin öne çıktığını ifade ediyor:
Bir: Avrupa Birliği ve Batı ile ilişkiler kesilirse biz yokuz.
İki : OHAL’in kaldırılma takvimini bilmek istiyoruz.
Üç: Makro ekonomik göstergelerde olumlu gelişmelerin sürdürülebilir olması ve kırılganlıkların giderilmesi gerekir.
Dört: Yatırım ortamını iyileştirecek yasal ve idari düzenlemeler yapılmalı, bürokrasi azaltılmalı.
Öne çıkan başlıkları başka bir açıdan okumak mümkün. Türkiye’nin uluslararası alanda en güçlü kozu yüksek büyüme hızı. Birinci çeyrekte yüzde 5.2, ikinci çeyrekte yüzde 5.1 büyümeyle G20 içinde Çin ve Hindistan’dan sonra geliyor. Ancak bu büyümenin kalitesi sorgulanıyor. Ekonomik kalkınmanın hukuka yansıması talep ediliyor.
Kaleağası, “15 Temmuz süreciyle yaşanan travmanın atlatıldığını ortaya koyacak yeni bir hikâyeye ihtiyaç var. Aralık 2017’ye kadar AB ve Ortadoğu ile rahatsızlıkların içinden çıkılmalı. Hızla demokratik geçiş, fen bilimleri, katma değerli üretim, çevre kirliliği politikalarını tarihleriyle birlikte ortaya koymalıyız. Şu anda potansiyelin altında gidiyoruz. Çok daha fazla başarılı olabiliriz” diyor.
Telefonun ucundaki sesin Çin’den geldiğini de dikkate alırsak son cümlesi çok daha anlamlı oluyor:
“Rakipler hızlı gidiyor, geç kalmamalıyız...”
