Telaş ve değişim

Göztepe’de kadro kurma telaşı anlaşılan başkanı da olumsuz etkiledi. Kurumsallığa inanan, bugüne kadar olması gerektiği gibi davranan başkan gitti yerine tüm yetkileri kendisinde toplayan bilindik bir başkan geldi.

Süper Lig’le yeniden tanışmış takım için böylesi bir başlangıcı hata ve rahatsızlık olarak görüyor, her zaman takdir ettiğim sayın başkanın değişen bakış açısını gelecek adına üzüntüyle, biraz da endişe ile karşılıyorum.

Bu tür yalpalamalar gösteriyor ki, farklı kıldığımız Göztepe de diğer takımlar gibi kurumsallık anlamında kayda değer bir adım atamamış.

Şampiyonluk sonrasında ortaya çıkan gerçekle baş başa kalmak hazırlığı olmayan her kulüp için zordur. Bu durumu anlayışla karşılıyoruz... Ancak yaşanan süreci telaşa dönüştürmemek gerekir.

Takım kurmak gerçekten zor iştir. Birikimin, buna yönelik portföyün, inandığın ve güvendiğin kişiler yok ise, hocan da etliye sütlüye pek karışmıyorsa ve de yaptığın temaslar istediğin gibi sonuçlanmıyorsa ne oluyoruz paniği başlar. Ana tehlike budur.

“Denize düşen yılana sarılır” örneğinden hareketle, Ali olmadı bari Veli olsun hatasına düşersin.

Böylelikle zincir yanlış halkayla başlar.

Buca gerçeği unutulmamalı

Süper Lig’e çıktıkları sene tarihi para harcamış, benzer telaşla rekor sayıda oyuncu almış ve ne yazık ki paraşütsüz düşmüşlerdi.

Yapılan transferlere ve konuşulan adaylara baktığımızda iyi olanlar da var, raf ömrünü tamamlayanlar da... Alalım, bu sene bizi götürsün yeter düşüncesi habistir, kulübü yer bitirir. Özetle Göztepe ne istediğini bilen, bunda ısrarcı olan, telaşsız, kararlı bir süreç geçirmelidir.

Aldığı iki maçlık cezanın acısı şimdi çıkacak ve her yönden maliyetli olacaktır. Büyüklere karşı sahne alacağı iki maçta en etkili motivasyonundan yoksun kalacak, ciddi bir dezavantaj yaşayacaktır.

Yenilen hurmalar tırmalayacaktır...