Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇTİĞİMİZ 15 Eylül’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “TEOG’un kaldırılması lazım” sözlerinden sonra 19 Eylül’de, bu yıl TEOG olmayacağı kararı açıklandı. Açıklama yapılmasına yapıldı da ortada henüz kesinleşmemiş, üzerinde çalışılan modeller var.

        Hem Başbakan Binali Yıldırım hem de Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın açıklamalarından 8’inci sınıfın sonunda bir sınav olacağını, bu sınavın da “açık uçlu” sorulardan oluşacağını öğrendik. Ancak bu sınava tüm öğrencilerin değil, sadece yüzde 5’lik ya da yüzde 10’luk dilimdeki öğrencilerin katılacağı, diğerlerinin yani yaklaşık 1 milyon öğrencinin de adrese dayalı olarak liselere yerleştirileceği anlaşılıyor.

        Yani ilkokul 1’den itibaren çoktan seçmeli sınavlara alışkın olan öğrencilere hiç denemesi yapılmadan açık uçlu sorulardan oluşacak bir sınav yapılacak. Oysa bu yıl LYS’de yapıldığı gibi cevabı tek kelime olan açık uçlu birkaç soru sorarak, yeni bir sınav sistemine öğretmeni ve öğrenciyi hazırlamak gerekmez mi? Zaten TEOG yapılmış olsaydı bu yıl 3 dersten 2’şer soru açık uçlu olacaktı. Ne öğretmeni ne öğrencisi açık uçlu soruya alışık değilken, çocukların geleceğini belirleyecek bir sınav neden açık uçlu sorulardan oluşuyor? Başka ülkeler buna kademeli geçiyor.

        Sınava sadece yüzde 5 ya da yüzde 10’luk dilimdeki öğrencilerin girmelerine izin verileceği açıklamalarına gelince... Öncelikle bu sınava her isteyen katılabilmeli. Sınırlama getirmek eğitimde sorumlu bir bakanlık eliyle 1.2 milyon öğrencinin “başarılılar” ve “başarısızlar” diye damgalanması anlamına gelmiyor mu? Yüzde 90 ya da 95 içinde kalacak çocuklara “Sen başarısızsın, bu yüzden de bu sınavlara giremeyeceksin” mi diyeceğiz? Yani onları dışlayacağız öyle mi? Eğer eğitimde bir başarısızlıktan söz edilecekse bu damganın vurulacağı en son kişilerin öğrenciler olması gerekmiyor mu?

        Her açıklama veli ve öğrencilerde strese ve soru işaretlerine neden oluyor. 1.2 milyon öğrenciye bu kez başka stres yaşatıyoruz. Birçoğu ders çalışmayı bıraktı, okullarda, evlerde ağlayan çocuklar var.

        Bakın öğretmenler ne diyor:

        “8’inci sınıflarda okullar açıldığından bu yana ders işleyemiyoruz. Çocuklar sürekli ‘TEOG’un yerine ne gelecek?’, ‘Bize yüksek not verecek misiniz?’, ‘Yüzdelik dilime giremeyeceksem neden çalışayım?’ diyor. ‘Yüzdelik dilime giremezsem’ diye ağlayan çocukları teselli ediyoruz. Öğrencilerin psikolojisi bozuldu.”

        Bu da bir babanın ağzından kızıyla yaşadıkları:

        “Kızım çok başarılı bir öğrenci. Hedefi İstanbul Erkek Lisesi. ‘Bir sınav yapılacakmış ve sadece yüzde 5 içine giren öğrenciler bu sınava girecekmiş. Bizim okulda herkes çok çalışkan, notlarımız çok yüksek. Hepimiz bu yüzdelik dilim içine nasıl gireriz? Aramızdan bazılarını eleyeceklermiş. Ben elenirsem ne olacak?’ diyerek ağlıyor, uyumuyor. Ben çocuğuma ne diyeyim?”

        Açık uçlu sorulu sınav, yüzde 5-10 dilimdeki öğrenciye sınav, adrese dayalı yerleştirme, kültür ve sanat etkinliklerine puan vererek yerleştirme ve daha onlarca model. Artık çocukları da aileleri de rahatlatacak ama güven de verecek bir sistemi açıklamanın zamanı daha gelmedi mi?

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar