Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ziraat Bankası sponsorluğu prensipte tamam. Kenan Evren Lisesi harcamasının iadesi konusu yeniden görüşülüyor. Ataşehir arazisi için Emlak Konut ile anlaşılabilir.

        Fenerbahçe, Aziz Yıldırım’ın berbat ötesi futbol yönetimi; 3 Temmuz etkisi ve 3 Temmuz sonrası dönem Aykut Kocaman sezonu rekor bonservis harcamaları ile ekonomik çıkmaza girdi. Üstüne Vitor Pereira-Terraneo dönemi bonservis bonkörlüğü de gelince; futboldan kar eden tek futbol kulübü; FFP (Finansal Fair-Play) kıskacına takıldı. Üstelik bedelli sermaye artırımından gelen yaklaşık 100 milyon lirayı da faiz yükünden kurtulmak yerine yine harcadılar. Şimdiye kadar yazdıklarımız tespit. Gelelim kesin bilgilere.

        F.Bahçe FFP konusunda UEFA ile 4 yıllık anlaşma yaptı. Bunun ilk yılında (Pereira-Terraneo dönemi) seneyi 30 milyon Euro zarar ile kapatma taahhüdü yerine getirildi. Anlaşmanın 2. yılı bu sezonu kapsıyordu ve 20 milyon Euro zararla atlatılması gerekiyordu ki UEFA, F.Bahçe’nin taahhüdünü yerine getirdiğini açıkladı. Seneye yılın 10 milyon Euro zararla kapatılması gerekiyor. Son yıl ise (2018-19 sezonu) ‘break even’ denilen başa baş seviyeye getirme taahhüdü var. İşte F.Bahçe’yi zorlayacak 2 yıl bu 2 yıl. Çünkü kulübün en büyük gücü olan taraftar artık kulüpten soğudu. Açıkça Aziz Yıldırım’dan bıktı. Onun bu “her şeyi ben bilirim” havasından rahatsız oldu. Seneye tribün gelirlerinden eskisi kadar gelir gelmeyeceğini de en iyi başkan biliyor.

        Şimdi de sıra kulislerde çok konuşulan duyumları aktarmaya geldi:

        Aziz Yıldırım maddi çıkmazla ilgili kara kara düşünürken ağustos ayında tam 5.5 yılın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Bu görüşmede FETÖ ile mücadele kadar F.Bahçe’nin karşısına çıkarılan bürokrasideki engeller de konuşuldu. F.Bahçe tarafı, Kenan Evren Lisesi ile ilgili haklı şikayetlerini bizzat Cumhurbaşkanı’na iletti. Dediler ki “Biz Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığımız tüm anlaşma şartlarını yerine getirdik. Ama MEB bize okul arazisinin yerini vermiyor. Biz de bu okulun arazinin yerini alabilmek için 60 milyon lira harcadık. Bari onu geri verin diyoruz ama sonuç alamıyoruz…” MEB ise harcanılan paranın 60 milyon lira değil 18 milyon lira olduğu iddiasındaydı.

        F.Bahçe Başkanı ve yönetimi Cumhurbaşkanı ile ikinci görüşmesini ise mart ayındaki futbol zirvesinin ardından gerçekleştirdi.

        Hem Ankara hem de futbol kulislerindeki kaynaklarımdan edindiğim bilgilere göre tüm bu görüşmelerin ardından ortaya şu sonuçlar çıktı:

        1. Yeni sezonda Ziraat Bankası ve F.Bahçe; 5 yıllığına 50 milyon TL’lik sponsorluk konusunda prensip anlaşmasına vardı.

        2. Kenan Evren Lisesi arazisi F.Bahçe’ye geçmeyecekse bunun karşılığında bir miktar (F.Bahçe’nin istediği 60 milyon lira ama bu kadar verilmeyecek) ücretin ödenmesi konusunda şikayetler iletildi, konu değerlendiriliyor.

        3. Ataşehir’deki salonun arkasındaki boş arazinin de Emlak Konut ile G.Saray’ın RivaFlorya’da yaptığı anlaşma benzeri bir anlaşmanın hayata geçirilebileceği de bir başka senaryo.

        Yani F.Bahçe yaklaşık 5.5 yılın ardından uzak kaldığı Ankara siyasi koridorlarına yaklaşmasının karşılığını; kendisini FFP kıskacından kurtaracak 3 yeni anlaşma ile alabilir. Bu 3 ihtimalin kaçı hayata geçecek şu an kimse net bilmiyor. Ama bu konuda daha önce de yazılar yazmış biri olarak söylüyorum ki Kenan Evren Lisesi arazisi F.Bahçe’ye verilmeli. Yok verilmeyecekse F.Bahçe orası için yaptığı harcamaların adil karşılığını almalı.

        Vay sen misin G.Saray’ı yenen!

        Fenerbahçe derbi kazandı ya. G.Saray’ı derbide yendi ya... Hemen mahalle takımı oluverdi. Ben de dahil bütün yazarlar F.Bahçe’nin hakikaten futbol namına bir şey oynamadığını, sahada en ufak bir güzellik sergilemediğini yazdık da söyledik de. Ama yine ben de dahil bazılarımız hiç olmazsa savunmada başarılı olduklarını, derbi oynama kabiliyetlerinin olduğunu da vurguladık. Ama heyhat Galatasaraylı medya bir iç saha derbi mağlubiyetini daha küçültme yoluna gitti. F.Bahçe anında tu kaka ilan ediliverdi. Elbette G.Saray’ı ağır eleştiren; gidişatın çok kötü olduğunu belirten Galatasaraylı yazarlar da oldu ama maalesef Türk spor basınını küçülten “Fener varsa kötüdür...” mottosu yine ortaya çıktı. Bu zihniyeti değiştirmeden eski şaşalı günlerimize kavuşamayacağımızı anlamalıyız. “FENERBAHÇE derbide GALATASARAY’ı hem de EVİNDE YENDİ” diyemeden, bunu içselleştirmeden, bunu ana görüş olarak sunmadan safi kötü futbolu eleştirmeye devam edersek bugünlerimizi de ararız.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar