Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        WASHINGTON odaklı global trendleri izlemeye anlamaya çalışan yazarlar kendilerini sıkça komplo teorilerinin dünyasında bulurlar. Bu, bizlerin hayatının neredeyse kaçınılmaz bir parçası haline gelmiştir.

        Komplo teorilerini tartışmasız kabul etmek de baştan silip atmak da insanı büyük hatalara sürükleyebilir. Hiçbir komplo teorisi baştan aşağıya doğru değildir, ama bu onların daima yanlış olduğunu da göstermez, hatta bazıları tamamen abartılı, hayal ürünü olsalar da onların bile içlerinde gerçekler yatabilir.

        Bizlerin yazar olarak işimiz, doğru olanı yanlış olandan ayıklarken katiyen önyargılı davranmadan mümkün olduğunca karmaşık ilişkiler içinden gerçeği yakalamaya çalışmaktır. Bu süreçlere girilince yılların tecrübeleri, yıllardır oluşmuş kaynaklarla karşılıklı güven duygusu, burnu iyi koku almaya eğitilmiş olmak ve detaylar içinden haber olabileceği yakalama becerisi gibi özelliklere sahip olmak yazara bir avantaj sağlayabilir.

        Ama bunlar bile doğrunun bulunacağına dair bir güvence vermez, çünkü özellikle global güç merkezlerinde ilişkiler daima karmaşık ve bir esrar perdesi altındadır. Siz istediğiniz kadar dikkatli olun, tecrübelerinize güvenin, sonunda yanlış olma ihtimaliniz de hep vardır. Ama bir haberin kokusunu aldıktan sonra, tecrübeleriniz size “Burada bir olay var” dedirtiyorsa, burnunuza artık keskin kokular geliyorsa bir aşamadan sonra “Acaba yanlış mı yapıyorum” demeyi bırakıp yakaladığınız gelişmeyi komplo teorisi unsurlarından mümkün olduğunca temizleyip yazmanın zamanı gelmiştir.

        Ben bugün bu aşamaya gelmiş durumdayım. Yanlış yapıyor olmaktan gayet tabii ki korkuyorum, ama yanlış olduğumu da zannetmiyorum. Çünkü yıllardır Amerika’da edindiğim tecrübe birikimleri ve birikmiş bilgilerim bana burnuma gelmekte olan kokuların doğru olduğunu söylüyor. Ben Amerika’nın IŞİD’i Ortadoğu bölgesine kalıcı sürdürülebilir bir düzen getirmek için kullandığını düşünüyorum.

        Üstelik bunu uzun zamandır planlamaktaydı ve bu nedenle ne İslam Devleti’nin yükselişi ve ilan edilen hilafet ne de baş kesmeler Amerika için sürpriz değildi.

        İngiltere-Amerika geleneğinin Ortadoğu’ya bakışında her tür uçtaki örgütü bizzat kendileri kurup sonra da bunları bölgede kendi çıkarları için kullanma yaklaşımları vardır. Özellikle İngiltere’nin bugün bölgede terör estiren tüm örgütlerin ilk başta kuruluşlarını bizzat yapmış olduğu artık biliniyor.

        Amerika da daha az tanıdığı bölgede, İngiltere’yi örnek alarak “böl ve yönet” politikalarına girdi bir süredir.

        Amerika’daki egemen güçler de Ortadoğu bölgesine sürdürülebilir ve yenilenebilir kalıcı bir düzen ve istikrar getirmeden global kapitalizmin arzu edilen düzeyde verimli çalışamayacağını gördüler.

        Bölgede devamlı olarak Amerika’nın müdahalesine gerek duymayan bir düzen getirmek için bölgedeki tüm güçleri, tüm tarafları “istikrar”a inandırmak gerekiyordu.

        Çoğu birbirine karşıt ve dahası düşman olan tüm güçleri ortak paydada buluşturup artık istikrarın zamanının geldiğine inandırmak lazımdı.

        Öyle bir unsur bulunmalıydı ki Sünniler, Şiiler, İran, Mısır, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar onun tehlike olduğuna aynı anda ikna olup buna karşı mücadele edilmesi gerektiğinde anlaşmalıydılar.

        Ancak bir düşman yaratılırsa bölgede artık yapılabilir ve sürdürülebilir düzenin oluşturulması gerektiği üzerine anlaşma oluşturulabilirdi.

        IŞİD her tarafı tehdit ederek, sınırlarını tanımayarak herkesi, her tarafı aynı anda tedirgin etti. Ve bölgede yavaş yavaş bu tehdide karşı bazı koalisyonlar oluşturulmasına artık sıcak bakılıyor. Bir araya kesin gelemeyeceği düşünülenler artık IŞİD’e karşı bir araya gelebiliyorlar.

        Bölgede kalıcı ve yenilenebilir bir yeni düzenin temeli atılmaya başlandı. Bu Amerika’nın egemen güçlerinin uzun zamandır istedikleri ve Obama’dan bekledikleri gelişme. Evet Amerika IŞİD’i baştan beri kullanarak bölgede yeni ve kalıcı düzeni oluşturmaya girişti.

        Son sızdırılan bilgilere göre Amerikan yönetimi 5 yıldır IŞİD’den haberdarmış ve istihbarat örgütlerinin takibindeymiş. Son 1 yıldır her gün başkana sunulan istihbarat raporlarının bir numaralı maddesini IŞİD oluşturuyormuş. Yani IŞİD’in yükşelişi 5 yıldır kontrol altındaymış ve olan biten hiçbir şey aslında sürpriz değil.

        Başkan Obama son olarak geçen akşam “60 Minutes” adlı prestijli bir TV programında “İstihbarat örgütleri IŞİD konusunda hata yaptılar ve tehlikeyi göremediler” diye bir cümle kurdu. Aslında ortada bir hata filan yok. Başkan ulusal istihbaratın başındaki James Clapper’ın IŞİD konusunda hatalı değerlendirme yaptığını söylüyor, ama bunun artık kokuları çıkmaya başlayan IŞİD kullanılarak düzen kurma politikasını kamufle etmek için kurgulanmış bir yaklaşım olduğunu görmek gerekiyor. Çünkü ortada yapılmış olan bir hata olmadığı gibi hatanın olması için bir neden de yoktu. IŞİD yıllardır Amerika’nın kontrolündeydi ve Amerika sonunda ellerini temizlemeye çalıştığı Ortadoğu’da lokal konsensüsle oluşacak sürdürülebilir bir kalıcı düzeni oluşturmaya başladı.

        Şu anda tüm Amerika yeraltından doğalgaz borularıyla döşeniyor. Ve çok yakında Amerika enerjide kendi kendine yetmekle kalmayacak ayrıca dünyanın en büyük enerji ihracatçısı konumuna da geçecek. Yani anlayacağınız bölgemizde kalıcı ve sürdürülebilir düzen bu defa sağlanırsa Amerika gerçekten bölgeden elini çekip kendi çıkarları açısından çok daha önemi olan Çin ve Rusya gibi bölgelere konsantre olup global egemenlerin aksamadan işleyen global sistem arayışına cevap verebilecek.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar