Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türk iş dünyasında 4 nesille yolları kesişen, FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin’in, “Bir Dünya Kurmak” kitabının yazım sürecinin 9 yıla uzamasına hiç şaşırmadım. 72 yıllık hayat hikâyesinin anlatıldığı kitabın Yayın Koordinatörü ve Asistanı Ayla Göksel, kitap tamamlanınca kurban kesmiş... Kitabın yazarı gazeteci Rıdvan Akar, 2008 yılında Özyeğin’in anılarını toplamaya başladığında; kimi zaman henüz açılmayan sayfaları ekleyerek, kimi zaman da gündemden düşen konuları eleyerek ilerlemiş.

        Özyeğin’in yaşamı girişimcilik ders notları arasına girecek kadar engin deneyimler sunuyor. Türkiye’de bir bankacının temelini attığı ilk banka olan Finansbank’ı 1987 yılında kurduğunda, cebinde 3 milyon 700 bin dolarlık sermaye ve ardında Yapı Kredi ve Pamukbank üst yönetiminde geçirdiği 19 yıllık iş deneyimi vardı.

        Bunun üzerine Fiba Holding’i inşa etmesi için 2 yıl yetti. Finansbank’taki hisselerini 2006 yılında National Bank of Greece’e satan Özyeğin, “Bankayı büyütecek kadar sermayem yoktu. Bazen elde edilen başarı, insanın kendi gücünü aşıyor” diyor. 2007-2016 arasında ise; Gap ve Babana Repuclic, Fiba Enerji, Credit Europe Dubai, Fibabanka, Star Mall Shenyang, Shopping MallDova, Florence Nightingale ve Şifa Hastaneleri, Polyak Eynez, Ergo Emeklilik’in yanı sıra “gözbebeğim” dediği Özyeğin Üniversitesi’ni bünyesine kattı. 12 ülkede 100’e yakın şirket kurarak “seri girişimci” unvanını hak eden Özyeğin, “100 şirket ya da 10 vakıf daha kuramayacağımı biliyorum. Eğer ÖZÜ’de gençleri iyi yetiştirebilirsek; onların Türkiye’ye katkıları, şirketlerimin katkısından katbekat fazla olur” diyor.

        ‘BANKACI, DOKTOR GİBİDİR’

        Özyeğin’den, Finansbank’ın adına yakışan bir başarı öyküsü yazdığını dinliyoruz: “Teklif edilen bedel, bir daha yakalayamayacağım kadar yüksekti. Zaten 10 yıl sonra yarı fiyatına satıldı.”

        1994-2001 gibi iki büyük kriz atlatan 43 yıllık bankacı Özyeğin’e “kreditör masasında” karşılaştığı en hüzünlü öyküyü soruyorum. İsim vermeden karşılaştığı tabloyu yansıtıyor: “Alacaklı bankalar masanın bir tarafına dizildik. Karşımızda oturan Türkiye’nin en büyük 5-6 grubundan birinin patronuydu, ağlıyordu. Bankacılık doktorluğa benzer, hasta şirketi tedavi edememişiz; sorumluluk hissettim.”

        Anne tarafı İzmir’in tüccar ailelerinden. Özyeğin 6 yaşında Girit göçmeni dedesinin İzmir’deki manifatura mağazasında 2.5 lira haftalıkla “hanutçuluk” yaparak iş yaşamına atılmış.

        O günlerde bir sinema bileti 25 kuruş...

        ‘BAŞARIMDA EN BÜYÜK ETKEN ROBERT KOLEJ’E GİTMEK’

        Elde ettiği başarıda en büyük etkenin, Robert Kolej’e gitmek olduğunun altını çiziyor. Özyeğin; Tıp Fakültesi’ni birincilikle bitiren ve tek kelime İtalyanca bilmeden gittiği İtalya’da tüberküloz masterini 90 puanla tamamlayan ve yaşamı boyunca bir küçük yazlıktan başka evi olmayan Hükümet Tabibi Cavit Bey’in ve Amerikan Kız Koleji mezunu Dilnihat Hanım’ın çocuğu olarak 1945 yılında İzmir’de doğuyor. Özyeğinİlkokulu’ndaki sıra arkadaşını unutmuyor. Robert’in adını ilk ondan duymuş. Ailesini ikna edip küçük yaşta İstanbul’da yatılılık hayatı başlıyor, Robert yuvası oluyor. “Yatılı lise hayatında edinilen network, üniversite döneminde kıymetlidir” diyen işadamının başına hiç mi talih kuşu konmadı?

        Okuldaki arkadaşları, üniversite eğitimlerini sürdürmek için Amerika’ya gitme telaşındalar. Özyeğin’e de Amerika’da 7-8 mühendislik okulundan kabul gelmiş ama ailesinin yurtdışı eğitimi için yılda 2-3 bin dolar ödeyecek parası yok.

        Karalar bağladığı sırada, Robert’teki matematik hocası Grandy Hobson’un, “Oregon State bir yıllık burs veriyor, deneyebilirsin” sözünü dinliyor ve 17.5 yaşında o güne kadar adını bile duymadığı bu okula giriyor. İş hayatını ise Eczacıbaşı’ndaki randevusuna giderken yarım saat erken yola çıkması belirliyor. Arada kalan zamanda ziyaretine gittiği Çukurova Holding’in kurucusu Mehmet Emin Karamehmet’in yanından iş teklifini kabul ederek çıkıyor.

        Türkiye’ye döndüğü 1973 yılının hemen ertesinde; 29 yaşında Pamukbank Yönetim Kurulu Üyesi oluyor. Hayatındaki bir güzel rastlantı da bu sırada karşısına çıkıyor. O yıllarda Çukurova’da çalışan AÇEV’in kurucusu Ayşen Hanım’la 42 yıllık evliliğin temelini atıyor, çocukları Murat ve Ayşecan aileye katılıyor. Başarısındaki kilit nokta; liderlik yeteneği. Robert’te basketbol takımı ve sınıf başkanlığı ile başladığı liderlik yolculuğu, Amerika’da da sürüyor. Oregon’da birinci sınıftan itibaren hep öğrenci temsilcisi oluyor.

        Üniversiteyi 4 üzerinden 2.7 puanla bitiriyor. Küresel yetenek avcısı Harvard Business School, liderlik özellikleri nedeniyle bu puanla da olsa Özyeğin’i kabul ediyor.

        “Türkiye’nin ilk Harvard mezunu öğrencisi” olarak kayıtlara geçiyor. Özyeğin nasıl anılmak istendiği sorusuna, “Adam gibi adam denmesi yeterli” yanıtını veriyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar