Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Rock benim için uzun süre tahammül edilebilir bir müzik türü değil! Ama lisenin son yıllarında (1994) karşıma çıkan ‘Black Hole Sun’ şarkısındaki yanık Chris Cornell vokalini duyduktan sonra bu tarza bir sempati geliştirmiştim kendi içimde. Onun gibi bir solist tarafından seslendirilince şarkıların anlamı da büyük oluyor sonuçta. Şarkı söyleme tekniğiyle insanı büyüleyen bu adam, takvimler 18 Mayıs 2017’yi gösterdiğinde kendini asarak intihar ediyor... Beynim kısa devre yaptı haberi okuyunca. Eşinin söylediğine göre son konserinde gayet neşeliymiş, gelecek konserlerinden bahsetmiş... Onu intihar seviyesine getirecek hiçbir şey olmadığı söyleniyor. Bu olayı daha da korkunç bir hale getiriyor. Başka şeyler var demek ki biz bakarken göremiyoruz ama onların evreninde bir şeyler yolunda gitmiyor. Bu tip kötü haberlerden sonra insanın aklına hep aynı soru geliyor; huzurlu bir ailen, milyonlarca hayranın, tonlarca paran, insanları büyüleyen bir sanatın varken neden hayatına son verirsin ki? Nasıl o raddeye gelebiliyor insan? Nasıl o kadar yalnız hissedebiliyor? Madem hayat ders çıkarmakla geçip gidiyor, bu tip intiharlardan sonra sevdiklerine daha çok bağlanası geliyor insanın. İhmal ettiğim dostlarımı gözden geçirmek bu kötü olayın yansıttığı tek iyi şey oldu benim bünyemde. Çok üzülmekten başka elinden bir şey gelmediği anlar var ya işte onlardan biri daha. Elveda büyük rocker, bıraktığın şarkılar için teşekkürler.

        Türkçe soslu Küba

        EMİR Ersoy’un albümü çıkmadan çıkan haberlerin birinin içinde geçiyordu, ‘yılın en çok konuşulacak albümü’ ifadesi... Bu cümleyle aklımda yer eden ‘Rockuba’ isimli albüm çıkınca hemen dinledim ama yılın en çok konuşulacak albümü olması hususunu pek anlayamadım. Hande Subaşı ve Keremcem düet yapmış, Farah Zeynep Abdullah ‘Haydi Gel İçelim’i söylüyor diye albüm satın alınır mı, hiç sanmam. İlk şarkı olarak Cem Yılmaz ve Kenan Doğulu düetine sığınılmış ve bence albümden soğumanıza sebep oluyor bu şarkı. Ben de herkes gibi Cem ve Kenan ne yapmış acaba diye önce bu şarkıyı açtım ama duyduklarım tatmin edici değildi. Bilmiyorum ki, yaz üzeri kendini Türkçe soslu Küba’da hissetmek isteyenler varsa desenli gömleklerini giyip bu albümü dinleyebilir pekala.

        Gereksiz alkışlara son!

        SİNEMA salonlarında evde oturur gibi konuşmayın’ diye bas bas bağırdık bir süre. Sonrasında bir de telefon manyaklığı başladı. Bu sefer de ‘Sinemada telefonunuzun yaydığı ışıkla insanları rahatsız etmeyin’ yazıları başladı. Çarşamba günü İKSV’nin İstanbul’a getirdiği Monte Carlo Bale Topluluğu’nu hayran hayran izlerken bale izleme adabı hakkında da bir yazı yazılmalı galiba diye düşündüm. Perde finali beklenmeden her sahnenin sonunda yükselen alkış sesleri oyuncuların bir kısmının gülmesine yol açınca kesinlikle yazmam gerektiğine karar verdim. Evet çok iyiydiler, evet ben de her adımlarını alkışlamak istedim ama her işin bir adabı var işte. Sahne sonlarında değil, perde vakti alkışlıyoruz, tamam mı? Diğer türlü sanatçıların konsantrasyonu bozuluyor. Alkış güzel bir şey ama bir şekilde sahneye müdahale demek. Aynı şey ağzınız açık izlediğiniz virtüözler için de geçerli. Alkış patlatmak için şarkı sonları beklemek gerekiyor. Sahnedeki sanatçıya saygı dedikleri şey burada başlıyor aslında.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar