Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (DİSİAD) ev sahipliğinde, 11-13 Mayıs tarihleri arasında TÜRKONFED’in düzenlediği “39. Girişim ve İş Dünyası Konseyİ” toplantısı, son 2 yıldır bölgede yapılan en geniş katılımlı sivil toplum etkinliğiydi.

        Türkiye’nin 80 ilinden 300 kadar işadamının katıldığı toplantıda iki rapor sunuldu.

        Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ile eski Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in açılış konuşmalarını yaptığı “Türkiye’de Rekabetçiliğin Yeni Dinamiği: Kent-Bölge Ekonomisi” panelinde, İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) Başkanı ve Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman, Türkiye’nin doğusunda ve batısına 12 ili odağa alan çalışmayı paylaştı.

        TÜSİAD ve TÜRKONFED Yönetim Kurulu Üyesi Batu Aksoy, “Diyabakır-Şanlıurfa 4.0” adı verilen Singapur modeli “Endüstri Parkı” yatırım projesi hakkında bilgi verdi.

        Türkiye Varlık Fonu ile ilişkilendirilen proje, petrokimya alanında yatırımlar öngörüyor.

        Diyarbakır, Mardin, Şınak illerinden 300 binin üzerinde göç yaşandığına dikkat çeken TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu’nun verdiği istatistik çarpıcıydı.

        TÜİK rakamlarıyla, göç eden bir kişinin kamuya maliyetinin 200 bin lirayı bulduğunu söyleyen Kadooğlu, kamuya maliyetin 18 milyar Euro (72 milyar TL) olduğuna dikkat çekiyor.

        Tüm katılımcıların üzerinde birleştiği konu: Cazibe merkezi ilan edilen 23 ile verilen teşviklerin dünyada benzeri yok. Bu şahane teşviklere 92 milyar TL’lik yatırım başvurusu yapılmış.

        Peki; kamu hangi kaynakla bu yatırımları finanse edecek, güven inşası konut projeleri kadar hızlı ilerleyebilecek mi?

        Keyman’ın vurguladığı “Kent-Bölge” kavramı, “federasyon-özerklik” alerjisini yenecek mi?

        MİMARİ ÜZERİNE YENİ KİMLİK GİYDİRİLİYOR

        “Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı” 2015 yılında; bir yandan UNESCO Dünya Miras Listesi’ne giriyor, öte yandan da tarihinin en acılı günlerini yaşıyordu.

        PKK’nın hendek açarak barikat kurduğu Suriçi’ndeki 22 mahalleden 6’sının yıkımı tamamlandı. 2 mahalle için de yıkım kararı çıktı.

        Suriçi’nden yaklaşık 30 bin kişi göç etti.

        Kırsal kalkınma uzmanı ve yazar Nurcan Baysal’la adım adım Suriçi’ni dolaşıyorum.

        Ayakta duran çok katlı gecekondular yoksulluktan dökülüyor...

        Yıkılan alanlara ise girilemiyor. İmar çalışmalarını ancak mevcut binaların tepesinden görebiliyorsun.

        28 Kasım 2015 günü Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdiği “Dört Ayaklı Minare”nin bulunduğu alan ve civarındaki sokakların önü beton bariyerlerle kapalı.

        Suriçi’ndeki geleneksel mekânlar; Sülüklü ve Hasan Paşa hanları, kafeler ise cıvıl cıvıl...

        Az ötede inşaat perdeleri kalkınca ortaya ne çıkacağını Diyarbakırlı bilmiyor.

        Sürdürülen kentsel dönüşümle Diyarbakır’a tarihinde olmayan yeni bir kimlik giydiriliyor.

        Binlerce yıldır bazalt taşın korunduğu Diyarbakır’da; beyaz badanalı cami, ahşap giydirilmiş tek tip dükkânları görmek bana yetti..

        Bundan 2-3 yıl sonra Diyarbakır’a gelenler, kendilerini başka bir şehirde zannedebilir.

        Bölgenin parlayan yüzü

        “Tarihi Sur Koruma Bandı Gecekondu Dönüşüm Projesi” kapsamında 2010 yılında Büyükşehir Belediyesi ile bakanlık arasında yapılan protokolle başlatılan plan hayli ilerlemiş.

        Nüfusu 1 milyon 600 bini geçen Diyarbakır’ın bilinmeyen yüzü terör değil, moderniteye geçişi aslında.

        Diyarbakır’da son 10-15 yılda büyük bir kentleşme hareketi ortaya çıkmış.

        Doğu’nun Paris’i yakıştırmasını anımsatan bu gelişme, hayatın ileriye doğru aktığını da gösteriyor.

        Güneydoğu’da çimento fabrikaları bulunan Limak Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, bölgede inşaat sektörüyle ilgili gelişmeleri sorduğumda, “2015-2016 yılında gerileyen çimento talebi bu yılın ilk 3 ayında yüzde 15 arttı” diyor.

        Diyarbakır’da trajikomik olaylara da rastlıyorum.

        Caddeleri süsleyen kırmızıya yakın pembe ve sarı renkli lalelerin, çimenin yeşili ile birleşince Kürt renklerini çağrıştırdığı düşünülmüş.

        Tam da bu algı ortaya çıktığında, sarı laleler yaprak dökmeye başlamış!..

        Referandum kampanyası süresince caddelere asılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Türk bayrağı afişleri de kaldırılamamış.

        Valilik “Bu belediyenin işi”, kayyuma geçen belediye ise “Ben yapamam, valilik talimat versin” diyor.

        Renkleri solana ya da rüzgârdan yırtılana kadar o afişlere dokunulamayacak gibi.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar