Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsanların mahremlerini ve ayıplarını araştıranlar, hem topluma hem de kendi şahsiyetlerine zarar vermektedir

        GÜNÜMÜZDE insan ilişkilerini, özellikle siyasi ilişkileri tasavvur edilemeyecek şekilde kötü duruma düşüren, meşru olmayan dinleme cihazları böceklerdir. İnsanları dinlemenin, onların gizliliklerini araştırmanın ne denli günah olduğunu yüce Allah aşağıdaki ayetlerle açıklamaktadır:

        "Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin ayıplarını araştırmayın. Birbirinizin arkasından gıybet etmeyin. Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemeyi ister mi? İşte bakın bundan tiksindiniz. Allah'a saygı duyun. Şüphesiz Allah, tövbeleri kabul eden ve merhamet sahibidir." (Hucurat, 12)

        "Zanda gerçekten bir kırıntı bile yoktur." (Necm, 28)

        "Zannın iyisi ve kötüsü vardır." (Nur, 12)

        1- Mümin insanların zandan çok sakınmaları gerektiğini yüce Allah bu ayetlerde emretmektedir. Çünkü kötü zannın peşinden koşan müminlerin Hz. Peygamber'in hanımına iftirada bulundukları ifade edilmektedir (Nur, 11-16). Hz. Peygamber, "Zandan sakının, çünkü zan, sözün en yalanıdır" (Buhari, Vesaya, 8; Nikâh, 45; Müslim, Birr, 38; Tirmizi, Birr, 56) demektedir. Hz. Peygamber'in tanımına göre zan, yalandan ibarettir. Âlimler, zannı "itham" olarak manalandırmışlardır. Zan, şüphe üzere hüküm vermekten ibarettir. Hz. Peygamber zandan sakınmayı emreden hadisinin devamında, "İnsanların konuşmalarına kulak vermeyin, tecessüs etmeyin" (Buhari, Vesaya, 8) demiştir. Başka bir hadisinde de "Sen insanların gizli saklı kusurlarının peşine takılacak olursan onları bozarsın veya bozulacak noktaya götürürsün" buyurduğu rivayet edilmektedir.

        2- Günümüzün medyası insanların ayıplarını araştırmayı maharet kabul etmektedir. Aslında ayet hem basın ahlakının, hem de sosyal ahlakın temeli, temel kuralı olmalıdır.

        3- Gıybet nedir? Sorunun cevabını bir hadisle verebiliriz: "Hz. Peygamber, 'Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?' diye sorunca ashab, 'Allah ve peygamberi daha iyi bilir' dediler. Hz. Peygamber, 'Gıybet, kardeşinden hoşuna gitmeyecek bir tarzda söz etmendir' dedi. 'Peki benim sözünü ettiğim husus kardeşimde var ise ne olur?' diye sorulunca, 'Eğer söylediğin şey onda var ise onun gıybetini yapmış olursun, eğer onda yoksa iftira etmiş olursun' dedi." (Müslim, Birr, 70)

        İşte bu hadis, gıybetin ne olduğunu tanımlayıp açıklamaktadır. Burada soracağımız diğer bir soru şudur: Yüce Allah neden "ölü kardeşinin etini yeme" benzetmesi yapmıştır? Bize göre bunun iki cevabı vardır:

        a) Bu benzetme tiksinti meydana getirip bu davranıştan insanı caydırmak için yapılmış olabilir. Hucurat 10'da müminleri kardeş ilan ettiğinden dolayı, müminin mümin kardeşinin gıybetini yapması konusunda kardeş eti yemek şeklinde benzetme yapmış ve insanı tiksindirmiştir. Hucurat 7'de insanın doğasına yanlış bir davranışı kötü görme, kerih görme, ondan tiksinme yeteneğini koyduğunu

        ifade etmişti. İşte insanın doğuştan getirdiği bu kötü görme kapasitesini yüce Allah harekete geçirmektedir.

        b) Bir mümin bir mümin kardeşini yüzüne karşı ağır şekilde tenkit ederse onu incitir. Bu incitme haramdır. Ama mümin kardeşi yanında yoksa, onun gıybetini yapması onu incitmez.

        Bu tıpkı ölünün vücuduna açılan yarayı duymaması gibidir. Sen onun gıybetini yaptığında acını duymuyor ve o zaman sen ölü olan kardeşinin etini yemiş oluyorsun.

        Zandan kaçınmanın, ayıpları araştırmanın, gıybet etmek gibi kötü ahlaktan vazgeçmenin yollarından biri, ayetin başındaki iman ve ayetin son kısmında yer alan Allah'a saygı duymak dediğimiz takva duygusunu harekete geçirmektir. Bunları ahlakın temellerine koyduğumuzda, bu çirkin davranışlardan uzaklaşmamız kolaylaşacaktır. Tiksinip kaçınmak, takvanın bir parçası ve manasının içinde yer almaktadır. Yüce Allah'a saygı duyan mümin, O'nun emirlerini de yerine getirecektir.

        Müminler zanna uyar, birbirinin ayıplarını araştırır ve gıybet yaparlarsa, kısaca bu günahları işlerlerse bir çıkış yolu yok mudur?

        Yüce Allah ayetin sonunda tövbeleri kabul edici olduğunu söyleyerek, bu günahları işleyenlere tövbe etmelerini emretmektedir. Tövbe edip Allah'ın merhametine sığınmalarını, bir çıkış kapısı olarak onlara sunmaktadır.

        Netice olarak diyebiliriz ki, Hucurat 11 ve 12. ayetleri, müminlerin kardeşliğini yaralayacak en ufak bir ahlak dışı davranışa müsaade etmemektedir. İman kardeşliğinin duvarından ufak bir taşın koparılmasını bile istememekte ve buna müsaade etmemektedir. Onun için alay etmeyi, ayıplamayı, lakapla çağırmayı, zanna göre hareket etmeyi, ayıpları araştırmayı, gıybeti yasaklar arasına alıyor ve sosyal ahlakın temeline yerleştiriyor. Amaç, iman kardeşliğini ayakta tutmak, onun önemini insanlara kabul ettirmek ve onu her an canlı tutmak için bu ahlak dışı davranışlardan caydırmaktır.

        BAYRAKTAR HOCA yanıtlıyor

        Camilerde sportif faaliyet yapılır mı?

        ■ Camiler namaz kılmanın dışında başka faaliyetler için de kullanılabilir mi? Mesela kültürel ve sportif faaliyetler gibi. E.B.

        Cami bir mabettir. Mabetler, ibadetin dışında öğretim faaliyeti için de kullanılabilir. Peygamber'imiz döneminde camilerin başka fonksiyonları da vardı. Yabancı elçiler kabul edilir, eğitim faaliyetleri yapılırdı. Ama günümüzde artık imkânlar arttı. Bu tür faaliyetleri yapacak farklı mekânlar oluşturuldu. Sportif ve kültürel faaliyetleri yapacak başka yerler olduğu için artık camileri böyle bir iş için kullanmak doğru olmaz.

        Yapılan sevaplar günahları siler mi?

        ■ Hocam, işlediğimiz sevaplar, günahlarımızı giderir mi? Yoksa ne olursa olsun o günahların bedelini ödeyecek miyiz? C.E.

        Hud Suresi'nde yer alan ayette, "İyilikler, kötülükleri giderir" denmektedir. İşte bu ayet iyi I iki erin kötü I ük eri yok edeceğine işaret etmektedir. Eğer bir günah iş iediysek, yan I ış yaptıysak hemen ardından bir iyilik yapmamız gerekiyor. Bu iyiliklerden birincisi tövbe etmektir. Başka yapılacak güzel ameller de kötülükleri giderme gücüne sahiptir.

        İlla cehenneme girilecek mi?

        ■ Meryem Suresi 71. ayette "Sizden cehenneme varmayacak kimse yoktur" deniyor. İnsanlar mutlaka ilk önce cehenneme mi girecekler? H.D.

        İnsanlar cehennemi görecek ama bu cehennemde yanacak anlamına gelmez. İyiler, cehennemi gördükten sonra yanmadan cennete gidecek.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar