Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ■ BİR insan 3 saatte kaç defa "lavabo"ya gitme ihtiyacı hisseder?

        Yok canım, sapasağlam; giyinmiş, süslenmiş, arkadaşlarıyla yahut sevgilisiyle yemeğe çıkmış bir kadından söz ediyorum.

        Kadın kısmını giyinip süslendiğinde, hele bir de çok güzel olduğuna inanmışsa, "oturtamazsınız"!

        "Lavabo" bu açıdan kadınlar için "bulunmuş bir nimet"tir.

        *

        ■ Ölümün "kendisi için de var olduğu" fikri hangi yaşta gelir oturur "aklın baş köşesine"

        bilmiyorum, kişiye göre değişir.

        Fakat sona doğru aklı yeniden terk ettiğini görüyorum. Ne güzel!

        Yani... Bırakın bunasın insanlar! "Bunama" Allah'ın bir lütfudur!

        *

        ■ Bir evi "yuva" yapan nedir diye sorsalar "Ocağın üstünde fokurdayan çaydanlık" derim.

        *

        ■ Aşkın yarısı "merak"sa öteki yarısı da "kendini anlatma hevesi"dir.

        Tarafların anlatacakları bitince ilişki de biter.

        *

        ■ "Aldatma"nın nedeni de "kendini anlatma hevesi"dir. İnsan kendini "mümkün olduğu kadar çok kişiye" anlatmak ister.

        *

        ■ "Cinsellik" de kendini anlatmanın bir şeklidir. Konuşmayıp durmadan sevişmek isteyenlerin durumu "sözlüden tırsan, yazılıda nispeten başarılı" öğrencilere benzetilebilir.

        *

        ■ Cinsellik demişken... "Yollarda gezen divane âşıklar" türkülerde kalmıştır. Bugünün "divane âşıklar"ı "Sadece sarılıp yatalım" dediğinizde ayakkabısını bile giymeden kaçar.

        *

        ■ Yemek, sinema, konser vs. Beraber yapılan bütün aktivitelerin, "sonu bir odada bitecekse" manası vardır. O aktiviteler çiftlerin çok iyi anlaştıklarından ziyade çok iyi "en ön sevişme" yaptıklarının ifadesidir.

        *

        ■ "Platonik aşk" yoktur, sevişmek için "engel" vardır.

        Geç kalıyoruz

        FERDİ Özbeğen de gitti. Bütün sevenleri gibi ben de üzgünüm.

        Sanatçı dostları haberi alınca "hastaneye akın etmişler".

        Elbet koşacaklar. Saygıdır, en azından geride kalanlara destek... Hepsi bir yana "refleks" olarak koşar insan...

        Fakat dostlarımızı "hastalıkla boğuşurken yalnız bırakıyoruz". Belki onu "öyle" görmeye dayanamadığımız için.

        Bazen de yalnız geçirmek isteyenler oluyor o dönemi... Ama ne bileyim, sanki bana o dost kalabalıkları geç kalıyormuş gibi geliyor. "Ruhtan önce gönül görmek ister" o koşanları.

        MIŞ/MUŞ

        ■ Esma Esad hamileymiş.

        Şehirlere bombalar yağardı her gece, biz durmadan sevişirdik!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar