Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Bizden alışveriş yapanlar ayda en az 100 lira tasarruf sağlar…”

        1404 TL’lik asgari ücretle bir ay geçinen milyonlarca insan için çok önemli olan bu cümle, yüksek indirim (hard discount) marketi A101 CEO’su Erhan Bostan’a ait.

        Medyada sık görünmeyen Bostan, grup ve iş yapma modelleri hakkındaki bilgileri güncellememe fırsat veriyor.

        1959 yılında Aydın Örme’nin temellerini atan Turgut Aydın, 2008 yılında Aziz Zapsu, Bank Asya ve Hayat Holding’in kurduğu A101’i, 2009 yılında bünyesine katarken, aynı yıl ev tekstili zinciri English Home’u da satın almıştı.

        Memorial hastanelerinin de sahibi olan Aydın Ailesi; A101’de azınlık hisselerini satın alarak ortaklık payını yüzde 80’e kadar çıkardı. Hisse satışlarına kapıyı kapadı!.. Vestel’den Aydın Gurubu’na transfer olan Bostan, Satın Alma Genel Müdürü Cem Altaş’ın da katıldığı sohbetimizde, asıl olarak A101’in “büyük datasını” paylaşıyor:

        2017’DE 4 BİN KİŞİYİ İŞE ALACAK

        Türkiye’nin 81 ili, 870 ilçesinde toplam 6 bin 700 mağazaları bulunuyor. Bahçesaray’dan, Kiğı’ya, Türkiye’nin her yerinde varlar. 51 ilde tabelası olan tek ulusal mağaza olduklarını vurguluyor.

        100 haneden 96’sı bir kere de olsa müşterileri olmuş. 2017 yılında, 700 yeni mağaza açacaklar, yüzde 44’ü kadın olmak üzere 4 bin kişiyi işe alacaklar. Toplam 35 bin olan çalışanla, Türkiye’nin en çok istihdam sağlayan şirketi olduklarını iddia ediyorlar. Kendilerini “lojistik şirketi” olarak tanımlıyorlar ve bu yüzden de açılan tüm mağazalar kiralık.

        2016 yılında 11 milyar TL ciro gerçekleştirdiler. Bu yıl hedef 13 milyar TL. Mağazalar günde toplam 2.5 milyon fiş kesiyor. Yüzde 62’si kadın olan müşterileri, ayda ortalama 19 kez mağazaya gidiyor. Her bir müşteri ayda ortalama 500 TL’lik alışveriş yapıyor. Kredi kartı kullananların oranı yüzde 30’un üzerine çıkmıyor.

        Eğitim seviyelerine göre müşteri gruplarında kategorik yığılma yok: Yüksek eğitimli yüzde 25, orta eğitimli yüzde 38, düşük eğitimli olanların oranı yüzde 37.

        Asıl uçurum eğitimle, satın alma gücü arasında ortaya çıkıyor. Zira A101 müşterilerinin yalnızca yüzde 8’i yüksek gelir grubundan. Yoksulların oranı yüzde 34’e, en yoksulların oranı ise yüzde 38’e çıkıyor.

        Bu tablonun doğal sonucu olarak en çok ciroyu Hakkâri mağazası yapıyor.

        ‘Televizyon satışında 2’nciyiz’

        Bostan “Satacağımız ürüne kadınlar karar veriyor. Ürün satmaya çalışmıyoruz, talep edilen ürüne müşteriyi çekiyoruz” diyor. Bostan, A101’in yalnızca gıda ve temel ihtiyaç marketi değil; aynı zamanda nalbur, elektronikçi, tuhafiyeci olduğunu da belirtiyor. Örneğin Türkiye’de en çok TV satışı yapan 2’nci mağaza olduklarını söylüyor. Lüks markaları da belirli aralıklarla çeşitleri arasına katıyorlar. Kimi ürünlerde tüm marketlerin toplamından daha çok satış yapıyorlarmış.

        Yine de ucuzu, gurmesi, ekspresi, toptanı dahil; zincir marketlerin, perakende pazarından aldığı pay yüzde 20’ler civarında seyrediyor. Bostan’ın “Bütün maliyeti tüketici öder” sözü, yüksek indirim sisteminin sırrını ortaya çıkarıyor.

        Kasada beklemek istemeyen, “O sabun buraya gelecek” diyen; her gün raflarda binlerce çeşit bulunmasını talep eden, “az ilerideki” mağazaya gitmeye üşenen müşteri; satın aldığı ürüne yüzde 15-20 fazladan ödeme yapıyor. Şüpheniz olmasın.

        Sabit mağaza masrafları kimden çıkıyor sanıyorsunuz?!

        İzmirli hesabını biliyor Diyarbakır ‘markacı’

        “Yoksulluk” ile “eğitim” birleşince ortaya bilinçli tüketici çıkıyor. Özel market markalarının (private label) en çok satıldığı il İzmir, en az satıldığı il ise Diyarbakır. Özel markalı ürünler ile üretici firmaların ünlü markalarının içerikleri arasında fark bulunmuyor.

        Bu iddia, diş macunu, diş fırçası, deterjan, süt, peynir, kuruyemiş, çocuk bezine kadar yüzlerce çeşidi kapsıyor. Satılan ürünlerin yüzde 50’si özel market markalarından oluşuyor. Dünyada da “özel markaların” en çok gelir düzeyi yüksek ülkelerde yaygın olduğunu söyleyen Bostan, buna Almanya’yı örnek gösteriyor. Özel markalı ürün ambalajına, üreticinin adının yazılmasını zorunlu kılan bir yasal düzenleme yapılmış. Mevcut durumda ambalajların üzerinde, üretim yeri, işletme numarasıyla yer alıyordu. Tüketici gıda güvenliğine, siyasi kampanyalardan daha duyarlıymış. Palm yağına karşı yürütülen kampanya nedeniyle, kendi markası fındık ezmesi çıkarmış. Formülü de kendileri vermiş: Biraz zeytinyağı, biraz da hindistan cevizi içeren reçete, eşdeğer ürünlere göre pahalıya mal olmuş. Evde yapılan yoğurtların tüketiminde artış olunca da “yoğurtluk süt” ve “yoğut mayası” ürünleri çıkarmışlar.Ama tutmamış.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar