Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MEĞERSE FETÖ el konulan varlıklarından bir kısmını 2015 yılında Belçika’da bir şirketin üzerine geçirmiş. Kapatılan Zaman Gazetesi ve binası da bu şirket bünyesinde olduğundan şimdi Türkiye’den yüksek miktarda bir tazminat talep ediliyor. Hukuku alenen çiğneyen bir gizli örgütün alicengiz oyunlarıyla uluslararası hukukta hak araması ironik değil mi?

        Dünya Gazetesi’nin ortaya çıkardığı bilgilere göre şirketin sahipleri Türk; FETÖ yaklaşan tehlikeyi görünce böyle bir hamle yapmış.

        Şimdi Türkiye bir de haklı olduğu davada Belçika’yı düştüğü tuzağa karşı uyarmak için enerji harcayacak ve büyük ihtimalle çok uzun bir süreç başlayacak.

        Türkiye’deki iç siyasetin dinamiklerini bilmeyen bir Batılı ister istemez sadece önündeki belgeye bakacak. Kâğıt üzerinde resmi ve hukuki görünüyorsa FETÖ kendisine avantaj sağlayacak.

        PAZARLAMA ZAYIF

        Daha önce de defalarca yazdığım gibi içeride FETÖ’yle mücadelede epey yol alınsa da dış dünyaya bu haklı kavganın “pazarlaması” iyi yapılmıyor.

        Eskiden yabancı gazetecilerle Türkiye hakkında konuşurken kısa sürede kafalarının karıştığını fark ederdim. Çünkü bizde siyasete etki eden yüzlerce ayrıntıyı içinde yaşadığımız için biz biliyoruz ve her birinin etkisinin de farkındayız, hepsini anlatmak istiyoruz. Ama dışarıdan biri için bu kadar çok detay büyük resmi bulandırıyor. Sadeleştirmek, yalın bir dil şart.

        Batılı FETÖ nedir bilmiyor, anlamıyor. Ama Türkiye hâlâ bu terminoloji üzerine propaganda yapıyor. Oysa artık FETÖ’yle mücadele konusunda dış dünyanın korkularını kaşıyacak, onları uyandıracak daha basit ve sert bir söyleme geçmek şart.

        FETÖ dediğimiz meşru bir hükümeti silah zoruyla devirmeye kalkan radikal dinci bir terör örgütüdür: Ortaya bu kadar net konulması gerekiyor.

        Türkiye “radikal dinci” demekten de kaçınmamalı; bir şarlatanın yönettiği bu örgüt din adına hurafe satıyor ve İslam’ı kendi amaçları için kullanıyor çünkü. Dindar, muhafazakâr insanlarla “dinci” arasındaki fark bu. Tıpkı IŞİD gibi FETÖ için de din asıl amaca ulaşmak için kullanacakları bir araç sadece. Dini kirli amaçlarına alet ederek insanları örgüte dahil ettiler. Sonunda masum insanlara saldırdılar, Meclis’i bombaladılar; demokrasiye tehdit oluşturmaya devam ediyorlar.

        TÜRK IŞİD’İ

        Batı’nın en büyük hassasiyeti sivillerin ölümüyse 15 Temmuz gecesi sivillere savaş açan da bu radikal dinci örgüt oldu. Bu Türk IŞİD’i değildir de nedir?

        Bu terör yeteri kadar vurgulanmadığı için de Batılı hâlâ FETÖ’nün mağduriyetine sempatiyle bakıyor. Türkiye’nin iki muhafazakâr grubu arasında bir iç çekişme deyip nötr durmayı tercih ediyor, çünkü gerçek tehdidin farkında değiller. Türkiye’nin seçilmiş iktidarını devirmek isteyen bir örgütün dünya için de ne büyük bir tehlike olacağını henüz anlamadılar. Bu yüzden de FETÖ’cülere kapılarını açıyorlar, onları Türkiye’ye karşı koruyorlar.

        Batı bilmeden demokrasi düşmanı radikal bir örgüte ev sahipliği yapıyor, ancak bunu ısrarla vurgulayarak uyandırmak mümkün.

        ***********

        SXSW’DE NELERİ KAÇIRDIM

        AUSTIN’deki South by Southwest (SXSW) festivali hem çok uzun hem de çok yoğun. Çoğu zaman ilgilendiğim etkinlikler birbiriyle çakışıyor, bazen de bir diğerine gidecek kadar yeterli vakit olmuyor. İyi koltuk isteyenler bazen toplantı saatlerinden bir, bir buçuk saat önce kuyruğa giriyor.

        Giderek tecrübeleniyorum galiba. Kimi filmleri “Vizyona girecek nasılsa” diye bilerek kaçırıyorum. İşlerine aşina olduğum, daha önce defalarca dinlediğim konuşmacıları “Yeni bir şey söylemeyecek” diye es geçiyorum. Bazen de gözüm o kuyruklara girmekten korkuyor.

        Amerika’nın en popüler podcast’lerinden This American Life’ın yaratıcısı Ira Glass’ın konuşmasına bile bile gitmedim mesela. Hakkında o kadar çok şey okudum ki, onun yerine Spike Lee’yi tercih ettim.

        SPIELBERG GELDİ

        Önceki gün Steven Spielberg’in “Ready Player One” adlı yeni filmi dünyada ilk kez SXSW’de gösterildi. Paramount Sineması’nın girişinde birkaç kilometrelik kuyruk vardı. İçeri girebilenlerin ise beklediğine değdi; çünkü perdenin arkasından Spielberg çıktı ve kalabalığa birkaç cümle söyledi. Ben orada değildim ne yazık ki...

        Gerçi pişman mıyım bilmiyorum; film birkaç haftaya vizyona girecek, Spielberg de sadece bir merhaba dedi.

        Son “Star Wars” filminin yönetmeni Rian Johnson da SXSW’de konuşmacıydı. Sürpriz bir konuk çıkaracağı bekleniyordu zaten, bir anda Luke Skywalker rolündeki Mark Hamill sahneye geldi... O da programımla uyuşmadı ne yazık ki...

        Önceki gün Londra Belediye Başkanı Sadıq Khan da konuşmacılar arasındaydı, onun için de kuyruklar konferans salonunun alt katlarından başladı. Bense o sırada gazeteciliğin geleceği, kâğıt baskıdan sonrası ve VR-AR teknolojileri üzerine bir başka paneldeydim.

        Her şeye yetişmek, her şeyle ilgilenmek istiyorum ama olmuyor. Sonunda en iyisi koşturmak yerine evde oturmak galiba, buna ikna olacağım sanki.

        ***********

        CHP’NİN TAKSİCİ SEVDASI

        BÜTÜN ömrünü müşteri kandırma konusunda uzmanlaşmaya harcamış taksici, CHP’nin kendi hakkını koruyacağına inanır mı? Bir sarı taksici kurnazlığında birkaç oy toplamaya çalışan Gürsel Tekin kendisi dışında kimi kandırdığını düşünüyor acaba?

        Durduğu yer halkın yanı değil, halkı kazıklayan, halka levyeyle saldıran, halka hizmet vermeyen bir çıkar lobisi.

        Gerçi yanlış yerde durmayı siyasi ilke edinmiş “Yeni CHP” için tam da uygun.

        Sarı taksicileri neden canla başla savunuyor Gürsel Tekin? İnsanın, “Hayrola, senin de mi plakan var” diyesi geliyor. Dışarıdan görünen mağdurun hakkını aramak değil, bir çıkar kavgasında taraf olmak.

        Oysa oy birkaç taksicide değil; geleceğin önünde durmamakta, geniş bir vizyonda gizli.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar