Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Amerika-Türkiye arasında çok uçtuğum için son bilgisayar yasağının beni üzeceğini sananlar doğrusu beni hiç tanımıyorlar. Aslında ben çalışmaktan pek hoşlanmam, çalışmamı engelleyen her durumu da sonuna kadar sevgiyle kucaklarım.

        Yolculukta bilgisayar kullanamayacak olmam, çoğunlukla başarısız biçimde içimde baskı atında tutmaya çalıştığım Oblomov tarafım için bulunmayacak bir fırsattır.

        Bilgisayar olmaması, yazı yazmak veya okumak gibi ciddi kararlar vermek zorunlulu- ğundan kurtuluştur. Ayrıca sinirlerimin düzelmesine de yardımcı olacak, buna eminim.

        Zira birkaçı dışında hangi yazarı okursam okuyayım sinirleniyorum. Uçuştaki saat farkı nedeniyle yeni basılan gazeteyi gördüğümde, gönderdiğim haberi yine basmadığı için Selçuk’a da sinirlenmeyeceğim ve sakin bir uçuş yaşayacağım.

        Ayrıca karımın bana ulaşamamasına neden olacak bir aletin eksilmesinin de üzülecek yanı pek yok. Bu açıdan baktığımda, “Cep telefonunu da yasağa neden almadılar?” diye üzüldüğüm bile söylenebilir. Karım, haberim olmadan vücudumun bir yerine GPS mi yerleştirdi acaba? Çünkü havalimanının duty free bölümüne geçer geçmez bana siparişlerini e-postayla yolluyor.

        Karım ve arkadaşları keyiflerine düşkünler. Verdikleri siparişlerin hepsini aldığımda, Amerika’ya girişte “uluslararası keyif ürünleri kaçakçılığı”ndan içeriye alınma tehlikesiyaşıyorum. ABD’de hapse girme ve hapiste 250 kiloluk bir adamın eşi olmaya mecbur kalma ihtimaline rağmen karımdan daha çok korktuğum için siparişleri her defasında alıyorum.

        Artık bilgisayar olmayacağından bir de cep telefonumu şarj etmeyi unuttum mu kurtuldum demektir.

        *

        Siz de rastlamışsınızdır, bu hayatta kendileri sürekli çalışmazlarsa hayatın sonunun geleceğine inanan tipler var. Bir dakika otursalar hemen bilgisayar ve telefonlar çıkıyor ortaya ve büyük ciddiyetle çalışıyorlar. Sanırsınız ki teorik fiziğe bir katkıları olacak.

        Kafaları daima teoriyle, formüllerle o kadar dolu ki her fırsatta çözemedikleri o formüle geri dönüp çalışıyorlar. Hepsi sanki birer Einstein ve “her şeyin teorisi” formülünü çözecek kadar ciddiler. Ama bunların çoğu ya bankacı ya borsa oyuncusu ya da şirketinin mallarını pazarlamak için Amerika’ya giden insanlar. En azından benim uçakta gördüğüm bu.

        Şimdi düşünün, kendimi “upgrade” ettirmişim ve “business class”ın keyfini çıkaracağım. 12 saat kadar hayat hakkında hiçbir karar almadan, ciddi hiçbir şey yapmadan sadece tüketeceğim ve seyredeceğim, plan bu.

        UÇAĞA İŞ GETİRENLER ARTIK BUNU YAPAMAYACAKSA, NELER YAPABİLİRLER!

        Ama bir süre sonra yanınıza sanki şirketin genel kurulu varmış gibi giyinmiş bir kişi gelir ve yerine oturur oturmaz da bilgisayarını açıp çalışmaya başlar. Sanki biraz çalışmasa hayatın sonu gelecek gibidir. Siz viskinizi yudumlarken o sağlıklı yaşamayı sürdürür. Tembellik yapma keyfinizi berbat eder.

        Genelde hayatı zindan eden ve her türlü keyfe karşıymış gibi yaşayan bu tipler bundan sonra uçakta çalışamayacak diye çok memnunum.

        *

        Buraya kadar anlattıklarım, uçuşta bilgisayar yasağının güzel yanlarıydı, ama tabii ki berbat yönleri de var. Biraz önce bahsettiğim türde insanlar artık çalışamayacaklarından sizinle konuşabilir, işlerinin aslında ne kadar heyecanlı olduğunu filan anlatabilir ve sizden takdir gelmesini talep edebilirler. Hatta çocuklarının fotoğrafını filan gösterip onları sevimli bulduğunuzu söylemenizi bile isteyebilirler.

        Bu genel sorun, bir de benim özel sorunum olacak. Ben daha önce bir defa Selçuk Tepeli’ye, “Amerika’ya birlikte uçalım” demiştim. Ama bu, uçuşlarda bilgisayar yasağının gelmesinden önceydi. Şimdi bu yasağın başlamasıyla birlikte Selçuk’un yolculukta konuşma ihtimali doğdu. Bu dehşet verici bir şey.

        Selçuk Tepeli’nin uçak teknolojisindeki termodinamik sorunları ve bunların çözümü ile Spinoza’da yaratılış sorunsalı da dahil olmak üzere her konuda fikri vardır ve işin kötüsü bu fikirlerini başkalarına da anlatır.

        Okuyabilse susacak; çünkü durmadan okumak zorunda, zira anlatacak bu kadar şeyi başka türlü bulması imkânsız. Son yasakla beliren bu tehdide dayanabilmem için dört duble viskinin yeteceğini düşünüyorum, bakalım göreceğiz.

        *

        Bazı insanlar, çocuklarını da business class’ta uçuruyor. Bu kendi başına bir problem değil, ama o çocuk sizin yanınıza oturduğunda problem olabiliyor.

        Bir defasında komedyenin biri, “Bir çocuğun suratı size her şeyi anlatır; özellikle de suratın ağız bölümü yapar bunu” demişti. (Yeri gelmişken şunu da söylemeliyim; ben Selçuk Tepeli’nin çocukluğunu gerçekten merak etmeye başladım.)

        Yasaktan önce yanınızda oturan çocuklar bilgisayarlarıyla ilgilenirdi, şimdi sizinle konuşacaklar ve hayatın anlamı üzerine veya “Amca sen neden kadınların bacaklarına bakıp duruyorsun?” gibi sorular soracaklar.

        *

        Bir de yasak öncesinde yanınıza oturan çok güzel kadının bilgisayarından sizin yazınızı okumaya başladığını görüp daha sonra, “New York’ta bu akşam nerede yemek yiyelim?”e kadar varabilecek sohbetler de olabiliyordu. Artık bu da olmayacak. Şimdi düşündüm de ABD’nin getirdiği bu yasak son derece faşist ve karşı çıkılması gereken bir yasak....

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar