Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2 hafta önceki “Otlar diyabette şifa mı?” yazısı çok ilgi çekti. Birçok geri dönüş ve yorum oldu. Her kesimden olumluolumsuz tepkiler aldım ve bu konunun daha açık, daha anlaşılır ve net tartışılmasına ihtiyaç olduğuna inandım.

        DİYABET NASIL TEDAVİ EDİLİR?

        Diyabette, özellikle Tip 2 diyabette ilk ve en önemli tedavi, yaşam şeklinin düzeltilmesi. Doğru ve sağlıklı beslenme ile her güne yayılmış düzenli egzersiz.

        Diyabette yaşam şeklini düzeltmek ve sağlıklı bir çizgiye çekmenin yerini alabilecek hiçbir tedavi yok. Ancak buna rağmen tedavi yeterli olmazsa destek tedavisine geçilir. Burada önemli nokta, hangi tedavinin doğru olduğu.

        Uluslararası kurallar ve güvenlik sisteminde bu çok önemli. Bu kuralları ilaç ve bitkisel destek ürünleri için gözden geçirelim.

        “Otlar diyabette şifa mı?” yazısına gelen geri bildirimlerden en ilginci, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’nın yorum ve eleştirileriydi. Ahmet Hoca eski dostum. Göğüs hastalıkları uzmanı ve kendi alanında çok iyi bir hekim. Ama hoca son yıllarda diyabet ve obeziteye yakın ilgi duymaya başladı.

        Öncelikle belirtmek isterim ki yazıdaki konuşmacı fitoterapi konusunda çalışan bir akademisyen, doktora tezini de fitoterapi konusunda yapmış. Tezinde, otların ve bunlarla yapılan bitkisel destekli tedavilerin diyabette şifa olduğunu söyleyen bir kesimin iddialarının doğru olup olmadığını araştırmış. Konuşmasını bu konuda literatürde bulabildiği araştırma ve çalışmaları değerlendirerek tarafsız yapmış ve sunumu da tarafsız.

        FİTOTERAPİ NEDİR?

        Fitoterapi, bitkilerle tedavi anlamına gelmekte. İlk kez 20. yüzyılın başlarında Fransız Lenclerc’in bu terimi kullandığı söylenir. Günümüzde eczacılık fakültelerinde “farmakognozi” bilimi içinde yer alır. Ama bu bitkiyi, otu doğrudan hastaya ilaç olarak vermek değil, ekstrelerini ayrıştırıp, zararlarını giderip kullanılır hale getirmek anlamındadır.

        Tıpta fitoterapi diye bir uzmanlık alanı yok. Tıp fakültelerinde böyle bir tedavi yöntemi de anlatılmaz. Tıpta ruhsatlı, denetimli, kontrollü ilaç tedavisi anlatılır.

        Üretim kontrolü, denetimi, etken doz ve toksik doz sınırı olmayan ruhsatsız bir ürünü hastaya kullanmak, hele satmak suçtur.

        Bitkilerden ve otlardan karışım ilaç yapanlar kendilerini yeteri kadar ifade edemiyorlar mı? Hayır, ben bu kanaatte değilim. Hemen her gün birden fazla kanalda, internette, medyada otlarla, bitkilerle diyabetin nasıl tedavi edildiğine dair onlarca program yayınlanıyor, hatta bunun için özel kanallar bulunuyor. Kontrol, engel yok.

        Bu programlar ücretli programlar, ayrıca internette sürekli açılan kanallar için büyük bir reklam bütçesi ödeniyor ve bu alanda muazzam paralar dönüyor.

        İddiaların tam aksine bu programlarda ya da kanallarda bir diyabet uzmanı ya da endokrinoloğa söz verilmiyor, bu kanallarda otlarla hastalık tedavisi anlatanların içinde iddianın tam aksine çoğu doktor değil.

        Bugün bitkisel destek ürünleri adı verilen ürünlerin yıllık cirosu milyon dolarlarla ifade ediliyor ve ilaç sanayiinin cirosunu aşmış durumda.

        Reklamda ciddi engel olmayınca halkın çok ciddi suiistimali ortaya çıkıyor. Bitkisel destek ürünleri tanıtımını yapanlar neden tıp kongrelerini değil, medyayı seçiyorlar. Dünyanın her yerinde bilimsel kongrelerde konuşma yapmanın iki kuralı var. Birincisi, konunun uzmanı olmak ve alanında uzun yıllar çalışma yapmak. Bilimsel yayın organlarında çıkmış yazıları ve deneyimi olmak. İkincisi de konuşma yapacağı konuyla ilgili bilimsel araştırma yapmak ve bu çalışmanın seçici kuruldan geçmesi ve bildiri olarak sunulması.

        Bu iki kriteri yerine getirip otlarla diyabeti tedavi ettiğini kanıtlayan bilimsel yayını ve araştırması olan uzmanlara kongrede konuşma verilir. Bugüne kadar televizyonlarda saatlerce konuşup “otonteotorite!” olduğunu belirten bu kişilerden hiçbiri konuşma yapmak için başvurmadı. Çünkü kongrelerde, medyada olduğu gibi bilimsel gerçek dışı sözler söylemek mümkün değil. Soru sorulur, bilimsel kanıt istenir.

        NE YAPMALI?

        - Sağlık Bakanlığı ruhsatı olmayan hiçbir bitkisel karışımı ilaç olarak kullanmayın.

        - Bitkisel destek ürünlerini kullanmadan önce doktorunuza danışın.

        - Asla ilaçlarınızı bırakmayın.

        KKTC CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI’DAN BİLİM İNSANLARINA BÜYÜK JEST

        53. ULUSAL Diyabet Kongresi, Türkiye’nin en büyük tıp kongrelerinden biridir ve bu yıl ilk kez Kıbrıs’ta Girne’de toplandı. 2 bin civarında katılımcının izlediği kongrede, 200’ün üzerinde öğretim üyesi, 5 ayrı salonda eşzamanlı yüzlerce panel, konferans, bildiri sundu.

        Bu kongrede başka bir ilk daha yaşandı. Kongre açılışında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bu büyük bilimsel aktiviteye devlet olarak tam kadroyla katıldı.

        Kongrenin açılış törenine KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Sibel Siber ve Sağlık Bakanı Dr. Faiz Sucuoğlu’yla birlikte geldi ve bir konuşma yaptı.

        Mustafa Akıncı konuşmasında, diyabetin Kıbrıs’ın çok önemli bir sağlık sorunu olduğunu ve bu kongrenin Kıbrıs’ta yapılmasının diyabet açısından farkındalık oluşturacağını vurguladı. KKTC Meclis Başkanı Sibel Siber, Kıbrıs’ın dünyada diyabet prevalansının en yüksek olduğu bölgelerden biri olduğunu, diyabetle mücadelenin ancak devlet düzeyinde alınacak önlemlerle yapılabileceğini; Sağlık Bakanı Faiz Sucuoğlu ise diyabetin kendisiyle birlikte başta kalp hastalıkları olmak üzere birçok kronik hastalığı etkilediğini, bu nedenle diyabeti önleme ve kontrol programlarına öncelik vereceklerini belirtti.

        Kongrenin ikinci günü KKTC Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, kongre katılımcılarına nefis bir klasik müzik konseri verdi, 600 kişilik salon katılımcılarla tamamen doldu, konser dakikalarca ayakta alkışlandı.

        Üçüncü gün Akıncı, kongrede konuşmacı olarak görev alan 200’ün üzerinde yerli ve yabancı bilim insanına, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir resepsiyon verdi. Davetlilerle tek tek ilgilendi. Güzel bir nisan gecesi, sıcak ve dost bir ortamda kaliteli bir müzikle yıllardır özlemini duyduğumuz bir ortamda yemek yedik. Yemek sonunda Kıbrıs’a özgün 2 CD armağan etti.

        Mustafa Akıncı, kongreye katılan tüm bilim insanlarını içten, son derece mütevazı, alçakgönüllü kişiliği, yüksek donanımlı bilgi birikimi ve zekâ yüklü esprileriyle çok etkiledi.

        KKTC Cumhurbaşkanlığı davetinden çıkarken yaşamını insan sağlığına adamış bilim insanlarının değer verilmekten, onore edilmekten ne kadar mutlu oldukları yüzlerinden okunuyordu. Her biri diyabet ve endokrinoloji konusunda uluslararası arenada çok etkili bilim insanları adına; özlemini duyduğumuz bu duyguları yaşattığı için ve bilime verdiği önem nedeniyle Sayın Akıncı’ya teşekkür ediyorum.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar