Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Medyada, televizyonlarda, internette, “Diyabete ameliyatla kesin çözüm” diye birçok reklam dolaşıyor. Televizyonlara hastalar çıkarılıyor, “Şeker hastalığına çözüm bulduk” diye insanlar aldatılıyor, sağlıklarıyla oynanıyor. Bu reklamlara Sağlık Bakanlığı ve tabip odaları engel olamıyor, ne yazık ki birçok insan bu reklamlara kanıp endikasyonsuz ve gereksiz yere ameliyat oluyor, yaşamı kararıyor. Bugün bu olayın canlı bir örneğini anlatacağız.

        AMELİYATTAN SONRA NELER OLDU?

        Birkaç gün önce 50 yaşlarında bir kadın ziyaretime geldi. 12 yıldan beri diyabetli olduğunu, kan şekerinin çok yükseldiğini ve bir türlü kontrol altına alınamadığını söyledi.

        İstanbul’un yeni kuşak iddialı vakıf tıp fakültelerinin birinde diyabet polikliniğinde takip altında. Medya ve internet haberlerinde şeker hastalığının ameliyatla silinip atıldığı haberlerinden çok etkileniyor. Tek amacı bu hastalıktan kurtulmak.

        Diyabet polikliniğinde muayene olduğu asistan, kadına, “Kilon 107 olmuş, diyabetle-insülinle uğraşma, git ameliyat ol, kurtul bu hastalıktan” diyor ve bariatrik cerrahi uzmanına gönderiyor.

        Gittiği uzman, uzun uzun bağırsakların yerini değiştirerek diyabetten nasıl kurtardıklarını anlatıyor. Ve hasta operasyonu kabul ediyor.

        2015 yılının şubat ayında “bariatrik cerrahi” operasyonu oluyor. Ameliyattan sonra kendine geldiğinde sadece bağırsakların yer değişimi değil, midesinin de üçte ikisinin alındığını öğreniyor. Çok üzülüyor.

        Ameliyattan 2-3 gün sonra bulantı ve kusmaları başlıyor, daha sonra bilinç kaybı gelişiyor, kan şekeri 700 mg/dl bulunuyor, “ketoasidoz” komasıyla endokrin servisine naklediliyor.

        Yapılan tetkiklerde Tip 1 diyabet olduğu, vücudunda hiçbir insülin bulunmadığı ortaya çıkıyor, koma tedavisi yapılıyor ve taburcu ediliyor. Ama ameliyattan sonra kan şeker ayarının düzeyi bozuluyor, bir türlü ayarlanamıyor.

        Günde 4 defa insülin kullanıyor, mide ve bağırsaklarının alınan bölgelerinden emilen vitamin eksik olduğu için vitamin hapları ve iğneleri yapılıyor. Bir taraftan gastrik by-pass, bir taraftan da yüksek kan şekeriyle hızla zayıflı- yor, 57 kiloya düşüyor.

        İki yıl içinde sık sık hastaneye yatıp çıkıyor. Geçen ay yine kan şekeri aşırı yükseliyor, hastaneye yatırılıyor ve bir ay hastanede yatıyor. Sonuçta geriye verilen boş bir umutla yapılmış operasyon, kaybedilmiş iç organlar ve daha kötü bir gidişi olan diyabet kalıyor.

        BARİATRİK CERRAHİ TİPLERİ

        Bariatrik cerrahi ameliyatları aynı gibi görünse de farklı tipleri vardır.

        Gastrik bant operasyonunda silikon bir bant midenin üst kısmına yerleştirilir, bu bantla bağlantılı tüpün diğer ucu karın duvarının altında bağlanır. Silikon bant ve rezervuar enjeksiyonla bu bağlantıdan özel sıvıyla birleştirilir. Dolu mide, doygunluk hissi oluşturur, zayıflama etkisi sınırlıdır.

        Tüp mide operasyonunda midenin büyük kısmı kesilip çıkarılır. Bu nedenle yenilen yemekler midede duramaz ve onikiparmak bağırsağına geçer. Emilim hızlanır. Bu operasyonda geri dönülemez bir şekilde mide yapısı bozulur. Sindirim sorunları olur ve midede emilen vitaminler vücutta azalır.

        Gastrik by-pass operasyonunda neredeyse midenin tamamı, onikiparmak bağırsağı devre dışı bırakılır ve incebarsağın yaklaşık 1 metrelik bölümü by-pass edilir ve yiyeceklerin doğrudan incebağırsağa geçmesi sağlanır. Bu operasyonda sindirim sisteminin üst bölümünün anatomisi geriye dönüş olmayacak şekilde bozulur. Yaşam boyu mineral ve vitaminler azalır.

        Roux-en-Y gastrik by-pass, midenin üst ucunda boru kese oluşturulup incebağırsağın birinci bölümü çıkarılarak terse çevrilip alt ucu mideye, üst ucu incebağırsağa alttan yeniden bağlanır. Bu operasyonun dörtte birinde tekrar revizyon gerekebilir. Hastalar yaşam boyu vitamin (özellikle B12 ve D vitamini) demir ve mineral takviyesi kullanmak durumundadır.

        BU AMELİYATLAR NEDEN YÜKSEK RİSKLİ?

        Gastrik bant operasyonlarını bir tarafa bırakırsak bu ameliyatlar vücudun anatomisini ve doğal yapısını bozuyor. Riskleri çok yüksek.

        Mide ve sindirim sistemi, istenildiği zaman çıkarılıp atılacak organlar değil. Sindirim için yaşamsal önemi var, D ve B12 vitamini başta olmak üzere birçok vitamin emilimi için bu organ çok önemli. Tıpta sağlam dokunun çıkarıldığı bir tedavi yöntemi yok.

        Bu tür operasyonlar büyük cerrahi ameliyat kapsamında. Ameliyat sırasında kanama, enfeksiyon, akciğer pıhtı atması, ameliyat yerinde sızıntı gibi komplikasyonlar olabilir. Yine operasyondan sonra bağırsak tıkanmaları, mide kanaması, fıtık gelişebilir. Bu operasyonlarda bazı merkezlerde ölüm oranı % 8-10’lara ulaşıyor. Ama bu ölümler genel olarak fazla yazılıp çizilmiyor, dosyaları kapatılıyor.

        Bariatrik cerrahi operasyonlarında ileri dönem sağlık problemleri de çok önemli.

        Bu operasyonlar henüz yeni olduğu için 20-30 yıl sonraki sonuçları bilinmiyor. Ama bilinen bazı veriler var. Vücudun asit baz dengesi bozuluyor ve asidik yapıya kayıyor, safra taş oluşumu artıyor, ömür boyu vitamin, iğne ve hapları kullanmak gerekiyor ve bir bölüm hastada uzun dönemli durdurulamayan bir kemik erimesi, osteoporoz oluyor.

        İLAÇ REKLAMI YASAK AMELİYAT SERBEST

        Bariatrik cerrahi ameliyatları Türkiye’de boşluklardan yararlanarak kontrolsüz bir ortamda hızla artıp müthiş rant alanı haline dönüşüyor.

        Büyük harcamaların yapıldığı, açık ya da örtülü reklam kampanyalarıyla sürekli desteklenen bu operasyonlarda hedef diyabetli ve obezler. İnsanları etkilemek için sadece reklam değil, hastaların kendisi de kullanılıyor. Gazetelere, televizyonlara bu ameliyatların ne kadar başarılı olduğunu anlatan hastalar, bunlar sürekli bu tür operasyonların başarısından bahsediyor, ama bu ameliyatın yan etkilerinden, ölüm risklerinden kimse söz etmiyor.

        Sonuç olarak toplumda geçtiğimiz dönemlerde obezitenin ve diyabetin iyileştirilmesinin tek yolunun bariatrik cerrahi olduğuna dair yürütülen algı operasyonu başarılı oldu ve şimdi bariatrik cerrahi ameliyatları diğer tüm ameliyatlardan daha fazla yapılıyor. Hastanelerde sürekli yeni merkezler açılıyor, özel muayenehaneler, bariatrik cerrahi merkezlerine dönüştürülüyor.

        Binlerce insan yapılan reklamlardan etkileniyor ve ameliyata koşuyor. İlaç reklamının yasak, ameliyat reklamının serbest olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

        NE YAPMALI?

        Bariatrik cerrahi operasyonları büyük ve riskli ameliyatlardır, karar verirken çok dikkat edin. Etkin dönem ve geç dönem yan etkileri konusunda ayrıntılı bilgi edinin.

        Bu ameliyatları olup vücudunuzun doğal yapısını ve anatomisini bozmadan da iradeyle zayıflamanın mümkün olacağına inancınızı kaybetmeyin.

        Tüp bir mideyle 10-12 kez küçük lokmayla yemek durumuna gelmeden de ameliyatsız sıkı perhiz ve diyetle kilo vermek, diyabeti iyi yönetmek ve insülinden kurtulmak mümkündür.

        Tip 2 diyabetin ilk radikal tedavisi düzenli beslenmeye ek olarak egzersiz tedavisidir. Yürüyün, uzun yürüyüşlerin bariatrik cerrahi kadar olumlu etkisi olacağını unutmayın.

        Bu operasyonların hiç yararı yok mudur? Elbette var. Vücut kitle indeksi 35’in üzerinde obez olup hiçbir tedavinin başarılı olmadığı ve özel bir kurul kararıyla indikasyon verilen hastalarda çok yararlı.

        Diyabeti tedavi ettireceğim diye sağlam organlarınızı aldırarak uzun yıllar sıkıntısını çekmeyin.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar