Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CUMA gecesi 12’ye doğru heyecan içinde Zorlu’daki Zanzibar’ın içine daldım. Ayşegül Aldinç’in sahnesini izleyip keyifli bir gece geçirme planındaydım. Ayşegül Hanım yine seksiliğinin zirvesindeymiş, bakalım ne giymiş, esprileri ne komikmiş diye düşünürken birkaç şarkı sonra ‘Kara Sevda’ çalmaya başlayınca olayın sonuna yetiştiğimi fark ettim. “Nasıl olur yahu?” diye yüzümü ekşitmişken sahneden indi, seyircilerine 1-2 öpücük attı...

        Yanımdan geçerken hiç planlamadığım halde resmen enerjisine çekilip koluna giriverdim. Bir anda kendimi sanatçı kulisinde buldum. Normalde sahneye çıkan ya da sahneden inen bir sanatçının nefes alması gerektiğini bildiğimden kulis insanı değilimdir ama bu sefer tamamen doğaçlama. “Kuliste eğlence devam eder, amma şanslısın Oben” diye düşünmüştüm, öyle de oldu. Aldinç o kadar esprili bir hanımefendi ki, kulisten kahkaha eksik olmadı.

        İşin benim için en tuhaf kısmı da Ayşegül Hanım’ın kendisiyle geçtiği dalga oldu. Orkestrasına sahnede yaptığı ufak tefek hataları sorup kendiyle dalga geçmeye başladı. “Ben orada ne yaptım öyle gördünüz mü?” derken kendisine gülüyordu resmen. Sahne olayında hata yapmak kadar doğalı yok, sanatçı dediğin insan sonuçta, makine değil. Ama sahneden indikten sonra her şey eksiksizmiş gibi girilen “En büyük benim gördünüz mü?” triplerine, ego dolu bakışlara o kadar alışkınım ki kendisini eleştiren bir star görünce şaşırdım kaldım. Sonradan aklıma geldi ki bu kadar uzun süre sahnelerin tozunu attırmanın başka bir yolu yok herhalde, Ayşegül Hanım’a bir kez daha âşık oldum. 25 Aralık’ta bu sahnenin tekrarı varmış, harika bir erken yeni yıl kutlaması olabilir.

        *************

        KIRMIZI KURDELE’Lİ PARTİ

        AYŞEGÜL Hanım’ın sahnesine geç kalma nedenim, Kırmızı Kurdele Vakfı’nın düzenlediği galaya katılmamdı. Biliyorsunuz cuma günü 1 Aralık’tı ve bu yüzden Dünya AIDS Günü’ne özel, farkındalık için yaratıcı bir davet düzenlendi. Vakıf kurucuları bu seneki etkinlikler için Türkiye’nin önde gelen enfeksiyon uzmanı doktorlarından oluşan bir grubu sahneye çıkardılar ki HIV farkındalığı yaratmak için harika bir hareketti bu. Sonrasında davetliler HIV’e ilişkin negatif algının değişmesine önemli bir katkı düzenleyen Red Ribbon Party’de dans ettiler.

        Vakfın kurulduğu günden beri tek bir amacı var o da ahlaki bir konu olarak sıkışan HIV olgusunu, toplumsal hayatın tüm alanlarında konuşulur hale getirip negatif algıyı değiştirmek. Kayıtsız kalmak mümkün değil tabii ki...

        *************

        HAFTA SONU ÖĞRENDİKLERİM

        -Tanju Babacan Buddypa çoraplarından bahsetti. Babacan’ın markasından aldığınız çorabın bir ikincisi kırsal kesimde yaşayan bir çocuğa hediye ediliyormuş.

        - HIV ilaçlarını düzenli biçimde kullanan ve bu sayede vücutlarındaki HIV miktarı belirlenemeyen düzeyde olan bireyler HIV bulaştıramıyormuş. Bu, günümüzde HIV Pozitif bireylerden korkmanın tamamen saçma olduğu anlamına geliyor.

        *************

        YETMEZ AMA TARKAN

        TARKAN, ‘Beni Çok Sev’in klibi için senaryo beğenemiyor diye haberler çıkmıştı ya, klip sonunda yayınlandı. “Megastarımız bunu mu beğendi yani?” dedirtecek klipte, evlilik törenine hazırlanan bir Tarkan izliyoruz sadece. ‘Yolla’ klibinin demodeliğini o dönemki Tarkan özlemi yüzünden konu etmedik ama ‘Beni Çok Sev’in klişe çekimlerini konuşalım bence. Korkarım sonraki klibini eski TRT videoları gibi bir ağaç ya da şelale önünde çekecek. Bu arada DJ’lere ‘Yolla’nın remikslerini yaptırıyormuş, yakında piyasaya sürecekmiş. Kimin ne işine yarayacağını kestiremedim.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar