Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kasım genel seçiminde yaşadığı oy kaybıyla MHP içinde başlayan iç hesaplaşma, referandum sürecinde alevleniyor.

        2001 yılından beri saflarında yer alan Meral Akşener’in genel başkanlık yolunu, Eylül 2016’da partiden ihraç ederek kesen MHP, son olarak da Anayasa referandumunda “Hayır” kampanyası yürüten 3’ü milletvekili, 4 önde gelen partiliyle ipleri kopardı. MHP’deki siyasi gelişmeleri tartışmayı bir kenara bırakıp 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle gündemde kalıyoruz...

        Siyaset cephesinde cinsel kimlik üzerinden en acımasız saldırılara uğrayan Akşener’in, kadın gazeteciler davetine katılıyoruz.

        İlk kez kendi ağzından yaşadığı travmatik süreci dinliyoruz: “Masanın üzerine her şeyimi koydum. Siyasetçi kenarında bir şeyler bırakır. Ne dikkatim, ne temkinim, ne korkum var” diye söze başlayan Akşener, iç döküyor: “Buraya evrilmek o kadar zor ki... 25 yıldır siyasetteyim; kimse 40 yaşımda kocamı aldattığım iftirası atmadı, 60 yaşımda söyleniyor. Ayıptır. Yüksek İslam Enstitüsü mezunu bir ağabey... A Kanal’da ‘Bir kadına yakışmayacak hareketlerin olduğu kaseti var’ denildi. İğrençlikte sınır yok. 150 kişiye dava açtım. Türkiye’de bu konuda ilk davayı ben açtım. Hâkime hanım, beraat verdi. Artık bu lafı her kadına söyleyebilirler...”

        Akşener, babasının amcası komitacı Hasan Tahsin Argun’dan girip, merkez sağ siyasetçi ve dindar kesimlerle tanışıklığından çıkıyor.

        Öğrencilik yıllarında Ülkü Ocakları’nda yer alsa da “ağabeyli, korunaklı” bir çevrede yaşadığını vurguluyor.

        ‘İNSANA DELİ ÖFKE GELİYOR’

        Cinsel kimliğine saldırıyla karşılaştığında, ailesindeki kızlarla dertleşiyor.

        İlk tepkisini, “Masanın altına gireyim, örtüyü de çekeyim, oradan hiç çıkmayayım istedim. Yorgun, bitkin oluyorsunuz” diye tanımlıyor.

        Mahkeme sürecinde değişen ruh hali dökülüyor ağzından: “İnsana deli öfke geliyor; elinize kim geçse kuşbaşı yapasınız geliyor. Dövüşmeye başlayınca kadın hikâyeleri gelmeye başladı. İş benden çıktı. Ağzını, burnunu çarpıtarak iftira atanlara mücadele bayrağını açtım. Çok kadın aradı, ‘Devam ettir’ diye... Oğlum, eşim, ailem arkamda durdu.”

        O günlerde Bahçeli’nin kendisine ulaşan şu sözleri, bardağı taşıran son damla oluyor: “Üzülmesin, kafasına takmasın. Kasetlerle ilgili bedel ödedik, bir arkadaşımızı daha feda etmeyeceğiz.”

        ‘DEMOKRASİDEN YANA İLK TWEET’İ GÖKÇEK, SONRAKİNİ BEN ATTIM’

        Henüz partisini bulamadığını söylediği merkez sağ kanada ilişkin tahlil yapıyor: “AK Parti, sağın tüm renklerini çatısı altına aldı. Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Süleyman Soylu, Tuğrul Türkeş orada. Bir tek ben kaldım. 15 Temmuz’dan sonra bana linç kampanyası başlatıldı. Kalkışma gecesi, demokrasiden yana ilk tweet’i Melih Gökçek attı, sonra ben. Başbakan benden sonra... Gece saat 12’ye çeyrek kala Ülke TV, kalkışmanın başbakanı olduğumu söyledi. Hangi ara bu bilgiye ulaştılar? Komplo teorisi olarak bakarsam; o saatte Cumhurbaşkanı gökyüzünde, Başbakan Kastamonu’da tünellerde. Danışmanlar, sözcüler ya önemli bir ismi ya da meseleyi örtbas etmek için bu iddiayı ortaya attılar. Rekabet duygusuyla ‘Bu darbeden bir şey olmaz, şu arada bu hatunu yok edelim’ dedilerse, mesele yok. Öbür türlüyse önemli bir soru...”

        ‘HAYIR UZLAŞI ÇIKARIR’

        Akşener 1980 darbe anayasası, 2010 Anayasa değişikliği referandumunda da “Hayır” oyu için mücadele vermiş.

        16 Nisan’da sandıktan hayır çıkması durumunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milletle zıtlaşmayacağı, toplumsal uzlaşı zemini sağlayacağı tahminini dile getiriyor. Siyasetin referandum sonucundan nasıl etkileneceği sorusunu, Rumeli diliyle “Du bakimmm” diye yanıtlıyor. AK Parti ve MHP ideolojisi aynı tabandan oy istemeye devam ettiği sürece, Ankara’da sürprizler bitmez.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar