Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BÖLGEMİZDE uzun bir tarih maratonunun son 400 metre koşusu başlamış gibi görünüyor. Birçok dengenin değiştiği, sınırların yeniden çizildiği, yeni bir düzenin oluşmasına az kaldığı gibi bir durum var. Anlayacağınız çok büyük bir değişim sürecindeyiz.

        “Ne oldu, ne olacak” konusunu konuşmak için ulusal güvenlik konularında uzman yazar arkadaşlarıma bir çağrı yaptım. Washington’da Beyaz Saray’a çok yakın Farragut North’taki her zamanki yerimizde tekrar toplandık. Ve Türkiye’nin adının çokça geçtiği, Türkiye’nin hayati ulusal güvenlik sorunlarının masaya yatırıldığı müthiş bir beyin fırtınası yaptık.

        Özetle şunlar konuşuldu:

        1916 yılında bölgedeki hâkim güçler olan İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti sonrasını planlamak için Sykes-Picot haritasını çizdirdiler.

        Hâkim global güçlerin çıkarlarına uygun masa başında çizilen bu sınırlar, bugünün Ortadoğu’sunun sorunlu coğrafyasını doğurdu.

        Bu harita resmen çöl toprağı üzerine çizgi çizmek gibiydi. Toprağa çizilen çizgi, ufak bir rüzgârda yok olur. Bu coğrafyada da uzun süredir bir kum fırtınası yaşanıyor. Çizilen o çizgiler çoktan yok oldu. Sykes-Picot haritası fiilen yırtılıp atıldı.

        Yerine yeni bir haritanın çizilmesi de şu anda mümkün görünmüyor. Ona sıra sonra gelecek.

        Çünkü şu anda konuşlanan çeşitli güçlerin yarın ne yapacakları belli değil. Her güç gündelik çıkarlarına göre kararlar veriyor, ittifaklar kuruyor.

        Örneğin, Amerika şu anda YPG ile ittifak içinde, DEAŞ’tan sonra ise ne olacağı henüz belli değil.

        Rusya Türkiye’yle işbirliği içinde çalışsa da YPG’nin önünü açacak işler de yapabiliyor.

        Düşme aşamasında bulunan Esad rejimi, Rusya’nın müdahalesiyle bu süreçten güçlü çıktı. Ancak Suriye’nin eski sınırları içinde tekrardan bütün olması ihtimali görünmüyor. Esad ülkesinden daha çok kendisini düşündüğünden bu da onun çok umurunda değil.

        Kürtler ise kuzeyde fiilen oluşturdukları hâkimiyet bölgesini kalıcı kılmak için mücadele ediyor. Afrin’in ne olacağı ise henüz meçhul.

        İdlib’de ise Rusya ve Amerika ortak biçimde Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) ortadan kaldırılması kararını aldı. Ondan sonra İdlib’in ne olacağı ise şu anda meçhul.

        Türkiye, Suriye’deki kendi hâkimiyet bölgesinde hayatı normale döndürmek için elinden geleni yapıyor; yani sanki o bölgeye yerleşiyor gibi bir görünüm var. İdlib’e yapılacak büyük operasyon öncesinde HTŞ ile bağı olmayan nüfusun Türkiye hâkimiyetindeki bölgeye geçtiği biliniyor.

        Her güç, kendi hâkimiyet bölgesini elinde tutmak istiyor. Bu yüzden fiilen yırtılan Sykes-Picot haritasının yerine yeni bir harita çizmek şu anda mümkün değil. Sadece filli hâkimiyet alanlarını belirten geçici bir harita çizilebilir.

        Bölgeye normallik getirebilmek için “çatışmaların dondurulması” (frozen conflict) çaresinden başka çare şu anda görünmüyor.

        HER AN PATLAYABİLİR

        Bölgede çatışmalar şu an için dondurulabilir, ama büyük bir mezhep ve etnik savaşın her an çıkması ihtimali de var.

        Bu yüzden biz uzman gazetecilerin Türkiye’ye tavsiyesi, Türkiye’nin ulusal güvenlik çıkarları doğrultusunda özellikle bölgeye yönelik dış politikasını yeniden ele alıp düzenlemesidir. Eğer bu düzenleme yapılacaksa Türkiye yeni politikasında mezhebe ve etnisiteye dayalı unsurlar bulundurmaktan kendi ulusal güvenliği için kaçınmalıdır.

        Türkiye’nin esas meselesi önümüzdeki dönemde ulusal güvenliğini, çıkarlarını öne çıkararak kendisini korumak olmalıdır.

        Çünkü hem Suriye rejimi hem de YPG, Türklerle kavgalı. Suriye şu anda Münbiç’ten Afrin’e kendi hâkimiyet alanından geçen bir bağlantıyı YPG için açtı bile. Türkiye’nin şu anda kuzeyde elinde bulundurduğu hâkimiyet bölgesi ve Afrin bu nedenle çok büyük problemlere gebe. Amerika’yla halen var olan tüm olumsuz hava ve Rusya’nın bir müttefik olarak ABD’nin yerini doldurmasına güvenilemeyeceği için, Türkiye yeni harita çizilme aşamasına gelindiğinde sadece kendi ulusal güvenliğini, çıkarlarını korumak için gitmelidir o masaya.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar