Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Evet sarsak, beceriksiz ve hatta aptal bile olabilirim, ama aynı zamanda ciddi bir adamımım da.

        Sarsaklık, beceriksizlik ve aptallık varken üstüne bir de ciddiyet katma ihtiyacı eklenince ortaya katastrofi çıkabiliyor.

        Köşede bugün gördüğünüz resim bunun delilidir.

        Bu resmi görenler hemen şu üç alternatifi düşüneceklerdir:

        1- Rana sonunda sana iyi bir sağ kroşe çakmış olmalı, zaten hak etmiştin bunu.

        2- Sokaklarda sabahlara kadar tuhaf insanlarla sürtüp duruyorsun; bunun olması sürpriz değil.

        3- Sen gerçekten sarsak, salak ve beceriksizsin, kendin hakkında söylediklerinde haklısın.

        Doğru cevap (1) numara değil. Evet Rana, her an çakabilir bana, nitekim çalkıyor da ama o arkasında delil bırakmayı prensip itibarıyla sevmeyen kadınlardandır. Genellikle sağ böbreğime ya da karın boşluğuma veya biraz daha aşağılara çakıyor, yani izi yok onların.

        (2) numara da değil! Gerçekten sokaklarda son derece tehlikeli insanlar arasında mecburen sürtüp duruyorum ama onlar beni yaralamaya karar vermiş olsalardı sonucun bu kadarla kalmayacağından emin olabilirsiniz. O tipleri görseydiniz ne demek istediğimi anlardınız. Hemen hepsi deli ve esrarkeş, üstelik saldırganlar da. Öldürmek veya ağır yaralamak onlar için bir eğlenceli vakit geçirme yolu. Yani onlar bana zarar vermek isteselerdi burnumdaki yaranın bu kadarla kalmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim; onun yerine bu fotoğrafta artık burunsuz olan, burnunu başkalarına ganimet olarak kaptırmış olan bir insan göreceğinizi tahmin ediyorum.

        (1) ve (2) numara olmayınca ortaya maalesef (3) kalıyor yani ben sarsak, salak ve bereceriksiz bir adamım, üstelik ciddiyim de.

        Washington’da ciddiyet katsayım daha da artıyor. En az benim kadar ciddi olan insanlarla birlikte oluyorum. Onlarla konuşuyor, toplantılara katılıyorum...

        Sonolarak o güne kadar hiç gitmediğim, ilk kez kapısından gireceğim bir devlet kuruluşunda bazı önemli ve ciddi insanlarla randevum vardı.

        Ciddi insanlar arasında olduğumda “onlardan bile daha ciddi olmak” gibi bir iddiam var benim.

        Biraz vaktim vardı, “Washington ciddiyeti”ni benden ve belki de tüm insanlık âleminden bile daha fazla bilip uygulayan Sedat Ergin’in yolundan gitmeye çalıştım ve Brooks Brothers dükkânından kıyafet ve kravat seçtim kendime.

        Sedat burada olduğunda, bu ve buna benzer dükkânlardan giyinir ve Washington sokaklarında bir anayasa mahkemesi kıdemli üyesi edasıyla dolaşırdı. Akşam gitar çalmaya giderken bile kıyafetini çıkarmaz ve çaldığı ortamda dinleyenleri olağanüstü rahatsız da ederdi görünümüyle.

        Onun kadar ciddi olma iddiam tabii ki yok çünkü bu seviyeye ulaşabilmek bence bir fani açısından imkânsız, ama onun kadar olmasa bile ciddi bir görüntüm galiba oldu ve toplantının yapılacağı devlet dairesine gittim.

        Karşılama alanının ucunda bir oda vardı, kapısı yoktu ve açık oda cebi gibi düzenlenmişti. Masanın etrafında aralarında kadınların da bulunduğu 5 görevli oturmuş bazı raporlara bakıyorlardı. Ciddi işime geçmek için odaya doğru yürüdüm ve masaya yaklaşmaya başladım.

        Odadakiler konuşuyorlardı ama hiç sesleri gelmiyordu bunun bana bir ipucu vermesi tabii ki gerekiyordu, ama dedim ya salağım ben, bu ipucunu alamadım.

        Oturanlardan birkaçı beni görünce ayaklandılar ben de onları fazla ayakta tutmamak için adımlarımı hızlandırdım. Tam masaya varacakken yürümem aniden durmak zorunda kaldı.

        Odanın oluştuğu cep ile büyük oda arasında dünyanın en temiz, en lekesiz ve “dikkat tehlike” işaretsiz kalın camı varmış.

        Şunu bilin ki burnunuzu bu kadar şiddetle kalın cama çarptığınızda hem canınız olağanüstü yanıyor hem de absürt, manasız miktarda kan fışkırıyor.

        İnsanların tertemiz, tek bir lekesiz tutmak için bu kadar gayret gösterdikleri camın üstü kırmızı renge dönüşmeye başladı. Ben de ciddiyetimi, saygınlığımı korumak için burnumdan kan fışkırırken bile odadakilere gülümsemeye, konuşmaya çalışıyordum.

        Odadaki kadınlar bu kazaya oldukça güldüler de, galiba sinirleri bozulmuştu.

        Sonuçta ben Sedat’ın benimle çok övüneceği ciddiyetteki kravatımı haddinden fazla kanlandığı için atmak zorunda kaldım. Sonra da masanın başındakiler bana acıyarak bakarken camı da hademelerden aldığım bezle temizledim, kurallara uyayım diye camı yine eskisi gibi tamamen lekesiz hale getirdim ve bu neredeyse bir saatimi aldı.

        İçerdekiler büyük ihtimalle bana acıdıkları için konuştuklarını bana sonradan özetlediler de çektiğim acılar boşuna olmadı.

        KUZEY SURİYE VE TÜRKİYE

        Amerikan yönetimindeki bölgemizle ilgili birimler, en uzun ve en yoğun mesai yapılan birimler arasında olmalılar. Bir taraftan bölgeye yönelik Kongre’nin de talep ettiği türde bir kapsamlı strateji çıkarılmak için çalışılırken bir de gündelik gelişmeler son derece yoğun. Birimlerin uzun vadeli stratejilerinde DEAŞ ve El Kaide’ye karşı aynı zamanda ve etkin mücadele edilmesi tek değişmeyen faktör. Amerika, PYD dışındaki Suriye muhalefetinin içine El Kaide militanlarının da sızdığını ve Rakka bunlarla işbirliği içinde alınırsa uzun vadede DEAŞ oradan kovulsa bile yerini El Kaide’nin alması ihtimalinin olduğunu söyleyerek Suriyeli Kürt gruplarla hareket üzerine strateji oluşturuyor. Türkiye tabii ki bu Kürt grupları PKK ile bağlantılı olduğu için buna izin vermek istemiyor. Durumu daha hassas yapan gelişme Amerikan güçlerinin işbirliği içinde olduğu Kürt grupları korumak için sınıra yakın konuşlanmış olması. Washington ayrıca Türkiye’nin 16 Mayıs Beyaz Saray görüşmesinden önce bu gruba karşı operasyona gireceğini düşünüyor. İşte bunun da Türkiye ile Amerika’yı bölgede karşı karşıya getirme ihtimali olması meseleyi çok daha kritikleştiriyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar