Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Harekete geçirsek de geçirmesek de sevgiyi her zaman içimizde tutmak gerekiyor

        Çok sevdiğimiz kişilere yardım etmeyi gönülden istediğimiz ama hiçbir şey yapamadığımız zamanlar vardır. İçinde bulunduğumuz durum onlara yaklaşmamızı engeller ya da o kişi kendini dışarıdaki herkese ve tüm yardımlara kapatmıştır.

        Elimizdeki tek şey sevgidir. Ve böyle zamanlarda başka hiçbir şey yapamasak bile sevebiliriz; herhangi bir karşılık, değişim ya da şükran borcu beklemeden.

        Eğer bunu yaparsak sevginin enerjisi içinde bulunduğumuz evreni değiştirir. Bu enerji ortaya çıktığı her yerde sonuç verir. Henry Drummond şöyle der: “Zaman insanı değiştirmez. Kararlılık ve güç insanı değiştirmez. Sadece sevgi değiştirir.”

        ‘UNUTMA, SENİ SEVİYORUM’

        Bir gazetede Brezilya’da anne ve babası tarafından acımasızca dövülen küçük bir kız çocuğu hakkında bir yazı okudum. Küçük kız bu olay sonucunda tüm hareket etme ve konuşma yeteneğini kaybetmişti.

        Hastaneye yatırıldıktan sonra bakımını, her gün yanına geldiğinde ona “Seni seviyorum” diyen bir hemşire üstlendi. Doktorlar ısrarla çocuğun onu duyamadığını ve tüm çabalarının boşa olduğunu söyleseler de hemşire aynı şeyi söylemeye devam etti: “Unutma, seni seviyorum.”

        Üç hafta sonra çocuk yeniden hareket edebilmeye başladı. Dört hafta sonra yeniden konuşabiliyor ve gülümsüyordu. Hemşire hiç bir gazeteye röportaj vermedi, gazeteler de onun ismini yayımlamadı. Ama ben yine de onu burada anarak noktayı koymak istiyorum: Sevgi iyileştirir.

        Sevgi değiştirir ve sevgi iyileştirir ama bazen sevgi ölümcül tuzaklar da kurabilir ve kendini tamamen ona adayan insanları mahvederek sonlarını getirebilir. Peki en derininde hayatımızı sürdürmemiz, çabalamaya ve gelişmeye devam etmemiz için tek sebep olan bu karmaşık duygu nedir?

        SADECE HİSSEDEBİLİRİZ

        Onu tanımlamaya kalkışmam çok sorumsuzca bir davranış olur çünkü diğer tüm insanlar gibi ben de onu sadece hissedebilirim. Bu konu üzerine binlerce kitap yazıldı, oyunlar sahnelendi, filmler çekildi, şiirler yazıldı, taşlardan ve tahtalardan heykeller kazındı; ama bütün sanatçıların yarattığı eserler duygunun kendisi değil, bu duyguya dair fikirleri ortaya koydu.

        Ben bu duygunun küçük şeylerde var olduğunu ve en önemsiz ve basit davranışlarımızda kendini gösterdiğini öğrendim. İşte bu yüzden harekete geçirsek de geçirmesek de sevgiyi her zaman içimizde tutmak gerekiyor.

        Telefonu kaldırıp uzun zamandır erteleyip durduğumuz sevgi dolu sözcükleri birine söylemek. Yardımımıza ihtiyacı olan birine kapımızı açmak. Bir işi kabul etmek. Bir işten vazgeçmek. Beklettiğimiz bir kararı sonunda almak. Bizi rahatsız edip duran bir hatamız için özür dilemek. Hakkımızı savunmak. Kuyumcu yerine ondan çok daha önemli bir dükkân olan köşedeki çiçekçinin devamlı müşterisi olmak. Sevdiğimiz kişi uzaktayken müziğin sesini sonuna kadar açmak, o kişi yanımızda olduğunda sesini kısmak. Sevgi bizim tüm enerjimizle hayat bulduğu için ne zaman “Evet” ne zaman “Hayır” demek gerektiğini bilmek. İki kişilik bir spor keşfetmek. Ve bu paragrafta yazdıklarım da dahil, bize sunulan hiçbir tarifi izlememek... Çünkü sevgi yaratıcılık gerektirir.

        ‘DENEMEYE DEVAM ETMELİYİM’

        Bunların hiçbirinin mümkün olmadığı elimizdeki tek şeyin yalnızlığımız olduğu zamanlarda ise bir okuyucumun bana gönderdiği şu hikâyeyi hatırlayın:

        Bir gül günler ve geceler boyu arıların hayalini kurmuş ama yapraklarına hiçbir arı konmamış.

        Yine de bu hayali kurmaya devam etmiş: Uzun gecelerde bir sürü arının yapraklarına öpücükler kondurduğu bir cenneti düşlemiş. Bu sayede ertesi günün sabahına çıkmayı başarmış hep ve güneşin ilk ışıklarıyla yapraklarını yeniden açmış.

        Bir gece gülün yalnızlığını bilen ay dayanamayıp sormuş:

        “Beklemekten yorulmadın mı?”

        “Yoruldum, ama denemeye devam etmeliyim.”

        “Neden?”

        “Çünkü her sabah yapraklarımı açmazsam solar giderim.”

        Yalnızlığın tüm güzellikleri mahvettiği zamanlarda yolunuza devam edebilmek için yapabileceğiniz tek şey bu işte: Hep açık kapı bırakmak.

        (Çeviren: Mine Akverdi Denktaş)

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar