Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR James Bond filmini andıran olay perşembe günü yerel saatle akşam 19.00 civarlarında başladı. UC3 Nautilus isimli denizaltı, Danimarka’nın Refshale Adası’ndan kısa bir tur atmak için denize o saatlerde açıldı. 40 tonluk, 18 metre uzunluğundaki UC3 Nautilus, dünyanın amatör şartlarda yapılan en büyük denizaltısı olma özelliğine sahipti.

        Denizaltının sahibi Peter Madsen ve hakkında bir portre yazmak için onunla bu tura çıkmayı kabul eden bir İsveçli gazeteciyi taşıyordu.

        Madsen kendi cebinden ve etraftan topladığı paralarla 200 bin dolara mal etti denizaltıyı ve 2008’de denize indirdiğinde olay olmuştu. Danimarka’nın bir tür Elon Musk’ı gibi bir figür olmaya özenen ve aslen uçak mühendisi olan Madsen uzun yıllar bir uzay roketi inşa etmek için çalışıyordu, ancak son yıllarda bu projeden kendisini çekmişti. UC3 Nautilus ise üçüncü denizaltı projesiydi.

        Peter Madsen’in Nautilus UC3 isimli denizaltısı 2008’de tamamlandı.

        KAYIP ŞÜPHESİ

        Madsen ve gazetecinin kısa bir turdan sonra limana geri dönmeleri bekleniyordu, ama saatler geçip haber alınamayınca sabaha karşı 02.30 civarı gazetecinin erkek arkadaşı endişeyle polisi aradı. 30 yaşında, çiçekli bir etek, naylon çorap ve tenis ayakkabıları giyen kız arkadaşından hiç ses çıkmadığından şüphelenmişti.

        Danimarka polisi, Baltık Denizi’nin Kopenhag ile Bornholm Adası’ndaki kısmını iki helikopterle taramaya başladı. Sonunda Koge Körfezi yakınlarında, Kopenhag’ın 30 kilometre güneyinde denizaltının izine rastlandı.

        Telsizle temasa geçmeye çalıştıklarında saat cuma sabah 10.30 olmuştu ve Madsen limana doğru yol aldıklarını söyledi. Ama tam 30 dakika sonra denizaltı aniden battı ve kurtarılan sahibi özel bir yatla limana doğru yol aldı.

        30 SANİYE

        Yattan inen Madsen iskelede kameralara başparmağını kaldırarak poz verdi, ama kadrajda gazeteci yoktu. O akşam Danimarka’da bir televizyon kanalına söyleşi verdi. Danimarka polisi sadece eşkâlini verdiği ve adını açıklamadığı gazetecinin durumunun belirsiz olduğunu söyledi. Madsen, perşembe günü 22.30 civarında yola çıktıkları limana geri dönerek gazeteciyi bırakmış, telsize ise teknik problemlerden dolayı yanıt verememiş.

        Denizaltının balast tankındaki ufak bir problemin aniden batması nedeniyle batmaya başladığını da ekledi; 18 tonun denizin dibini boylaması sadece 30 saniye sürmüş.

        Madsen, “Ben iyiyim ama Nautilus battığı için üzgünüm” diye açıklama yaptı ve hemen sonra polis tarafından cinayet şüphesiyle tutuklandı. Bugün mahkemeye çıkması bekleniyor.

        ************

        BATAN ADA BATAN DENİZALTI

        BEYİN çok garip işliyor böyle zamanlarda. Sürekli o akşama gidiyorum. Birkaç ay kaldığı Pasifik Okyanusu’ndaki

        Marshall Adaları’ndan geri döndüğünde Brooklyn’de buluşmuştuk bir gece. Marshall Adaları hakkında konuşmamıştık, ondan eminim. Yavaş yavaş suya batan ada hakkında birlikte haber yaptığı başka arkadaşlarım hakkında epey bilgi sahibiydim. Üç kişilik bir ekip aylarca bu adada kalıp belgesel, yazı dizisi ve dijital projelerle dönmüş ve çeşitli yayın organlarına satmıştı işlerini.

        Şimdi adanın batması ile denizaltının batması arasındaki tuhaf paralelliği düşünüp ürperiyorum.

        O akşam Brooklyn’de ne konuşmuştuk Kim’le?

        Detaylarını hemen hemen hiç hatırlamıyorum, ama beynimi kemiriyor. Ufak ayrıntılar var aklımda: Nedense transseksüellik hakkında bir konu açılmıştı. Ben nedense bir sürü şey sormuştum ona, o da “Bana bu konuların uzmanıymışım gibi davranıyorsun ama aslında bu konuda yazı yazdım, o yüzden yanıtlarını biliyorum” demişti. The Guardian’da çıkan bir makalesini yollamıştı.

        Çok ama çok zeki bir gazeteci, harika bir arkadaştı. Öldü mü, kayıp mı, bir gün çıkıp gelecek mi?.. Gazetelerde 30 yaşında, 1.60 boyunda diye tarifini okurken tüylerim ürperiyor.

        ************

        KAYIP GAZETECİ, ARKADAŞIM ÇIKTI

        CUMA günü New York saatiyle akşama doğru Facebook’ta Alabama’da yaşayan bir gazeteci arkadaşımdan Danimarka’da batan gizemli denizaltı haberini okuduğumda ciddiye almadım. Beraber Columbia’da okuduğumuz ortak arkadaşımız Kim Wall’dan haber alınamadığını yazmış ve bir haber paylaşmıştı.

        Dalga geçmek için yazılan sahte bir haber, bir eşek şakası mıydı diye düşündüm önce.

        Denizaltı, gazeteci, bir milyoner, helikopterli kurtarma ekibi... Diyorum ya, Bond filmi konusu gibi.

        İlk dakikalarda Google’dan gazetecinin adını aradım ve ilk olarak habere yönlendirildim. Gerçekten arama motorunun algoritması nasıl çalışıyor, aklım almıyor. Ama gördüğüm hiçbir haberde Kim Wall’ın adı geçmiyordu, ona rağmen Google bu habere yönlendiriyordu.

        Birkaç ortak arkadaşımızla konuştuğumda haberin ne yazık ki doğru olduğunu ve Kim’in kayıp olduğunu doğruladım. Bir süre sonra BuzzFeed de sosyal medyaya dayanarak kayıp gazetecinin adını açıkladı.

        Kayıp gazeteci Kim Wall’ın Facebook profil fotoğrafı.

        ************

        BİR MUCİZE

        YAZILARI birçok prestijli Batı yayın organlarında çıkan arkadaşımız hâlâ kayıp ve dünyanın dört bir yanına yayılan arkadaşları olarak ne yapacağımızı bilmiyorum.

        Dünden beri Facebook’ta herkes bir mucize bekliyor, polis de perşembe akşamı saat 16.00’dan sonra Kim’i gören tanıkları arıyor.

        ************

        KAYIP KİM

        KIM Wall çok başarılı bir gazeteciydi. Birlikte Columbia’da okuduk, birbirimizin adını biliyorduk ama mezun olunca arkadaş olduk. Günümüz gazeteciliğinin gerektirdiği her türlü donanıma sahipti. Sadece iyi koku alıp iyi haber yazmıyor, aynı zamanda dijital teknolojiler konusunda da uzmandı. Gazetecilerin “İsviçre çakısı” gibi çok fonksiyonlu olmaları bekleniyor ya, tam öyleydi. Epey bir zamandır Beijing’de yaşıyordu.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar