Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MELATONİN, insan beyninde hipofiz bezinden salgılanan, vücudun uyku ritmindeki düzeni sağlayan bir hormon. Bu hormon sadece insanlarda değil, memeli tüm canlıların beyninde salgılanabiliyor. Aslında bu hormon sessiz sedasız tüm hayatımızın biyoritmini ve yaşamı düzenliyor.

        DRAKULA HORMONU: MELATONİN

        Tüm canlı organizmalarda yaşam süresi boyunca biyolojik ve hormonal bir ritim var. Bu ritim genel olarak bozulmaz. Biyo (sirkadiyen) ritim adını verdiğimiz birçok olay, yani gece uykunun gelmesi, aylık menstrasyon düzeni, hamileliğin süresi, yaşlanma, hatta ölümün kendisi bir düzen içindedir. Ama bu biyolojik ritim içinde insanın günlük enerjisini, aktivasyonunu, hatta ruhsal durumunu etkileyen en önemli biyoritim, uykudur.

        Uyku hormonu melatonin salgısı, hava karardıktan sonra artmaya başlar, gece yarısından sonra en yüksek düzeye çıkar, bu nedenle “Drakula hormonu” ismiyle anılır.

        Melatonin hormonunu ilk kez 1958 yılında Lerner keşfetti. Hipofizden elde ettiği bu hormonun cilt rengini açması nedeniyle bu maddeye, Latince siyah anlamına gelen “melas” ve iş anlamına gelen “tosos” kelimelerini birleştirerek “melatonin” adını verdi.

        Melatonin hormonunun ana maddesi triptofan. Bu madde önce serotonine dönüşüyor. Serotonin, yani mutluluk ve enerji hormonu da hava kararınca melatonine dönüşür.

        UYKUYA DALMANIN FİZYOLOJİSİ

        Yapılan çalışmalar melatonin hormonu salgısının gözdeki ışığa duyarlı (fotoreseptör) hücrelerle doğrudan ilişkili olduğu, gözdeki retina hücreleri ile hipofiz arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor.

        Beyinde bulunan ve vücuttaki tüm hormonların orkestra şefi olan hipofiz bezi, melatonin salgılandığı ana merkez. Akşam hava karardıktan sonra, gözdeki fotoreseptörlerden mesaj gelir ve saat 19.00-20.00 civarında melatonin salgısı artmaya başlar, gece 02.00-04.00 arasında en yüksek noktasına ulaşır, sabah gün ışığının artmasıyla salgısı azalır.

        Uyku hormonu melatonin hormonunun ana maddesi triptofan. Bu madde önce serotonine dönüşüyor. Serotonin, yani mutluluk ve enerji hormonu, sonradan melatonine dönüşüyor.

        Melatonin hormon salgısı kışın uzun gecelerde daha fazla, yazın daha az salgılanır. Bu hormonun salgısı, hayatın ileriki yıllarında yaşla beraber azalmaya başlar.

        MELATONİN, İŞTAHI VE RUHSAL DURUMU DENGELİYOR

        Melatonin hormon salgısı ile iştah arasında doğrusal bir ilişki var. Melatonin salımının uzaması daha fazla uyku ve fazla gıda alımına sebep olmakta. Işık tedavisiyle melatonin salım süresi kısaltılarak iştahı tersine çevirmek mümkün.

        Yapılan bir çalışmada, bir plazada işyerinin bir katına içinde şekerlemeler ve çikolatalar olan otomatlar konuluyor. Önce bir ay süreyle bu kat loş bir ışıkla aydınlatılıyor, daha sonra bir ay aydınlatma gün ışığına eşdeğer bir düzeye getiriliyor. Çalışmada loş ışıkta melatonin salgısının arttığı, çikolata ve şekerleme tüketiminin çok daha fazla olduğu, gün ışığına yakın ortamda tatlı tüketiminin azaldığı görülüyor.

        Yine çalışmalar melatonin salgısı ile depresyon arasında önemli bir ilişki olduğunu gösteriyor. Kışın gündüzlerin kısalıp gecelerin uzamasıyla melatoninin vücutta yapımı daha erken saatlerde başlıyor, uzun gece boyunca yüksek kalıyor. Bu biyoritmi etkiliyor. Biyoritmin bozulmasının insanlarda mevsimsel depresyonu artırdığını söyleyen birçok araştırma var.

        Aynı şekilde uzun kış mevsiminin olduğu İsveç, Norveç gibi kuzey ülkelerinde depresyon oranının yüksek olması buna bağlanıyor. Bu konuda araştırma yapan Prasco isimli bir bilimadamı, ışık tedavisinin mevsimsel özellikli duygu durum bozukluklarında ilaç tedavisi kadar etkili olduğunu kanıtladı.

        MELATONİN YAŞLANMAYI YAVAŞLATIYOR

        Melatoninin, kalp-damar sistemini koruyucu bir etkisi olduğu, uzun süre uykusuz kalan melatonin salgısı azalmış insanlarda kalp krizi ve inme ataklarının daha yüksek olduğu uzun yıllardan beri bilinmekte. Yine melatonin vücudun savunma sistemini güçlendiren, antioksidan etkisi olan bir hormon. Birçok hastalıkta melatonin salgısının artırılmasının tedaviyi daha etkin hale getirdiği bilinmekte.

        Son yapılan çalışmalar, melatonin ile yaşlanma arasında doğrudan bir ilişki olduğunu, melatonin salgısının azaldığı uzun yıllar uykusuzluk çeken hastalarda yaşlanmanın daha hızlı olduğu, iyi uyku uyuyanlarda, oksijenlenmenin yeterli olduğu kişilerde yaşlanmanın daha yavaş olduğu bildirilmiştir.

        NE YAPMALI?

        * Melatonin hormonunu azaltan etkenlerden uzak durun.

        Stres, alkol, sigara, fazla kahve ve çay tüketimini sınırlayın, bilgisayar başında uzun süre geçirmeyin. Işık, ses, yatmadan önce karnın tok olması gibi faktörler melatoninin azalmasına neden olur. Depresyon ilaçları, uyku ilaçları ve beta blokerler de melatonin salgılanmasını yavaşlatır. Dikkat edin.

        * İyi ve kaliteli uyku için karanlık ortam sağlayın.

        Uyurken ışığın söndürülmesi, odanın karanlık olması gerekir. TV’yi kapamak yetmez, fişlerin de çıkarılması gerekir. Ayrıca perdelerin kalın ve ışığı yansıtmayacak koyu renkte olmasına dikkat edilmeli.

        * Uykusuzlukta ya da uzun uçak yolculuklarında melatonin kullanmak yararlı olabilir.

        Uykusuzluk durumunda uyumadan 30-60 dakika önce melatonin alımının uykuya dalma süresini kısalttığı ve uyku süresini uzatabildiği yönünde araştırmalar var. Son olarak, uzun uçuşlarda melatoninin jet-lag etkisini % 50 oranda azalttığını gösteren çalışmalar mevcut. Uzun uçuşlarda yanınıza melatonin alın.

        **********

        Sağlık Bakanlığı’ndan ilaç sahteciliği konusunda mektup

        GEÇEN hafta yayınlanan “Diyabet Tedavisinde Bir Sahtecilik Örneği ve 3 Bakanlığa Soru” yazımla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Sayın Selami Güder’den bir mektup aldım. Mektubu bazı ilaç isimlerini kapatarak değiştirmeden yayınlıyorum.

        “19 Mayıs 2018 tarihli ‘Diyabet Tedavisinde Bir Sahtecilik Örneği ve 3 Bakanlığa Soru’ başlıklı yazınızda ‘Sağlık Bakanlığı ruhsatı olmayan bir ürünün diyabet gibi 10 milyon hastayı ilgilendiren bir hastalığı yüzde 96 iyileştirme vaadiyle boy boy ilan verip hastaları kandırmasını nasıl engellemeyi düşünüyorsunuz?’ sorusuna yer verilmiştir.

        Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’muzun yaptığı incelemeye göre yazıda işaret edilen ürünle aynı formda ve aynı sağlık beyanıyla internetten satışı yapılan bir başka benzer ürün hakkında ve bu ürünle ilgili kurumumuzca işlem yapılmış; yaklaşık 10 internet sitesine erişim engellenmiştir.

        Kozmetik Denetim Daire Başkanlığı’mız tarafından konu ile ilgili inceleme başlatılmıştır. Söz konusu internet siteleri kapatılacak, internet sitesi sahipleri hakkında adli ve idari işlemler başlatılacaktır.”

        OLAYIN BOYUTU SANILDIĞINDAN

        BÜYÜK Mektupta devamla diyor ki: “Kurumumuzca 2017 yılında sağlık beyanıyla satış ve tanıtım yapan 3 bin 552 internet sitesine erişim tamamen engellenmiştir. 3 bin 372 internet sitesi ise reklamların aldatıcı ve yanıltıcı olması nedeniyle Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na bildirilmiştir. Ayrıca konu hakkında çeşitli internet sitelerine, kişi ve firmalara toplam 1.220.000 TL idari para cezası uygulanmış, cumhuriyet başsavcılıklarına toplam 98 adet suç duyurusunda bulunulmuştur.”

        Sağlık Bakanlığı’na konuyla ilgili olarak duyarlılığı nedeniyle teşekkür ediyorum. Ülkemizde bu konu artık halk sağlığını tehdit eder bir boyuta ulaştı. Bakanlığın bu yazısında bu şekilde çalışan 3 binin üzerinde siteye erişimin engellendiğini öğrendim. Doğrusu konunun bu kadar yaygın, geniş kapsamlı ve organize olduğunu ben de bilmiyordum.

        HALKIN VE HASTANIN SAĞLIĞI KORUNMALI

        Sağlık Bakanlığı’nın aldığı önlemlere rağmen bu sitelerin sayılarının sürekli artmasının bir tek mantıklı izahı olabilir: Alınan önlemler etkili ve caydırıcı değil. Bu mektubu aldıktan sonra kısa bir araştırmayla bu sitelerin şekil değiştirerek halen faaliyette olduğunu görmek mümkün.

        Tekrar vurgulamak istiyorum; bitkisel tamamlayıcı ürünlere karşı değilim. İçtiğimiz çay ya da kahve de bir bitkisel tamamlayıcı ürün. Örneğin, içtiğimiz bir adaçayı alınıp da adaçayı olarak satılırsa burada bir sorun yok.

        Ancak bu çay için Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan “Adaçayıdır” diye ruhsat alınıp sonra da devletin verdiği bu ruhsatı kullanarak “Kanseri tedavi eden, diyabeti iyileştiren ilaç” olarak lanse edip sahte internet sitelerinden satış yapılırsa bu insan sağlığıyla oynamak, hastaları kandırmak, suiistimal etmek anlamına gelir.

        Benim bildiğim kadarıyla bu konuları takip etmek, devletin hangi kurumu bunlara ruhsat verdiyse o kurumun öncelikli görevidir. Bu nedenle konuyla ilgili bitkisel ürünlere ruhsat veren makam olarak Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkililerinden gelecek açıklamayı çok önemsiyorum.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar