Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜNYADA oldukça yaygın olmasına rağmen Türkiye’de bir elin parmaklarını geçmez sağlık, yenilenme ve arınma konseptli otellerin sayısı.

        Oysa hayatımızın ne kadar içinde değil mi SPA, wellness, wellbeing, detoks gibi kelimeler...

        Ne yazık ki 3-5 havluyu rulo yapıp yanına iki taş, bir mum ve bir de sahte orkide koyunca SPA, birkaç bakım aletine sahip olunca ‘wellness’ / ‘wellbeing salonu’, katı meyve sıkacağından geçirdiği sebze sularını pet şişeye koyunca detoks merkezi zannediyor işletmelerin pek çoğu kendini.

        SPA, Latince’den gelen “Salus per aquam” yani ‘sudan gelen şifa’ anlamında. Diğerleri ise İngilizce’den geliyor, hepsinde ana fikir arınarak kendini sağlıklı ve iyi hissetmek.

        Dediğim gibi bizim ülkede çok tercih edilmese de bu tip tesislerde tatil yapmak son yıllarda dünyanın yükselen trendlerinden.

        Su, çamur aroma terapileri, masajlar, şifalı bitkiler, güzellik, bakım, beslenme kürleriyle toksinlerden arınma, yoga ve nefes gibi egzersizlerle dingin ruha kavuşma bu tatillerin prensipleri.

        Stresten arınma, kilo verme ve bağımlılıklardan tedavisi gibi hizmetleri sunanlar bile var aralarında.

        LÜKS VAR AMA...

        Azerilerin lükse ve ihtişama olan meraklarını bilirdim. Ancak bunu başkentleri Bakü’ye 250 km mesafedeki Gabala’da açılan Chenot Palace Health & Wellness Hotel’i görünce daha iyi anladım.

        Onlar da bu konudaki iddialarını dünyaya duyurma niyetindeler..

        Tabiri caizse kaşane gibi bir sağlık oteli açmışlar doğa harikası Nohur Gölü’nün kenarına. Göl kenarındaki konumuyla Avrupa’daki benzerlerini anımsatıyor.

        Ancak Avrupa’dakilere göre burada misliyle şaşaa var.

        Ne yazık ki tesisin duvarlarında Henri Matisse tabloları, yataklarında Garnier Thiebaut nevresimleri, sofralarında Bernardaud takımları, butiğinde Loro Piana ve Brunello Cucinelli gibi lüks markalar bulunmasına rağmen aynı yüksek hedefler terapi, bakım, kür ve arınma gibi konularda yeterince sağlanamamış. Bunu henüz çok yeni bir tesis olmasına veriyor ve kısa sürede de bu sorunun üstesinden geleceklerine inanıyorum.

        ‘Otağın çirkli mi?’

        EN önemlisi vize! Azerbaycan vizesi 10 ABD doları karşılığında ülkeye girerken alınıyor. Katı kuralları olan ABD ya da Şengen vizeleriyle uğraşmak zorunda kalmıyorsunuz.

        Gerçi arada “Otağın çirkli mi? (Odanız kirli mi?) ya da “Seherde hıyar mı yedin?” (Sabah salatalık mı yediniz?) gibi bizleri tebessüm ettiren cümlelerle karşılaşıyor olsak da Azeri Türkçesi sayesinde dil problemi de tıpkı vize gibi kolayca halledilmiş oluyor.

        Bir de televizyon kanalları var ki dizi tutkunlarının tercihini resmen Azerbaycan’dan yana kullanmalarına sebep olabilir. Çünkü hemen hemen tüm Türk kanallarının yayınları mevcut burada.

        Akılda kalanlar

        - ANKARA’DA düzenlenen IBATECH lezzet teknolojileri fuarında yerli çikolatacıların tamamen gümüş ve altın kaplayarak ürettiği organik çikolata ve drajeler…

        - ST. Pulcherie Fransız Lisesi öğrencilerinin Cacharel için tasarladığı eşarp ve kravat yarışmasının ödül töreni gecesinde Barış İçin Müzik Vakfı öğrencilerinin verdiği Handel ve Çaykovski resitalleri…

        - KOKTEYL kültürüne kaliteli bir anlayış getirmeyi amaçlayan World Class Türkiye’nin dördüncüsünü düzenlediği ‘Türkiye’nin En Yaratıcı Barmeni’ yarışmasının final akşamına ev sahipliği yapan Frankie İstanbul’un zengin ceviche mönüsü…

        - HAYVAN sahibi olmak isteyenlerin satın almak yerine, hayvan bakım merkezlerinden sahiplenmelerini amaçlayan HAYTAP, Çevre ve Sokak Hayvanları Derneği ile Anatolia Hayvan Hastanesi’nin katkılarıyla Lucca Bebek’te açılan Aslı Aybars ile Murat Esibatır’ın ‘Yuva Beklerken’ adlı fotoğraf sergisi…

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar