Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Seçime giderken mevcut hükümet döneminde Türkiye büyüme ortalaması yüzde 4.4 olmuş. 2003–2007 döneminde reformların hız verildiği dönemde yüzde 7.3 büyürken 2008–2014 arasında sadece yüzde 3.8 büyüyebilmişiz. Yani bol likidite dönemini iyi kullanamamışız.

        Türkiye için 2015 büyüme tahminleri yüzde 2 ve 3 arası iyimser ve kötümserler arasında değişirken son beklenti anketine göre düşen büyümeye rağmen yüzde 7’yi geçmiş bir enflasyon, şubatta GSYH’nin (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) yüzde 5.3’ü olan bir cari açıkla karşı karşıyayız.

        Türkiye ekonomisi değersiz dolar ile yol kat etti ama yeni normal olan güçlü dolar ortamında ne yapacağız? Türk ihracatçısı sanayicisi güçlü dolar ortamına ne kadar hazır? Türkiye’nin büyüme performansının artması için neler yapılmalı? Büyüme Orta Vadeli Program’da öngörülen yüzde 4 hatta 5 seviyesine çıkarsa yumuşak karnımız cari açık ve düşüremediğimiz enflasyonu nereye taşır? Global likiditenin izleyeceği yol için ABD Merkez Bankası’nı beklerken cevabını arayacağımız soruların başında geliyor.

        Aslında seçim sonrası ekonomik politikalar ve kadronun yarattığı belirsizlik piyasaların üzerinde hissedilmeye başlanmışken partilerin ekonomi kurmaylarından da bu sorulara alternatif cevaplar duyabilsek seçim öncesi anketlerde yükselen ekonomik sıkıntı ve belirsizlikleri cevaplamakta iyi bir başlangıç olur. Son açıklanan IPSOS Türkiye Barometresi’ne göre ekonomik konular seçmenin önem sırasında ilk üçe çıkmış durumda. Ekonomi bu seçimlerde terör ve Suriyeli göçmenler gibi konuların önüne geçmiş durumda. Yani araştırmalar ekonominin bu seçim sonuçlarını bire bir etkileyeceğini gösteriyor. IPSOS Türkiye Başkanı Vural Çakır’a göre, aynı genel kapsamın farklı yansımaları olan ekonomi, işsizlik ve geçim sıkıntısı yurttaşların en fazla sorun olarak ifade ettiği konular. Bu üçünün toplam ağırlığı 2014 Kasım’ından marta doğru son bir yılda yüzde 38’den yüzde 53’e çıkmış. Ekonomi ile ilgili endişe algısının ve hassasiyetlerin çok yükseldiğini görüyoruz. Kurdaki yükseliş, düşük seviyedeki büyüme ve bunlar etrafında yürüyen tartışmalar da hassasiyetleri artırmış durumda.

        ZORLUKLAR HAKKINDA ZORLU BIR KONUŞMA

        Uluslararası ilişkilerde gerilim hisseden ve kapısının eşiğindeki çatışmada tırmanma riski taşıyan Türkiye iki arada kalıyor. Ülke içindeki zorlukları belirtmeye bile gerek yok. Ekonomi cephesinde cari açık ve yavaş büyüme gibi sıkıntılı konuların ele alınması gerekiyor. Ekonomik istikrar için bölgemizde çatışmaların nereye evrileceğine bakıyoruz. Ayrıca gözler, küresel likiditenin izleyeceği yolu belirleyecek olan ABD Merkez Bankası’na sabitlenmeye devam ediyor.

        Henüz TL’deki değer kaybı ihracata artış olarak yansımamış görünüyor. İhracatçıların ana pazarı olan AB de kendi sorunlarından silkinebilmiş değil. Euro Finance’ın Türkiye’de risk yönetimine dair bugün başlayan konferansındaki ‘Önümüzdeki Zorluklar’ oturumunda Bilkent Üniversitesi’nden Refet S. Gürkaynak, PGlobal Küresel Danışmanlık Ortağı Murat Yülek, HSBC Türkiye Küresel Piyasalar Direktörü Fatih Keresteci, Global Source Partners ekonomisti Atilla Yeşilada ile bu zorluklara karşın doğru yolu seçmek konusunda ortak vizyonu paylaşacağız. Eğer “Ne çıkacak?” diye merak ediyorsanız saat 10’da benim moderatorlüğümde gerçekleşecek panelden en heyecanlı bölümleri BloombergHT ekranlarında izleyebilirsiniz.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar