Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsülin hormonu, vücudun en önemli hormonlarından biridir. Pankreastaki beta hücreleri tarafından üretilir. Görevi, kandaki şeker düzeyini ve organizmanın enerji sistemini kontrol etmek.

        Tip 1 diyabet, genellikle çocukluk çağında başlayan diyabetin çok özel bir formu. Bu çocukların vücutlarında insülin hormonu yok, bu nedenle yaşamları insüline bağlı. İnsülinsiz bir yaşam birkaç haftayla sınırlı.

        Diyabetli çocuk 4-5 kez kan şekerini ölçmek, yine günde 4-5 kez insülin enjeksiyonu olmak zorunda. Tip 1 diyabetli çocuklar bu problemleri çok sorun etmiyorlar, ama asıl başka problem var ki bunlar çok önemli ve bu konuda sorunlarını duyuramıyorlar, anlatamıyorlar.

        1- ÇOCUKLARIN TEDAVİYE UYUMU İÇİN ‘DİYABET EĞİTİM KAMPI’ GEREKLİ

        Tip 1 diyabet, gürültülü başlayan bir hastalık. Anne, birden çocuğunun çok halsiz ve bitkin olduğunu, çok su içtiğini ve sürekli idrara çıktığı- nı, uyuklama eğiliminde olduğunu ve zayıfladığını fark eder. Çocuğun hastanede kan şekerinin yüksek olduğu bulunur, yatırılıp serum ve insülin tedavisiyle kan şekerleri düşürülür, 1 hafta sonra annenin elinde birkaç insülin iğnesi, kan şeker ölçümü ve bir yemek listesiyle eve gönderilir.

        Artık anne için daha zor günler başlamıştır. Her öğün kan şekerini ölçerek, bulduğu değere göre insülini ayarlayacak ve iğnesini yapacak, diyeti, egzersizi, listeye göre planlayacaktır.

        Tip 1 diyabet, nadir görülen bir hastalık. Çocuk okulda, yakın çevrede neden sadece kendisinin insülin iğnesi olmak zorunda olduğunu, neden istediği her şeyi yiyemediğini sormaya başlar, giderek daha içe kapanıp depresif olur.

        Aile içinde birçok güçlükler yaşanır; zira her gün küçük bir çocuğa hem de günde 4-5 iğne yapmak, kan şeker değerine göre insülin dozunu ayarlamak, özel diyabetik yemekler yapmak, egzersizi planlamak hep aileye düşer.

        DİYABETİN KONTROLÜNDE ÇOK ÖNEMLİ

        Gelişmiş ülkelerde yeni konsept, çocuğun ve ailenin diyabet eğitimininve uyumunun hastanede değil, eğitim kampı içinde sağlanması. Diyabet eğitim kampında, çocuk sabah uyanıyor, kendisi gibi 60-70 çocukla birlikte kan şekerini ölçüyor, beraber insülini yapıyorlar, birlikte aynı yemekleri yiyorlar, sonra topluca eğitim derslerine giriyorlar, yürüyorlar ve eğleniyorlar. Kısa bir süre içinde özgüvenleri geliyor, kan şekerleri düşüyor, insülin dozları azalıyor.

        Ülkemizde diyabet alanında iki köklü kurum. Türkiye Diyabet Vakfı ve Türk Diyabet Cemiyeti her yaz diyabet eğitim kampları düzenler.

        Buraya gelen çocuklar çok şanslıdır, hem diyabet ekibiyle, doktor, hemşire ve diyetisyenle 1 hafta birlikte yaşar, eğitim görür, hem de diyabetle yaşama uyum sağlar, hayata döner, daha mutlu olur.

        Çalışmalar, diyabet kampına giren çocukların HbA1c’lerinin düştüğünü, günlük insülin dozlarının yarı yarıya azaldığını ve organ hasarlarının üç kat daha az görüldüğünü gösteriyor. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde kamplar tedavinin bir parçası ve devlet destek veriyor. Ancak ülkemizde diyabetli çocuk eğitim kampları yok ve bu kamplardan yararlanmak için birçok kişinin yeteri kadar maddi olanağı da yok.

        Gelişmiş tüm ülkelerde diyabet kamplarını devlet ödüyor. Tip 1 diyabetli çocuklar, eğitim kampları için devlet desteği bekliyor.

        2- DİYABETLİ ÇOCUKLARIN İŞ BULMASI

        Diyabetli gençlerin en önemli ikinci sorunu, iş bulması. Okul sonrası iş başvurularına başladığı zaman önüne camdan duvarların çıktığını görüyor ve genellikle olumsuz yanıt alıyorlar.

        40 yılı aşkın meslek hayatımda gözlemlediğim önemli bir konu var. Okul hayatında Tip 1 diyabetli çocuklar, diyabetli olmayanlara göre çok daha başarılı. Bunun nedeni, küçük yaşlardan itibaren bu gençlerin yaşamlarındaki dengeyi öğrenmeleri. Bu nedenle çok başarılılar ve çok iyi okulları kazanıyorlar.

        Ancak işe girmek için sadece başarı yetmiyor. İş dünyası, işe alırken genellikle diyabetini gizli tutmazsa bu gençlerin önüne set çekiyor.

        Bu gençleri topluma ve çalışma hayatına kazandırmak için yıllar önce TBMM’de yaptığımız yoğun çalışmayla Tip 1 diyabetlilerin engelli statüsüne alınarak kolay iş bulması olanağını sağlamıştık.

        Ancak bir süre sonra bu kararname nedendir bilinmez işlevsiz hale geldi. Diyabetlilerin puanları bilim dışı hesaplarla düşüldü ve gençler iş bulamaz oldu.

        Tip 1 diyabetlilerin, devletten acil destek bekledikleri ikinci belki de en önemli konu bu.

        3- İNSÜLİN POMPALARI VE SÜREKLİ GLİKOZ ÖLÇÜM CİHAZLARINA ULAŞIM

        Diyabetoloji alanında tıp ve teknoloji hızla gelişiyor. 15 yıl önce bu ülkede çocukların bir bölümü insülin bulamaz ve kan şeker ölçüm çubukları alamazken, devlet artık bu olanakları sağladı. Ancak diyabetoloji alanında tıp ve teknoloji hızla gelişiyor. Daha iyi tedavi için insülin infüzyon pompaları kullanılmaya başlandı. Zamanla insülin pompaları geliştirildive yapay pankreasa doğru kayıyor. Devlet diğer alanlarda çok daha pahalı cihazların parasını öderken insülin pompalarının ancak bir bölümünü ödeme kapsamına aldı. Bu da insülin pompası kullanan çocuk ve gençlerin bütçesine ciddi bir yük getiriyor.

        Öte yandan pompa setlerine gücü yetmeyen hastalar cihazı bırakıyor ve binlerce pahalı cihaz sokağa atılıyor.

        Günümüzde artık kan şeker cihazlarının yerini günde otomatik olarak 196 ölçüm yapan sürekli glikoz ölçüm cihazları (CGMS) almaya başladı. Sürekli glikoz ölçüm cihazları, içindeki alarm sistemiyle kan şekerinin ani düşme ve yükselmelerinde diyabetli için çok önemli

        Diyabetlinin gece şekeri düşmesin diye ailesi başında nöbet tutuyor. Bu nedenle hipoglisemi (ani kan şekeri düşmesi) komasını önleyen ya da şekerin aşırı yükselmesini haber veren ve dolayısıyla organ hasarlarının gelişimini engelleyen sürekli glikoz ölçüm cihazları yaşam kurtarıyor. Ama sürekli glikoz ölçüm sistemleri hâlâ geri ödeme kapsamında değil.

        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu olaya el koydu

        Geçen hafta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Dr. Mehmet Müezzinoğlu bu konuyla ilgili davet etti. Müsteşar Yardımcısı Sayın Osman Nacar da toplantıya katıldı. Sayın Müezzinoğlu bu konuda çok duyarlı. Tip 1 diyabetli çocuk ve gençlerin sorunlarını konuşurken bir anısını anlattı. Bir genç kıza Tip 1 diyabet tanısı koyarken çocuğun ve ailesinin üzüntüsünü ve acılarını anlatırken çok duygulandı, gözleri doldu. Bu üç konuyla ilgili sayın müsteşardan bir komisyon oluşturmasını ve hemen çalışmalara başlamasını istedi. Umuyorum ki diyabet kamplarına, iş olanaklarına, insülin pompa ve sürekli glikoz takip sistemlerini almaya olanak sağlanacaktır. Sayın Müezzinoğlu, umarız ki Şeker Bayramı’nda şeker çocuklara müjdeli haberler verir. Buradan sayın bakana, diyabetli çocuk ve gençlere desteği ve özel ilgisi için diyabetliler adına teşekkür etmek istiyorum.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar